Lisa Lewis
Kuyruğumu var gücümle sallarken akıntı bütün vücudumu sarıp sarmalıyordu. Hızıma rağmen yüzgeçlerim sayesinde keskin dönüşler yapabiliyordum. Benimle aynı akıntıda yüzen deniz kaplumbağaları ile birbirimize bir kere bile çarpmadan ilerliyorduk. Bunu sıkça yaptığımız için birbirimize alışmıştık.
Birkaç kaplumbağa akıntıdan ayrıldığında yolumuza devam edip ileriki duraklarda da ayrılarak ilerledik.
Herkese bölgeler dağıtılmıştı.Hem karada hem suda büyük bir arama başlatılmıştı.
Damon ve Serena girdaba atladıklarından bu yana tam dokuz saattir ortaya çıkmamıştı. En büyük ve kritik arama su altında oluyordu. Karada kıyıya yakın yerlere dağılım gerçekleşmiş, gidecekleri uzak- yakın her yer değerlendiriliyordu. Şimdilik kötü ihtimalleri kimse aklına getirmese de Melusina okyanusun en karanlık ve derin köşelerine en güçlü ekiplerini göndermişti. Derin,soğuk ve karanlık yerlere dayanıklı nadir yaratıklar vardı fakat elindeki tüm kaynakları kullanmaya hazırdı.
Bense Damon'un gidebileceği yerleri gezmiş, şimdiyse su kaplumbağalarının kullandığı akıntıya girip biraz daha açılıyordum. O günkü su altı fırtınalarını düşünecek olursak herhangi bir akıntıya kapılıp uzaklaşmış olabilecekleri mantıklı geliyordu.
Bunca aramaya rağmen ikisininden de henüz hiçbir ize rastlanılmamıştı. Neler döndüğü hala büyük bir soru işaretiyken herkes gizli bir anlaşma yapmış gibi soru sormuyor, sadece Damon ve Serena'nın bulunmasına odaklanıyordu. Ve giderek endişeler artıyordu. Eğer dokuz saattir su altındalarsa bunun Serena için nasıl sonuçlar getireceğini kimse bilmiyordu. Dönüşüm suyun altında gerçekleşmiş de olsa dayanıklılığının süresini bilemezdik. Elimizde bunu araştırabileceğimiz bir kaynağımız da bildiğim kadarıyla yoktu.
Son kaplumbağa ekibinin akıntıyı terk etmesiyle yaklaştığımı anlayıp dikkat kesildim ve zamanı geldiğinde kuyruğumu kıvırıp kendimi akıntının dışına bıraktım. Böyle hızlı bir akıntıdan okyanusun büyük mavi durgunluğuna geçtiğim zaman bir hız treninden inmişim gibi birkaç saniye başım dönse de alışkın olduğum için hızlıca toparladım. Kuyruğumu bir süre serbest bırakıp kendimi suya bıraktım. Gözlerim etrafı tararken yüzgeçlerimi dinlendiriyordum. Dokuz saattir hiç durmadan yüzüyordum ve artık küçük molalar vermeye başlamak zorunda kalmıştım.
Birkaç balık sürüsünün içinden geçerek bir başka su altı mağarasına girdim. Okyanusun bu kısmı biraz tenha olurdu çünkü gittikçe derinleşmeye başlar ve vahşi yaratıklar buradan çok geçerdi. Damon ve ben önceden buraya gizlice gelip onları izlerdik. Bazen de güçlerimizi test ederdik. Bir keresinde Damon'un zehirli bir denizanası tarafından sokulmasına neden olmuştum. Neyse ki vücudu Melusina ona panzehiri verene kadar kaldırabilmişti. Aynı anda on balığı öldürebilen zehri kaldırabildiği için bana övünmesini geçersek hayatımı kurtarmıştı. İyi hissetmem için öyle söylediğini bildiğim için o suçluluk duygusu hiçbir zaman gitmemişti.
Mağaranın önüne geldiğimde uzaktan gördüğüm o küçük siyah delik büyümüş iki katım olmuştu ve hala simsiyahtı. İçeri herhangi bir ışık kırılması ulaşmıyordu.
Gözlerimiz karanlığa alışkındı. Karada iyi olan görüşümüz okyanusta çok daha iyiydi çünkü okyanusta karanlık yerler aydınlık yerlerden daha çoktu.
Gözlerim karanlığa girdikçe daha berrak görmemi sağlayan şeffaf kalkan indiğinde etrafım şekillenmeye başlamıştı ama yine de bir ışık yardımının iyi olacağını düşünerek mağarada bulunan mercanların aydınlanmasını sağladım.
Sadece okyanus ruhunun soyundan olanların kullanabileceği birkaç büyüden biriydi. Okyanusun ruhunun her yere hakim olması gerektiğinden her türlü zor koşulda ilerleyebilmesi için güçleri bulunuyordu. Okyanus karadan daha çok zorluklarla doluydu.
Melusina'nın soyundan olan yalnızca Damon ve ben kalmıştık. Çok da eski olmayan bir iç savaşta ailelerimiz katledilmişti. Ben ailemden tek sağ kalan kişiydim. Hayatta olmamı bana annem gibi sahip çıkan teyzeme yani Melusina'ya borçluydum. Damon ve ben henüz bebek olduğumuz için savaşa dair anlaltılanlardan ve kaynaklarda yazılanlardan başka bir şey bilmiyorduk.
O sıkıntılı zamanları kimse hatırlamak istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON SÜVARİ -Ak Ejder
FantasyYeni bir güç, yeni bir Ejderha. Geri kazandığım anılarım en az güçlerim kadar yeni gelse de hepsi aslında varlığım kadar eskiydi. Sadece bu zamana kadar her şeyi yok saymak zorunda bırakılmıştım. Fakat artık işler değişmişti. Okyanusun en derin ç...