3.Bölüm

1K 40 13
                                    

Aceba küçük bir hata yüzünden en fazla ne olabilirdi?İlerleyen zamanlarda bunu göreceğiz.

Sabah kalktım, kahvaltımı yaptım ve dolabımın önüne geçtim ve ne giyeceğimi düşündüm.En son gri bir takım elbise giydim.

Saçımı açık birakıp hafif makyaj yaptım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçımı açık birakıp hafif makyaj yaptım.Arabama bindim ve o adamın şirketine doğru yola çıktım.

Adam mafya olabilirdi ama beni yiyecek hali yok ya.Sadece özür dileyip gidecektim.

İçeri girdim birine o adamın odasının hangi tarafta olduğunu sordum.Sonra asansöre bindim.Benden sonra içeriye iki tane kız girdi ve aralarında konuşmaya başladılar.

(Herkes İtalyanca konuşuyor.İtalyanca konuşmadıkları yerleri yazarım.)

"Bay Sebastiano yine çok yakışıklıydı.Onu
çok seviyorum.Keşke o da beni sevse."dedi bıkkın ve üzüntü dolu bir sesle.

"Delirdin herhalde sen.Kendine gel,o adam kimseye bakmaz.Dışardan çok yakışıklı ama kimsenin yüzüne bakmıyor
maalesef.Hiç samimi biri değil ama ben de onu çok beğeniyorum.Hayalimdeki adam o."

İlk başta kıza nasihat vereceğini sandım ama o aksine kızın aynısıydı.

Aynı katta indik.Adamın samimi biri olmadığını öğrendiğim iyi oldu aslında.Çünkü herkesle samimi olan, hep mutlu olan ve gülen insanları hiç sevmezdim.
Yani neden bu kadar mutlusunuzki? Hergün aynı yerde uyanmak,hergün aynı gökyüzüne bakmak,neden bu kadar mutlu ederdi ki bir insanı?

Odasına doğru ilerledim ama biri beni durdurdu.

"Neden gelmiştiniz?"diye sordu.

"Bay Sebastiano'ya bir şey söylemeye geldim."

"İlk önce Bay Sebastiano'ya sormam gerekiyor.Lütfen bekleyin."

Tam gidecekken:
"Kim geldi diyeyim?"

Dediği zaman ne diyeceğimi bir düşündüm.
"Dün akşamki restorandan biri geldi diyin."

Kadın kapıyı tıkladı ve içeri girdi.Birkaç dakika sonra odadan çıktı içeriye girebileceğimi söyledi.Kapıyı tıkladım ve içeriye girdim.Masasının önüne geçtim ve konuşmaya başladım.

Çünkü uzatmayı sevmezdim.Her zaman net olmayı severdim.

"Ben dün akşam geldiğiniz retoranın şefiyim.Sizden özür dilemeye geldim.
Parmesana alerjiniz olduğunu bilmiyordum.Özür dilerim."

Yüzüme baktı ve şaşkın bir şekilde:
"Çok hızlısınız.Biraz sakin olun,arkanızdan köpek kovalamıyor ya."

"Ben uzatmayı sevmem."dedim net ve kendimden emin bir şekilde.

"Bir özür sizce yeterli mi?'dedi alay eder gibi.

"Bilerek yaptığım bir şey değildi bu yüzden bir özrün yeterli olduğunu düşünüyorum."diye kendimi savundum.

"Ama ben öyle düşünmıyorum.Sizin yüzünüzden ölebilirdim."diye karşı çıktı bana.

"Ama ölmediniz."dedim küstahça.

"Cevaplarınız çok net,bu yönünüzü sevdim."dedi.Büyük ihtimalle kimse şu ana kadar onunla böyle konuşmaya cesaret edememişti.

'Dürüst konuşmak gerekirse ben sizin hiçbir yönünüzü sevmedim."dedim onu sinir etmek için.

"Çok açık sözlüsünüz."dedi.

Ne sandın yar-

"Neyse sizden özür diledim ve bitti ,size iyi günler."dedim umursamaz bir şekilde.

Tam kapıya doğru giderken konuştu ve tekrar ona döndüm.

"Özrünüzü kabul etmiyorum."

"Ne?"dedim şaşırmış bir şekilde.

"Bu yaptığınız küçük bir hata değildi"

Sinirli bir şekilde:
"Konuyu uzatma amacınız nedir aceba?
Özrümü diledim ve bitti.Zaten bilerek yaptığım bir şey değildi."dedim.

"Ama bir özürle kurtulmanıza izin veremem."
"Neden?"
"Çünkü bu yaptığınız küçük bir hata değildi."

"Tamam anladık küçük bir hata değildi.
Bozuk plak gibi sürekli bunu söylüyorsunuz."

Yüzünde ufak bir tebessüm oluştu ve sonra sandalyesinden kalkıp tam karşıma geçip durdu.

"Gerçekten cesaretinize hayran kaldım.
Bana karşı bir hata yaptınız ve özür dilemeye geldiğiniz zaman benimle çok sert konuşuyorsunuz."

Bir adım daha attı ve tam dibimde durdu
ve şöyle dedi:
"Çok cesursunuz."

Bir anda ellerimi boğazına koydum ve duvara yapıştırdım onu ve şöyle dedim:

"Mafya olduğunuz için sizden korktuğumu sakın düşünmeyin.Çünkü ben kimseden korkmam.İsterseniz beni öldürebilisiniz.Çünkü ben kaybedecek hiçbir şeyi olmayan biriyim.Özrümü kabul edip etmemeniz umrumda bile değil.İsterseniz patronuma size yaptıklarımı söyleyebilirsiniz.Sizden asla korkmuyorum!"

Boğazını bırakıp odasından çıkarken kapıyı hızla çarptım ve arabama doğru ilerledim.

Restorana geldiğimde patron direkt yanıma geldi ve şöyle dedi:

"Özür diledin mi?"
"Evet."
"Onunla sert konuşmadın değil mi?"
"Hayır."Aynen knk aynen.
"Bir daha böyle bir şey istemiyorum."

Ona hiç cevap vermeden mutfağa girdim.

Akşam olmuştu ve dükkanı kapatmamıza çok az kalmıştı.Son birkaç müşteri vardı.
Garson bana bir sipariş getirdi.Siparişe baktığımda o  parmesana alerjisi olan adamın istediği yemek olduğunu gördüm.Neyse boşver diyip yemeği yapmaya başladım ve en sonda üstüne parmesan koydum.Garsonu çağırdım ama o başka bir masayla ilgilendiğini söyledi.Bende mecburen siparişi kağıtta yazan masaya götürdüm.

Bir adamdı ve tekti, masasının önüne geldim ve afiyet olsun diyerek tabağı önüne bıraktım.Kafasını kaldırıp bana baktı ve...

Parmesan PeyniriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin