13.

484 48 19
                                    

Hyunjin felixi kendisine daha çok yaklaştırdı. Felix dengesini korumakta zorlanıyordu. Kendisini daha fazla tutamayınca hyunjin'e bıraktı bedenini.

Kafasını boynuna gömdüğünde sıcak nefesi yoğun bir şekilde temas etti boynuna.

Hyunjin boynuna kendisini bırakan felixin nefeslerini hissetmesiyle duraksayarak gözlerini kapattı.

"Siktir..."

Kendi kendine kısık bir şekilde fısıldadı. Felix onu fazlasıyla etkiliyordu.

Hyunjin felixin kollarından tuttu daha rahat yürüyebilmeleri için. Merdivenlere doğru yaklaştıklarında onlara doğru hızla gelen beden sinirle hyunjinin kolunu tutmuştu.

"Nereye gidiyorsun sen!? Üstelik haber bile vermeden!"

Hyunjin Mia'nın bu kulak tırmalayan sesiyle gözlerini tekrar kapatarak derin bir nefes verdi.

"Eve gideceğim Mia. Oldu mu? Bırakır mısın şimdi?"

Mia kaşlarını çatarak hayretle güldü.

"Dalga mı geçiyorsun? Noluyor sana Hyunjin?..."

Kollarındaki felixi daha yeni fark etmişti. Ondan nefret etmeye başlamıştı bile. Ona iğrenç bir ifadeyle baktı ve küçümseyerek konuştu.

"Bunun da ne işi var sende?"

Hyunjin kaşlarını çatarak ciddi bir sinirle döndü Mia'ya.

"Onunla düzgün konuş Mia. Ne bu tavırlar çocuk değilsin artık. Yeterince yorgunum bırak beni. Hazır nazikken fazla zorlama lütfen."

Sesi öncekinden sesli ve sert çıkmıştı. Mia yavaşça elini Hyunjinden çekerken boğazı düğümlendi.

İlk defa onu böyle görüyordu. İlk defa hyunjin ona karşı bu kadar sert olmuştu. Sesli bir şekilde yutkundu ve hyunjinin felixi de alarak merdivenleri çıkmasını izledi.

Hyunjin zorlanarak merdivenleri çıktı felixle beraber. Felix ne kadar bilincinde olmasa da arada gözlerini açıyor asla anlaşılmayacak şekilde bir şeyler fısıldıyordu.

Uzun koridoru görünce hyunjin derin bir nefes aldı. Ayakta bile duramayan Felix'i de kendisinde daha fazla zorlamamak adına felixin bacaklarından ve sırtından tutarak kaldırdı.

Felixin kolları refleksle hyunjinin boynunu bularken hyunjin daha rahat bir açı için biraz daha yukarı kaldırdı.

Felixin bu kadar hafif olmasına şaşırmamıştı.
Tüy gibiydi. Bu düşünce de hyunjini gülümsetirken bir anda boynuna başını gömen kucağındaki çocukla beraber duraksamıştı.

Üst üste iki kere bunu yapması hyunjini dayanılmaz bir hâle getirmişti. Gülümsemesi yavaş yavaş solarken kucağındaki bu minik bedeni inceledi.

Koridorun sonuna yaklaşınca kapı dışardaki korumalar tarafından açıldı. Hyunjin felixin başına da dikkat ederek kendisini dışarıya attı. Hava kararmış ve rüzgar deli gibi esiyordu.

Hyunjin kucağındaki bedeni daha fazla soğukta tutmamak için acele etmeye başlamıştı.

Anında önüne gelen arabası ile çalışan hızlıca kapısını açtı.

Hyunjin felixin başından tutarak on koltuğa oturttu ve kemerini taktı. Üstündeki ceketi çıkartarak felixin üstüne örttü nazikçe.

Çalışan arabasının anahtarını aldı ve felixin arabasını evine bırakmalarını söyleyerek kendi yerine geçti.

----

Hyunjin evinin önüne gelince arabadan indi. Felixi kendi evine getirmişti çünkü evine gitse bile kapıyı nasıl açacakları belli bile değildi. -sadece bahane-

Felixin yanına ilerleyerek kapıyı açtı ve yine nazik ve dikkatli hareketlerle kucağına aldı onu. Felix şiddetle esen rüzgarların yüzüne vurmasıyla kaşlarını çattı. Gözleri hâlâ kapalıydı. Kafasını hyunjinin göğsüne saklayarak gelen rüzgarların yüzüne çarpmasını engelledi.

Hyunjin onun bu sevimli hareketiyle tekrar gülümsedi. Onu rahatlıkla öpebilmek istedi o an. Tabii ki de yapmazdı. Sadece onu onunda rahatsız olmayacağına emin olarak rahatlıkla öpmek isterdi. Defalarca.

Kendisine sarılmış bu minik bedenle beraber evine ilerledi. Kapıyı zorluklarla açarak içeri girdi. Ayakkabılarını zorlanmadan çıkardı ve kenara fırlattı.

Üst kattaki odasına girdi ve inanılmaz bir yavaşlıkta bıraktı onu yatağa. Üstündeki ceketi çıkarttı ve kravatını çözdü rahat olabilmesi adına.

Ayakkabılarını da çıkartarak yatağın ucuna bıraktı. Sandlayesinin üzerinde duran yorganı felixin üzerine örttü.

Felix çoktan yayılmıştı yatağına. Yorgun olmalıydı. Hyunjin felixin yanında ki boş yere oturdu rahatsız etmemeye çalışarak.

Her zaman yapmak istemişti bunu. Onu rahatlıkla inceleyebilmek. Ellerini yavaşça yüzüne gelen saçlarına uzattı. Onları kulağının arkasına tarayarak saçını okşamaya başladı.

Keşke bu kadar uzak durmasalardı birbirlerinden diye düşündü. Felixe ne kadar yaklaşmaya çalışsa Felix o kadar uzaklaşmaya çalışıyordu.

Tabii ki de bir anda onu sevmesini beklemiyordu. Yine de uzaklaşması canını acıtıyordu. Her zaman yanında olmak, onu öpmek,ona sarılmak,saçlarını okşamak, kokusunu içine çekmek isterdi.

Aralarındaki bu soğukluğun sebebinin babası olduğunun farkındaydı. Küçükken felixin bir anda soğuk yapmasını kavrayamamıştı ama zamanla her şey yerine oturuyordu.

Bugün yine bir umut döktü hislerini ona. Felixe yaklaşmasına rağmen fazla tepki göstermemesi heyecanlandırıyordu onu.

O kapı açılmasaydı belki bir kere de olsa öpebilirdi onu.

Derin düşüncelere dalmıştı hyunjin. Felixin saçlarını bir süre daha okşadıktan sonra derin bir enfes vererek ayaklandı. Son kez üşümemesinden emin olarak kontrol etti onu.

"İyi geceler güzelim."

Odadan çıkmadan önce mırıldandı ona karşı.

--

--

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Rival Company / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin