-
her şey bitmişti.
en azından şu anlık,rahat bir nefes almıştık. cehennem gibi geçen birkaç haftanın ardından başımızdaki belaların çoğunu defetmiştik.
eren ve historia'yı kurtarmıştık,planladığımız gibi historia kraliçe olmuştu,kenny öldürülmüştü,keşif birliğinin masum olduğu ortaya çıkarılmıştı ve aklanmıştık. her şey güzel görünüyordu.
evet,üzerimden büyük bir yük kalkmıştı. kaçak gibi yaşamak bir felaketti ve sonunda bu felaketten kurtulabilmiştik.
şimdiyse eski birliğimize yerleşmiş ve dinleniyorduk. her şey çok tazeydi,aslında bakarsanız herkes çok yorulmuş ve yıpranmıştı.
arkadaşlarımla oturmuş sıcak bir şeyler içiyorduk.
onlar kendi aralarında sohbet ederlerken aklım levi'da kalmıştı. bize bir şey söylemeden çıkıp gitmişti,nereye gitmiş olabilirdi ki?
dudaklarımı büzdüm,onu merak ediyordum.
"kaptan nereye gitti,bilen var mı?" diye sordum ortaya.
armin çatılmış kaşlarıyla bana döndü.
"yine mi o? burda beraber vakit geçiriyoruz ve sen yine ondan bahsediyorsun."
bu tepki beni şaşırtmıştı.
"hey,armin sakin ol! özür dilerim haklısın ama sadece merak ettim. tehlikeyi yeni atlattık ve birden ortadan kaybolunca sadece onu merak-"
armin sözümü kesti.
"ondan başka bir şeyi umursadığın yok zaten maca,çok merak ediyorsan hava almaya çıkmıştır,buralardadır. git sevgili kaptanını ara ve bul. yeter ki başımızı ağrıtma."
armin,benim güler yüzlü ve sakin arkadaşım sana ne oldu böyle?
"armin bana neden böyle davranıyorsun? seni üzecek yanlış bir şey mi yaptım yoksa?"
"sen kimsin ki beni üzebileceğini düşünüyorsun? of,ben gidiyorum." dedi ve ayağa kalkıp yanımızdan ayrıldı.
"armin!" diye seslendim ama bana aldırış etmeden gözden kayboldu.
şaşkınlıkla arkadaşlarıma döndüm.
"onun nesi var böyle? daha önce bana hiç böyle davranmamıştı. yanlış bir şey yaptıysam farkında bile değilim,hatamı telafi edebilirim."
sahsa gözlerini devirdi ve ayağa kalktı.
"armin'i ben hallederim,kaptan ormana doğru gitti muhtemelen oralardadır. git bakalım,belki başbaşa bir şeyler konuşma fırsatı bulursun." dedi ve bir kolumu sıkarak bana destek verdi.
afallamış bir şekilde söylediğini yaptım ve yemekhaneden ayrıldım. ormana doğru ilerlemeye başladığımda armin aklıma takılmıştı,bu durumun sebebini bir an önce öğrenmeliydim.
bir yandan da gözlerim levi'ı arıyordu,buralarda olmalıydı. fazla uzaklaşmış olamazdı.
derken,ormanın biraz ilerisinde gördüm onu. arkası dönüktü ve bir ağacın gövdesinde oturmuş,uyukluyor gibiydi. gülümsedim ve fazla ses çıkarmamaya çalışarak yanına kıvrıldım.
ah,çok masum görünüyordu.
başı yana doğru düşmüştü,bir bacağını kırmış diğerini de uzatmış öylece uyukluyordu.
çok yorulduğunu biliyordum. şu son birkaç gün onu öyle çok yormuştu ki,sevdiğim adamın gözümün önünde bu kadar yıpranmasına dayanamıyordum.