7. Beklenmedik İstek

134 12 6
                                    

Sabah uyandığımda öğlen olmuştu neredeyse. Güneşin parlak ışınları tül perdeden geçerek tüm odayı aydınlatıyor kapalı pencerelerin ardından bile kuşların cıvıltısı kulağıma kadar geliyordu. Şehrin ve arabaların gürültüsünden uzakta sakin bir güne başlamak nasıl da huzurlu hissettiriyordu insana.

Duvardaki saate göz ucuyla baktıktan sonra saatin kaç olduğunu umursamadan kollarımı iki yana açarak vücudumu esnetmiş ardından yine sıcacık yorganın altına girerek anın tadını çıkarmaya çalışmıştım. Uzun zaman sonra yeniden yatakta normal bir sabaha uyanmak güne enerjik başlamam için gayet yeterli bir sebepti.

Bir anlığına yaşadığım tüm duygu karmaşasını bir kenara bırakarak sanki tehlikeyle burun buruna değilmişim gibi gözlerimi kapatıp, geçmişin sıradan günlerini hayal ettim. O sıkıcı ve monoton hayatımın devam ettiğini düşündüm. Günlerin sakin akışı, rutin işlerin yoğunluğu hatta zaman zaman duyulan hafif stres... Şimdi o günlere olan özlemi daha derinden hissediyordum. Her şeyin sıradan ve alışılmış olduğu o günlerdeki huzuru özlediğimi fark ediyordum.

Geçmişin puslu anıları gözümün önünde canlanınca hızla başımı iki yana sallayarak kötü düşüncelerden kendimi kurtarmaya çalıştım. Şu anki gerçekliğe dönerek, hayatta kalmak için bir plan yapmam gerekiyordu. Karnımdan yükselen gürültüyle dünden beri bir şey yemediğim aklıma gelince hızla ayağa kalkarak ilk önce banyoya gitmiştim. Dolaptan bulduğum bana olacak tek eşofman takımını üzerime geçirip sessizce koridoru dinledikten sonra aşağı inmiştim. Loki
şimdilik ortalıkta görünmüyordu.

Uzun zamandır burada birinin yaşamadığını düşündüğüm için aklıma ilk gelen şey boş buzdolabı ve küflenmiş ya da böcekler tarafından istila edilmiş erzaklardı. Düşündüğümün aksine mutfağa bitişik olan kilerde bu kadar çok erzak olması beni şaşırmıştı.

Eğer bu ev Loki'ye aitse ya dünyanın sonuna hazırlanıyordu ya da dış dünyadan izole olmak için kileri bu kadar erzakla doldurmuştu. Kilerde konserve, yağ, un, makarna gibi birçok temel malzemelerin bulunması beni şaşırmıştı. Hangi yılda olduğumuzu bilmediğim için ürünlerin son kullanma tarihinin geçip geçmediğini bilmiyordum. Aldığım yağ ve peynir bozulmamıştı unu ise elekten geçirerek böceklenmediğinden emin olmuştum. Loki'nin daha ne kadar o odadan çıkmayacağını bilmiyordum, gidip bir şey soracak kadar ise kendimi yakın hissetmiyordum. O yüzden sadece un, su ve tuzla krep yaptım. Peyniri de krepe sardıktan sonra afiyetle yiyip bir güzel karnımı doyurmuştum. Param olmadığı zamanlarda sık sık yaptığım bu tarif şimdi de yardımıma yetişmişti. Her ne kadar daha önce yemek yemesine şahit olmasam da Loki için de kreplerden ayırmayı ihmal etmemiştim.

Mutfaktaki işlerimi bitirdikten sonra evi dolaşmış neyin nerede olduğuna bakmıştım. İki katlı olsa bile o kadar da büyük bir ev değildi. Salonda olan televizyonun çalıştığını görünce bir süre vaktimi onunla geçirmiş ondan da sıkılınca uzun zamandır hiç kimse kalmadığı için tozlanan odamı temizlemiştim. Akşama doğru bozuk olmadığından emin olmadığım makarnayı pişirirken Loki sonunda odasından çıkmayı başarmıştı. Yaptığım yemeğe odaklanmışken bir anda hayalet gibi mutfak kapısının pervazına yaslanmış halde beni izlediğini görünce irkilmiştim.

Düz siyah pantolon ve siyah kazakla sıradan biriymiş gibi karşımda duruyordu. Gerçi yalnızca görünüşüyle bile sıradan olmadığı aşikardı. Omzuna kadar gelen siyah ipeksi saçlarını her zamanki gibi arkaya doğru taramıştı. Kollarını göğsünde kavuşturmuş düşünceli gözlerle beni izlerken bakışlarımız buluştu. Dün geceden beri odasından çıkmayan birine göre oldukça yorgun görünüyordu. Gözaltlarındaki morluklar ve solgun beyaz yüzü bir şeylerin yolunda gitmediğini açıkça gösteriyordu.

Hücrede bile her zaman dimdik güçlü duran adamın şimdi bu halde olmasının nedenini merak etmiyor değildim. Uzun süredir konuşmadan birbirimize baktığımızı fark eden Loki boğazını temizleyerek "Her şeyi kullanabilirsin hiçbirinin tarihi geçmedi." dedi gözlerini üzerimden çekip dikkatini başka yöne vererek.

Onun hakkında hiçbir bilgiye sahip değildim, nereden geldiğini, nasıl bir yaşama sahip olduğunu bilmiyordum. Bir şeylerin ters gittiğini anlasam da nasıl sorunlarla başa çıktığını anlamak benim için imkansızdı. Yavaşça kafamı sallayarak "Anladım, teşekkür ederim." dedim bakışlarımı mutfak tezgahından çekmeden.

Onun böyle yorgun ve düşünceli halini görmek, içimde garip bir şekilde endişe duygusunun dalgalanmasına neden olmuştu. Uzun bir sessizlikten sonra, ilk kez onunla konuşma isteği içimi sardı, ancak kendi sorunlarını paylaşmasını beklemek en doğru olandı. Makarnaları haşlayacağım suya tuz eklerken Loki adım adım bana doğru yaklaştı. O kadar yakınımda duruyordu ki, iri gövdesi adeta gölge gibi üzerime çökmüştü.

"Yardıma ihtiyacın var mı?" diye sordu bakışları üzerimde gezinirken. Zümrüt yeşili gözleri, ruhumun derinliklerine nüfuz etmeye çalışırken içsel bir çıkmazın içinde kayboluyordum adeta. Kara delik gibi uçsuz bucaksız olan bakışları sanki söyleyeceğim her kelimeyi dudaklarımdan dökülmeden yutuyor aramızda olan sessizliği giderek daha da çekilmez bir hale getiriyordu.

Beklenti dolu bakışları her santimini ezberlemeye çalışıyormuş gibi yüzümde gezinirken kafamda dönen binlerce cümlenin hiçbirini sesli söylemediğimi fark ettim. Hızlıca kafamı sallayarak "Hayır, teşekkürler." dedim kendimi gülümsemeye zorlayarak. Sahte bir tebessümle gerçek duygularımı gizlemeye çalışsam da anlamsız bir çaba sarf ettiğim aşikardı.

Ben işime devam ederken Loki yanımdan ayrılmadı, her zaman yaptığı gibi bu sefer uzaklaşmak yerine bana daha yakın durmayı tercih etmişti. Sırtı mutfak tezgahına yaslanmış bir şekilde yanımda dururken bakışları karşı duvarda adeta kaybolmuş gibiydi. Uzak diyarlara dalmış gibi görünen bu bakışlar derin bir hüzün ve özlem taşıyordu. Bedeni yanımda olsa da zihninin başka bir yerde olduğundan adım gibi emindim. Bu yoğun duygusal yük onu bir gece içinde yıllarca yaşamış gibi gösteriyordu. Gözleri, birçok anı, keder ve hayal kırıklığına şahitlik etmiş gibi yaşlı ve yorgun duruyordu.

Her ne kadar saklı kutu gibi olan bu soğuk adama yaklaşmaya cesaret edemesem de sonunda kendime engel olamayarak Loki'ye yaklaştım. "Her şey yolunda mı?" diye sordum endişeli bir ifadeyle. Cevap vermeden önce bir an duraksadı sanki ne söyleyeceğini düşünüyormuş gibi.

Ardından dudakları arasından fısıltıyla dökülen sözcükler inci gibi tane tane havaya karıştı. "Yardımına ihtiyacım var."

Hey Midgard'lı | LokiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin