-
"anahtar yanında değil mi eren?"
"evet,burda.."
duyduğum sesler kulaklarımda çınlıyor ve canımı acıtıyorlardı,ne olmuştu bana böyle?
ah,bu sefer masmavi bir gökyüzüyle değil de armin'in gülümseyerek bana bakan güzel yüzüyle karşılaşmıştım.
"maca,uyandın mı?"
"evet.." dedim ve uzandığım yerden doğruldum.
hange,mikasa,eren,armin,jean ve levi..
ürkek gözlerle bana bakıyorlardı.
hey.. sahsa?
"sahsa nerde?" diye haykırdığım sırada yanımda bitkin bir halde uzanan sahsa'yı gördüm. yaralanmıştı.
"o iyi mi?" diye sordum endişeyle.
"evet,merak etme." dedi eren.
'huh' diye bir nefes verdim ama burda ne olduğu hakkında hala bir fikrim yoktu. bana ne olmuştu ki? son hatırladığım şey kocaman bir devle burun buruna savaşmamdı. nasıl yaralandığımı hatırlayamıyordum.
"peki bana ne oldu? pek bir şey hatırlamıyorum."
"patlama oldu maca.. ve sende oraya çok yakındın,alevlerin arasında kaldın." dedi hange.
"ve sonra?"
"ağır yaralandın. ama şırıngayı sana uyguladık ve işte,sonrasını biliyorsun. hoş olmadığının farkındayım ama yapılması gerekeni yaptık." diye açıklama yaptı levi.
midem ağzıma gelmişti,ben bu gerçekle nasıl devam edebilecektim ki?
ah,iğrenç..
yüzüme yayılan tiksinme ifadesini görünce mikasa elime bir testi su sıkıştırmıştı,direkt onu içtim ve midemi bastırmaya çalıştım.
"peki.. sadece biz mi hayatta kaldık? komutan erwin,o nerde?"
herkes başını öne eğmiş ve sus pus kesilmişti.
ah,tahmin edebiliyordum. binlerce yoldaşımızı kaybetmiştik,öyle mi?
"erwin senin gibi ağır yaralanmıştı,seni mi yoksa onu mu kurtaracağımızı tartıştık ve seni seçtik." dedi levi.
duyduklarıma inanamıyordum,beni mi seçmişlerdi? ama bu nasıl mümkün olabilirdi ki? bu çok saçmaydı,bir kere çok mantıksızdı.
"ama.. neden? komutan erwin'i tercih etmeliydiniz,neden ben?"
"maca,bende erwin'in kurtarılması taraftarıydım ama erwin o şırıngayı levi'a emanet etti. ve son kararı da o vermeliydi,levi. kendini suçlu hissetme,o da böyle olmasını isterdi."
yani.. beni levi mı kurtarmıştı? onun sayesinde mi şu an burdaydım?
ah,ne hissedeceğimi bilemiyordum.
levi.. benim kaptanım..
komutanını,dostunu kaybetmişti. onun adına çok üzgündüm,kim bilir neler hissediyordu içten içe. onun acı çekmesine dayanamıyordum.
"komutanım,beni siz mi hayata döndürdünüz?"
"uf,daha yeni ayıldın biraz dinlenmen gerek. ve evet,emin ol seni seçmek mantıklı olan karar değildi ama erwin böyle olmasını istedi."
gülümsedim.
"kaptan,biraz yaklaşır mısın?"
levi'ın anında bir kaşı havaya kalkmıştı,kuşkuyla bana bakıyordu.
"hey,yemem seni."
yanıma yaklaştı ve bana doğru eğildi,yaralı ve yorgun vücudumun müsaade ettiği kadarıyla öne atıldım ve boynuna sarıldım.
herkes şaşkınlıkla bizi seyrederken tebessüm edip sıkıca onun boynunu sarmış,kokusunu içime çekiyordum.
ölüme bu kadar yaklaşmışken,bunu hak etmiş olmalıydım.
ah,işte benim cennetim..
birkaç saniye olmuş ya da olmamışken omuzlarımdan tutup beni kendinden uzaklaştırdı.
"yeter." dedi benden ayrılırken.
ayağa kalktı ve arkasını dönüp uzaklaşmaya başlamıştı ki,birden durdu.
omzunun üzerinden bana doğru baktı ve hiç beklemediğim bir anda,hızla yanıma geldi ve az önceki gibi,yere çöktü.
başımı kolları arasına alıp bana sarıldığı sırada,gerçekten ölmüş olabileceğimi ve iyi bir insan olduğumu, bu yüzden cennete layık görüldüğümü düşünmeye başlamıştım.
ona sarılabildiğim kadar sıkı sarılıp kollarımı ona sardım.
gözyaşlarıma engel olamıyordum.
mutluluktan,üzüntüden,şaşkınlıktan ya da işte.. birçok karışık duygudan dolayı şu an usul usul gözyaşlarımı akıtıyordum.
bir süre öylece vücutlarımız kenetlenmiş halde kaldıktan sonra,derin bir nefes aldığını duydum ve benden ayrılıp gözlerime baktı.
ah,tanrım. o gri parlak gözlerini bir daha göremeyeceğim ihtimali canımı nasıl yakıyordu biliyor musun kaptan?
"beni çok korkuttun,velet.."
gülümsedim.
"üzgünüm kaptan.."
"gel buraya.."
beni tekrar kollarının arasına aldığında sanki senelerdir mücadele verdiğim bir savaşın galibi olmuşum gibi müthiş bir his vardı içimde.
sevdiğim adam sonunda bana şefkat gösteriyor,benden duygularını esirgemiyordu. bu anı yaşamak için ölümden dönmem gerekiyormuş demek ki..
ah levi,bunu daha önceden söyleseydin hayatımı tehlikeye atmanın başka bir yolunu bulabilirdim.
ah,seni yer elması..
"seviyorum seni velet.."
"bende seni bücür.."