İyi okumalar 🤎
Phoebe'den
Araba garip bir sarayın önünde durdu. Çatıları, pencereleri falan şu zamana gördüklerime yabancıydı.
Hunter "Asyalıların mimarisi bizimkinden çok daha farklı değil mi." dedi.
"Evet ama güzelmiş."
Başını salladı. Adamların bizi sertçe ittirmesiyle bahçeye girdik.
Bahçede çok güzeldi. Adını bilmediğim güzel çiçeklerle süslüydü. Bahçede mini bir havuz vardı. Köprüyle karşıya geçip saraya girdik. Hizmetliler başları eğmiş geçmemiz için yol veriyorlardı. Hunter ve beni farklı yerlere götürdüler.
Girdiğim odada üç tane kadın vardı. Kendi aralarında konuşup beni inceliyolardı. Hepsi birbirinden güzeldi. Çekik gözleri, beyaz tenleri ve simsiyah saçları... Asyalıların hepsi güzeldi.
Birinin elbisesi mor diğer ikisinin maviydi. Mavililer mor ne derse onu yapıyordu.
Önce üstümü çıkartmaya çalıştılar. Kendimi geri çektim. Kadın kendi dilinde bir şeyler söyledi. Anlamayınca bir yeri işaret etti. İşaret ettiği yerde bir küvet vardı. Ne yalan söyleyeyim bit banyoya hayır demezdim. Gemide banyo yapmama izin vermiyorlardı. Eminimki çok pis balık kokuyordum.
Üstümü kendim çıkarıp kendi isteğimle suya girdim. Kadınların hepsi birden üstüme geldi. Biri kollarımı keselerken diğeri ıslak saçıma güzel kokulu yağlar sürüyordu. Morlu olan elbise çıkarttı. Elbise iki parçaydı. Duştan çıkınca içime giymem için verdiklerini giyindim ardından saçımı taradılar. Saçımı yapmadan önce verdikleri elbiseyi giyindim. Önce beyaz elbiseyi ardından pembe beyaz çiçekli üstünü giyindim.
Morlu olan oturduğu yerden kalktı. Saçımı önce kuruttu. Saçıma yine bir şeyler sürdü. Sonra ucunda pembe yeşil taşları olan çiçekli bir çubuğu saçıma taktı. Sanırım çubukları toka olarak kullanıyorlardı.
Anlamayacağımı bildiği için bir şey demeden kırmızı bir kağıdı alıp dudağına bastırdı. Benimde yapmamı istedi. Dudaklarım doğal kırmızı gibi duruyordu.Aynada kendime baktım. Sonunda güzel gözüküyordum.
İşleri bittiğinde biraz atıştırmam için bir şeyler getirdiler. Haşlanmış sebzeler. Sebze çok sevmezdim ama aç olduğum için yemeye karar verdim. Ama çatal yoktu sadece iki tane çubuk vardı. Neyle yiyeceğimi anlayamadığım için kadınlar yine söylenmeye başladı. Kadın çubuğu alarak nasıl yemem gerektiğini gösterdi. Bir kaç deneme sonra yemeği yedim. Tabii birazını masaya dökmüş olabilirim. En azından elbiseye gelmedi.
Yemeğim bitince kadınlar etrafı toplayıp gitti. E kölelik böyle bir şeyse ben varım. Bizim oralarda köleler bir şeyi yanlış yaparsa dövülerek öldürmeye kadar giderdi. Ben geldiğimden beri her şeyi yanlış yapıyorum ama tam tersi bana hizmet ediyorlardı.
Adamlar geldi ve beni yine sürüklemeye başladılar. İki tane adamın önünde diz üstüne çöktürdüler. İkisi de çok güzel giyinmişlerdi. Kırmızı üstünde altın motifler olan, tek kulağında küpe benzeri bir şey takılı olan adam oturuyordu. Zırhlı, saçları uzun olansa onun yanında ayakta duruyordu.
Ardından Hunter'ı da getirdiler. Adamlar kendi aralarında konuşmaya başladı.
"Kaç yaşındasın?" bunu zırhlı olan sormuştu.
On beş dedim ama sesim çıkmamıştı. O yüzden daha gür bir şekilde "On beş yaşımdayım." dedim.
Kafasını sallayıp Hunter'a da sordu.
"19 yaşımdayım."
Kırmızılı adama dönüp kendi dillerinde konuşmaya devam etti. Kırmızılıyı bir şeye ikna etmek istiyor gibiydi ve kırmızı ikna olmuştu.
Zırhlı olan şimdide adımızı soruyordu.
"Adım Phoebe efendim."
Hunter kısaca ismini söyleyip geçmişti.
"Phoebe'nin anlamı nedir?"
"Kehanet ve ay tanrıçasının ismi."
Söylediklerimi çevridi.
Adamlara işaret verdi. Adamlar bizi sertçe ayağa kaldırıp sürükledi. Zırhlı olan bir anda bağırdı. Adamın beni tutan kolları yumuşadı ve sürüklemeyi bırkatı. Normal bir şekilde yürümeye devam etti. Tabii bende peşinden.
Bana verilen oda baya rahattı. Hunter askerlerin olduğu yere götürülmüştü. Artık askerlerle eğitim alıp seferlere gidecekti. Benden ne istediklerini henüz bilmiyordum. Üstümdekileri çıkartıp uyuma kararı aldım.
🤍🤍🤍
Yarım saat önce
Baltur'dan
"Amca, Beyaz Kaplan'ın adamları gelecek bugün."
"Neden geliyorlarmış?"
Oturduğum yerden dikleştim. Amcamın iyiliği için ona bunu kabul ettirmeliydim.
"Korsanlarla anlaşıp iki tane köle almışlar. Onları ve bir kaç sandık mücevheri sana hediye etmek istiyorlar. Sonuçta sen başkentin valisi ve Yuan Hanedanı'nın en büyük savaşçılarındansın. Seninle aralarını iyi tutmak istiyorlar."
"Fazla mücevherden yakınmam ama yeterince kölemiz var."
"Amca köleler avrupalı. Bir kız ve erkek. Gençler. Yani düşündümde..."
Amcam Konkurtay merakla bana bakıyordu.
"İmparatorun ömrü azaldı. Daha fazla tahtta kalamaz. Ondan sonra ki imparatora gelenekler gereği her ilden cariye gönderecek. Amca... hepsi yerini sağlamlaştırmak için kendi kızlarını gönderecekler. Senin yıllarınsa savaşlarda geçti. Savaşmaktan evlenmeye zaman bulamadın. Ben diyorum ki avrupalı kızı evlatlık al, veliaht prens tahta çıkana kadar ona kendi kültürümüzü öğretelim. Buradaki kadınlardan farklı olması imparatorun ilgisini çekebilir, evlatlığın imparatoriçe olabilir."
Diğer valiler yerini sağlama alıp baş kentin valisi olmak için kızından gelen yetkisini kullanabilirdi. Amcamın evlenip çocuk yapmasını bekleyemiyeceğimize göre bunu yapmak zorundaydık.
Amcam bir süre düşündü. Ardından kapılar tıklatıldı. Amcam girmelerini söyledi. Bahsettiğimiz kız ve çocuk gelmişti. Kız cidden güzeldi. Yeşil-sarı güzel gözleri, açık kumral saçları ve bembeyaz teniyle kesinlikle buradaki kızlardan farklıydı. İmparatorun dikkatini kesinlikle çekerdi.
Amcam "Bu nazik hediyesinden dolayı Beyaz Kaplana teşekkürlerimi iletin."
"Amca demin söylediklerimle ilgili ne düşünüyorsun?"
Amcam önce kıza baktı, sonra bir süre masaya bakıp düşündü.
"Baltur onların dilini biliyorsun değil mi?"
"Evet biliyorum."
"Kıza ve adama isimlerini sor."
Önce kıza sonrada adama sordum. Adam kısaca Hunter diyerek cevap verdi.
Kız "Adım Phoebe efendim." dedi. Kız tıpkı bir soylu gibi konuşuyordu.
Amcama "Adamın adı Hunter kızınki Phoebe." dedim.
Kafasını salladı.
"Anlamınıda sor."Kızın söylediklerini çevirdim.
"Adı kehanet ve ay tanrıçasının adıymış."
"Benim kızım olacak. Yarın gereken şeyleri yaparız. Hemen dilimizi ve kültürümüzü öğrenmesi için öğretmenler bulun. Adını da bu akşam düşüneceğim" dedi.
Kabul etmesiyle üstümden bir yük kalktı.
Adamlara onları götürmesi için işaret yaptım. Phoebe'ye sert davrandıklarını görünce "O artık vali Konkurtayın kızı sayılır sizin hanımının sayılır." diye adamları azarladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Selenga
ActionBabası Kontn Elijah Pierce ölünce kimsesiz kalan genç Kontes Phoebe Pierce'nin hayatı zamanında babasının kovduğu amcası Arthur Pierce ve ailesinin geri döner. Küçük Phoebe' yi kendisinden 30 yaş büyük olan Dük James Lockwood ile evlendirirler. Dükt...