13. bölüm

394 42 4
                                    

Kaynar suyu bardağıma döktükten sonra tezgahta ki kaşıkla beraber karıştırmış ve ardından adımlarımı odama yöneltmiştim.

Hafta sonundan itibaren okul açılalı üç gün olmuştu ve ben tahmin edildiği gibi üç gündür evdeydim. Okula yeni yeni ısınmaya başlamışken böyle bir durum yaşamak benim açımdan fazlasıyla can sıkıcıydı. Bunca zamandır okulun içinde iyi anılar biriktirmemiş birisi olarak, her şey iyiye giderken yolun sonuna çoktan ulaştığını görmek berbattı.

Bir şeyleri yoluna koymam her zaman çok zaman almıştı, o zamanın sonunda da yaptığım tek şey her şeyi mahvetmekti. Önceden bu konu beni suçlu hissettirse de şu anki durumda suçlu olduğumu düşünmüyordum, en azından Hyunjin'e karşı.

Ancak kendime karşı fazlasıyla suçlu hissediyordum. Kendimi kolay kolay akışa bırakmamalıydım, o kaçmama izin vermese bile ben bir yolunu bulup uzak durmalıydım. Belki de sadece arkadaş olmalıydık. Bunu bile denemeden hemen flört etmeye çalışmak her şeyin sonunu getirmişti.

Aslında asıl sorun flört etmekte de değildi. Hyunjin'in geçmişteki davranışları yüzünden böyle olmuştu. Bana daha önceden bu olayı açıklasaydı durum buraya gelmezdi belki de. Yine de artık bu olayı rafa kaldırmaya karar verdim. Hyunjin'i bu yıldan sonra bir daha görmem çok zordu.

Bir şeyler düzelir miydi bilmiyorum, bunu istemeden de olsa düşünüyordum. Kendime her ne kadar 'her şey bitti artık tekrar yalnızsın' desem de bu eskisi kadar iyi hissettirmiyordu. Eskiden yalnız olmayı severdim, çünkü benim rahatlık anlayışım buydu. Ancak şimdiyse yalnız olmak beni fazlasıyla ürkütmeye başlamıştı.
Hyunjin'e ne ara bu kadar alıştığımı da çözmüş değildim. Aramızda birkaç günlük bir şeyler yaşanmış olmasına rağmen tekrar okula gittiğimde yalnız kalmak zorunda olduğumu bilmek kötü hissettiriyordu.
Asıl tercihim tabi ki çevremde bir sürü insan olmasından yana değildi. Bunca zamandır Hyunjin gibi birisine ihtiyacım varmış sanki. Hyunjin gibi birisi değilde, onu ilk tanıdığım zamanki gibi birisine.

Keşke böyle olmasaydı desem de olduğunu kabullenmiştim, sanırım. Kendimi eski düzenime alıştırmaya çalışıyordum ancak bedenim bunu reddediyordu. Hyunjin'in işin sonunda yaşadığımız her şey hakkında arkadaşlarıyla gülüp eğlenecek olmasına rağmen, yine de kulağıma 'Pretty boy' mırıldanacak birisine ihtiyacım vardı.

Bunu sadece bir kere yapmıştı ancak ona bunu daha fazla yapmasını söylemeyi aklıma kazımıştım. Fakat şimdi konuşmuyorduk ama yine de hala aklımın bir köşesindeydi.

Gün içinde kendimi farklı şarkılar dinlemeye itmeye çalışsam da bir şekilde kendimi 'Pretty boy' dinlerken buluyordum. Bu içimi rahatlatsa bile, güvende hissettirmiyordu. Bu şarkı bir tek onun ağzından güzel gibiydi.

Kendime karşı suçlu hissetmemin en büyük sebeplerinden birisi de buydu. Her şeye rağmen içten içe onu özlemek. Eskisi gibi insanların benim hakkımda gülüp eğlenecek olmamasına rağmen, kendime tekrar ve tekrar bunu yaşatmayacak olmama rağmen Hyunjin'i özlediğim bir gerçekti. Bu yüzden kötü hissediyordum, o da onlar gibiydi. Öyle hissettirmemişti ama öyleydi.

Kahveden son bir yudum alıp ders masama bırakmış ve tekrardan yatağıma dönmüştüm. Üç gündür rutinim olan kahve içmeden sonra pretty boy dinleme zamanıma gelmiştim. Bunu neden yapıyordum bilmiyorum ama sorgulamak istemiyordum. Üstünde durmazsam daha çabuk geçer gibiydi.

Şarkı yavaş yavaş kulaklarıma dolmaya başlamasıyla gözlerimi yumdum. Artık bu bile beni güvende hissettirmiyordu. Kendimi tüm bu kargaşadan kaçıp gitmiş gibi de hissetmiyordum, aksine tam olarak o kargaşayla yüzyüze gelmiş gibiydim.

Birden karanlığın arasından bir yüz belirdi, Hyunjin. Okul bahçesinde dolaştığımız günü anımsadım. Öylece yanayana etrafta geziyor, kendi aramızdaki sohbete dalmış gidiyorduk. Sonrasında ikimizde sustuk ve yürümeye böyle devam ettik. Ama Hyunjin beni tekrardan şaşırtacak bir şey yapıp kulağıma eğildi ve mırıldanmaya başladı.

"Even if the Earth starts shaking, you're the only thing worth taking...With me."

Gözlerimi yavaşça aralarken ellerimi yüzüme kapattım. Şu an tek dileğim Hyunjin'in sesini duymaktı. Ona güvenemiyordum, konuşmak veya görüşmek istemiyordum. Ancak sadece sesini duymak istiyordum.

Bu yüzden, birkaç günün ardından kendimi şaşırtacak bir şey yapıp telefonumun ekranını açtım. Hyunjin ile olan mesajlarımıza girip birkaç saniye bekledim. Bunu yapmak istiyordum. Kalbim yapmamı söylüyordu ancak ben her zaman mantığımdan yola çıkmayı tercih ederdim.

Yine de bu sefer öyle yapmak istemedim ve ellerimi klavyeye götürdüm.

-

bebek
hyunjin
senden bir sey isteyebilir miyim

c

icek buketi

evet, nedir?

bebek
pretty boy soylerken ses atabilir misin
senden son istegim bu

cicek buketi
ses kaydı, 2.53. (★)

görüldü.

SON

ya ben cocuklarimi cok seviyorum gercekten

icim acidi su an

pretty boy ,, hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin