14.

469 49 37
                                    

Pencereden içeri vuran ışık gözlerini kamaştırmıştı felixin. Zorluklarla açtı gözünü. Yabancı gelen oda ve tanıdık olan koku kafasını karıştırmıştı.

Tavanı izledi bir süre. Ne haltlar yediğini sorguluyordu ama bilmek istemediği için kalkmıyordu da. Kokunun geldiği yere daha doğrusu soluna döndü.

Grimsi bir yastıkla bakıştı bir süre. Yaklaştı ve kokunun ondan geldiğine emin oldu. Ferahlatıcı bir kokusu vardı. Belki vanilya...

Aklındaki kişi olmaması için her şeyi diledi. Sayısızca ettiği dualardan sonra derin bir nefes alarak doğruldu yatakta.

Duvarda duran tabloda ki fotoğraf evin sahibini yeterli bir şekilde anlatıyordu. Küçük bir köpekle çekilen fotoğrafı inceledi Felix.

İçinden tekrar etti bir kaç kere "neden burdayım?" Defalarca kendisine bunu söyledi. Ellerini saçlarına daldırdı. Sinirle karıştırdı ve çekiştirdi onları.

Çığlık atmak istiyordu ama yapamazdı. Bir an önce gitmek için ayaklandı. Tek isteği dün akşam saçma sapan bir şey yapmamış olmaktı.

Ayağa kalktığında başına giren ağrı geri yatağa düşürmüştü onu. Bu sefer daha yavaşça kalktı. Sandalyedeki ceketi aldı ve yatağın ucundaki ayakkabıları da giyerek aşağıya çıktı odadan.

Bir yandan etrafı izliyor diğer yandan da sessiz olmaya çalışıyordu. Mutfaktan gelen sesleri dikkatlice dinledi.

Hyunjin telefonundan kısık seste şarkı açmış yemek hazırlarken bir yandan da mırıldanıyordu. Ara sıra kafasını ve vücudu ritme göre hareket ettiriyor uyum sağlamaya çalışıyordu.

Felix bu durumu sevimli bulmuştu ama buna gülecek bir hâli yoktu. Kafasında onlarca soru varken endişeli hissediyordu.

Böyle pat diye hiçbir şey demeden çıkamazdı. Hem daha sonra yüzüne bakamaz hemde suçlu hissederdi.

Çekingen bir tavırla yanına ilerledi. Yüzüne bile bakmak istemiyor sadece teşekkür ederek gitmek istiyordu. Niye burada olduğu bile bilmiyordu ama nede olsa hyunjin onu buraya kadar taşımış olmalıydı.

Elindeki ceketi sıkıca sardı ve gergin adımlarla yanına ilerledi. Hyunjin kendisini şarkıya ve ritimlere kaptırmıştı bile. Son olarak elindeki tabağı masaya yerleştirmek için arkasını döndüğünde onu öylece izleyen felixle karşılaştı.

Beklemediği için bir anda sendeledi ve ağzından ufak bir çığlık çıktı.

"Felix ne yapıyorsun böyle!?"

Neyseki tabağı masaya koyabilmişti. Felix ona endişeyle gülümsemeye çalışsada zorlanıyordu.

Üstüne onu da korkuttuktan sonra daha asla yüzüne bakamayacağına emindi.

"Üzgünüm..."

Hyunjin kendisine gelince gülümsedi.

"Keşke seslenseydin korkmama gerek kalmazdı."

"Düşünmedim..."

Felix kısık sesiyle mırıldandığında hyunjinin gülümsemesi solmuştu. Başı yere eğik olan ve gergin gözüken felixin yanına ilerledi.

Bir elini çenesine koydu ve yavaşça yukarı kaldırdı. Felixin gözleri sonuna kadar açılırken iki bedenin gözleri buluşunca yine aynı heyecan bütün vücudunu sardı.

"Ne oldu?"

Aralarındaki sessizliğin ardından hyunjin sordu. Felix bir süreliğine aklından giden düşüncelerin tekrar zihnini doldurmasının ardından yine kaçırdı gözlerini.

Rival Company / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin