34

26.7K 1.4K 104
                                    

Arkadaşlar rica ediyorum ne panoma ne de hikayelerime reklam yapmayın. Hoşlanmıyorum.

İyi okumalar.💗

Yazar'dan..

Pusat ellerini ceplerine koymuş önünde duran askerlere bakıyordu. Hepsi bakışlarını karşıya dikmiş, gelecek emirleri bekliyordu.

"Bugünki yapacaklarınızı sayıyorum. 2 kilometre bir yolunuz var, sırtınızda 22 kilogramlık yükler yerleştireceğiz. Bitişe vardığınızda 20 metre sürünüp, 200 metre uzaklıktaki 3 vuruş noktasına kusursuz bir şekilde vuracaksınız."

Askerler belli bir tepki vermemişti ama Pusat içlerinden geçenleri tahmin edebiliyordu. "Vuramayan olursa, ağır bir cezayla karşılaşacağını bilsin, ona göre davransın."

"Yerlerinize geçin ve başlayın!" Askerlerin hepsi daha önce belirlenen yerlerine geçip yapacakları şey için kendini hazırlarken, yerde duran yüklü çantaları omuzlarına aldılar.

Pusat'ın verdiği komutla hızla koşmaya başladıklarında başta hızlı gitseler de koştukça yavaşlamaya başlamışlardı.

Pusat onlara kısa bir bakış atıp önüne döndü. Cebindeki mektup zarfını çıkarıp arkasını dönerek bir taşın üstüne oturdu. Biricik sevgilisinden gelmişti.

Ne kadar görüşseler bile bunların çok hoş bir anı olarak kalacaklarını düşündüklerinden Beren haftada 2-3 kez yazıyordu. Bazen anlatacak bir şey bulamadığında da küçüklük anılarını anlatıyordu.

Oturduğu taşta gülümseyerek elindeki zarfı açtı. Yırtılmaması için özenle açmaya çalışıyordu. Zarfı açıp içindeki kağıdı nazikçe çıkarıp açtı. Önlü arkalı uzun bir yazı vardı.

Pusat gülümseyip heyecanla okumaya başladı.

"Canım sevgilim, umarım iyisindir. Her mektubuma böyle başlıyorum ama sanırım alıştım artık, sanki çok uzak bir bölgede askerlik yapıyormuşsun gibi hissetmeye başladım. Umarım öyle bir şey olmaz. Eğer beni merak ediyorsan, süperim. Cilt bakımımı yaptım, mis gibi yemeklerimi de yaptım. Bir de terziye gittim. Terzideki amca beni görmeye o kadar alıştı ki, hoşgeldin bile dememeye başladı..

Bir de bu ara okulda verilen ödevler biraz zorlamaya başladı nedense. Geçen gün bademli pilav yaptık, bademleri haşlasam bile zor çıktılar. Normalde kolayca çıkmaları gerekiyor ama sanırım benim üzerimde biraz sakarlık var..

Annenle konuşuyoruz sürekli, bana yaptığı tatlıları, gün yaptıklarındaki yapılan dedikoduyu bile anlatmaya başladı. O kadar zevk alıyorum ki onunla konuşurken, gerçekten böyle bir anneye sahip olduğun için çok şanslısın."

Pusat son cümlesi hakkında biraz duraksadı. Bazen keşke Beren'in ailesi benim ailem olsaydı da bu acıları çekmeseydi dediği oluyordu ama elinden hiçbir şey gelmiyordu. Tek yapabildiği Beren'e ailesi olmaktı. Annesi, babası gibi hissettirmekti ama ne yaparsa yapsın yeterince yetmediğini biliyordu.

Kim anne ve babanın yerini tutabilirdi ki?

"İşte sevgilim, Okan'da kendine yeni bir kız bulmuş. Kızı bana attı, beğendirmek için çok uğraştı. Kız güzeldi ama Okan'la uğraşmak çok eğlenceli geldiği için bir kem küm etmiş olabilirim... Havalar da soğudu, umarım orada çok fazla üşümüyorsundur. Erken saatlerde havanın ne kadar soğuk olabileceğini tahmin edemiyorum. Ankara sonuçta, ayaz şehri.

Bir de ben sosyal medyaya seninle çekildiğimiz bir sürü fotoğraf attım. Okuldan çoğu kişi bu duruma şaşırdı çünkü kimse benden ilişki yapmamı beklemiyordu. Yine de benim yerime mutlu oldular sanırım, olmadılarsa da.. Neyse küfür etmeyeceğim.

Bir gün bu mektupları çocuklarımıza okuttuğumuz hayalini kurdum da, ne kadar huzur verici değil mi Pusat? Ben şimdiden çok heyecanlıyım sanırım.

Abim ne yapıyor? Bana bir kızla görüştüğünü söylemişti, umarım kafaları uyuşmuştur. Çünkü Sevde'den sonra abimden en çok ben ümitsizdim, bu kadar çabuk atlatabileceğini düşünmezdim ama klasik abim işte, yaptı yapacağını.

Neyse, fazla da uzatmayayım. Aslında uzatmam senin hoşuna gider biliyorum ama birkaç işim var, sana telefondan fotoğraflarımı atarım. Seni çok seviyorum Pusat, çok aşığım.

Sevgilerle, Beren'in."

Pusat ağzındaki koca gülümsemesiyle son kez kağıda bakıp özenle katladı. O sırada askerlerin çoğu tamamlamış, ayakta duruyorlardı. Hepsinin yüzünden küfür ettikleri anlaşılıyordu.

Pusat kağıdı zarfa da koyup tekrar nazikçe cebine koydu ve ayağa kalktı. Kalktığı anda diğer bitiren askerler de geldi. Hepsi tekrar sıraya geçip selam verdi.

"Atış yapamayanlar bir adım öne gitsin." Hiçbir asker öne doğru adım atmadığında Pusat güzel bir zafer gülüşü sundu. "Aferin, böyle devam edeceğiz."

"Unutmayın, bu sadece başlangıç, yeri gelecek daha daha zor şeyler yaşayacaksınız ama yine de yapacaksınız. Siz Türk askerisiniz, sıradan askerler değilsiniz. Siz pes etmemeyi bileceksiniz, yorulmamayı bileceksiniz, kendinizden önce vatanınızı düşünmeyi bileceksiniz. Siz bunları ne zaman bilirseniz, bu ülke o zaman daha da güçlenecektir."

Tüm askerler selam duruşundayken duydukları cümlelerle yüzlerindeki yorgunluk gitmiş, yerine cesaret ve güç dolu bakışlar gelmişti.

"Gidip yemek yiyin, 1 saate tekrar burada olacaksınız."

"Sağ ol komutanım!" Pusat hep bir ağızdan çıkan sesle beraber arkasını dönüp bankta oturmuş onu izleyen Musa'ya baktı. Musa onu gülümseyerek izliyordu.

"Ne var lan? Neye gülüyorsun?" Pusat yavaşça arkadaşının yanına oturup ona baktı. "Mesleğini ne kadar güzel yapabildiğine gülüyorum kardeşim, sen bu askerlerin komutanı olmaya devam ettikçe bu askerler o pezevenkleri sakız gibi çiğnerler." Pusat duyduklarıyla gururla gülümsedi.

"E bizde az şeyler çekmedik be Musa, -5 derece havada suda mı sürünmedik, çamurlu yollardan mı geçmedik, dağın tepesinde yemek vermediler de çiğ et mi yemedik.. Neler neler..."

"Vay be, hepsini atlattık burada oturuyoruz, zaman ne çabuk geçiyor değil mi? Bazen şaşırıyorum." Pusat dudaklarını birbirine bastırıp etrafa bakarken kafasını salladı. "Öyle gerçekten, çok hızlı geçiyor."

"Olsun be kardeşim, şimdi mutluyuz sağlıklıyız ya, ona şükür." Musa elini Pusat'ın omzuna koyup hafifçe sıktı. Pusat'ta gülümseyip ona döndü.

"İyi ki varsın be Pusat."

"Sende iyi ki varsın kardeşim, hep var ol."


Kısa oldu ama olsun yaa😅😅

Oy ve yorum atmayı unutmayııınn

Sizi çok seviyorum, öptüm bal yanaklarınızdan.💗

KATONA | YARI TEXTINGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin