Gözlerimi araladığımda yataktan kalkmak istemedim ama komodinimde duran saati fark etmemle hemen doğruldum. Okula geç kalmak üzereydim. Alarmım çalmamıştı veya uyku sersemi alarmı kapatmıştım. Komodinin üzerindeki su bardağına uzanıp suyu aldım ve gözlerimi kapatarak bardaktaki suyun hepsini içtim. Gözlerimi açarak bardağı komodine bıraktığım sırada ellerimdeki yaraları ve kanı fark ettim.
Korkuyla yerimden kalkarak annemin yanına gitmek için mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Mutfağa girdiğimde annemi bulamayınca önce oturma odasına ardından yatak odasına baktım. Ne abim ne de annem evde yoktu. Kalan odaları da dolaşmış ama bulamayacağımı anlayınca odama çıkarak telefonla onları aramaya karar vermiştim.
Sırayla ikisini de aramış ancak ikisine de ulaşamamıştım. Dışarıda yağmur hızlanmıştı. Aklıma başlarına bir şey gelip gelmeyeceği korkusu düşünce bende babamı aramaya karar verdim. Bir kaç çalmadan sonra babam telefonu açtı.
"Alo."
"Baba benim, Hazal."
"Özür dilerim."
"Ne için baba? Anlamadım ne diyorsun?"
"Özür dilerim, benim güzel kızım. Sana bunları yaşattığım için. Beni şimdi affetmeyeceksin biliyorum ama bir gün affet olur mu?"
"Baba seni affediyorum. Sorun değil. Ne alaka hem şimdi? Ben annem ve abimi sormak için aradım."
"Onları da üzdüm biliyorum kızım ama en çok seni. Özür dilerim kızım. Yaralarının sebebi benim."
"Baba ne diyorsun? İçtin mi sen?"
"Hayır kuzum. Hayır. O kanlar babacım. Onlar her yerde. Özür dilerim senin suçun değil."
Telefonu sinirle kapattığımda ellerimdeki yaralarımın iyice kanadığını fark ettim. Banyodan ilk yardım setini almak ve elimi sarmak için yerimden kalktım. Banyonun kapısından girdiğimde karşımda gördüğüm manzarayla donakaldım. Her yer kan içindeydi, aynaya baktığımda yüzümün de kan içinden olduğunu gördüm.
Hızlıca musluğa uzanarak kandan kurtulmak istedim. Ancak su akmasını beklerken kan aktığını görünce korkuyla bakışlarımı aynaya çevirdim. Aynada arkamda gördüğüm babamla yerimden sıçradım.
Uyandığımda salondaki koltukta uyuyakalmıştım ve ter içerisindeydim. Sırtımdan başlayarak her yerim ter olmuştu. Hemen yanımda duran annem ve abim korkmuş gözlerle bana bakıyorlardı.
Daha geçen gün olanları atlatamadan bugün de benzerini belki de daha korkuncunu yaşamıştım.
"Kızım iyi misin anneciğim?" dedi annem endişeyle bana bakmaya başladığında.
"Kabus. Kabus gördüm yine."
Şaşırmış ve bir yandan korkmuş gibi gözüken abim "Yine derken ne kadardır oluyor bu?" diyerek bana doğru eğildi. Ellerini saçlarıma götürerek okşamaya başladı.
"Kısa süredir."
"Ne görüyorsun? Anlatmak ister misin?"
Bakışlarımı abimde sabitledikten sonra kafamı olumsuz yönde salladım.
"Tamam abicim. Gel bir elini yüzünü yıkayalım." dediğinde destek alarak yerimden kalktım. Neden bilmiyorum ama vücudum titriyordu.
Abim suratıma su çarparken bakışlarımı aynadan kaçırıyordum. Sanki babamı yine görecek ve korkacak gibi hissediyordum.
Ertesi gün olduğunda abim ve annem istersem okula gitmeyebileceğim konusunda beni ikna etmeye çalışmışlardı ama ben evden biraz uzaklaşmak istediğimden bu tekliflerini ısrarla reddetmiştim.Okula biraz geç kalmıştım çünkü tüm gece uyuyamadığımdan okul vakti geldiğinde fark etmemiştim.
Kapıyı tıklatarak sınıfa girdiğimde üzerimdeki gözlere aldırmadan hocadan kısa bir özür dileyerek yerime geçtim. Dora'nın bakışları beni inceliyordu ama onu şimdilik görmezden gelmeye çalıştım. Üzerimde başkalarının bakışlarının da olduğunu hissediyordum ama hiç birine aldırış etmeden kafamı cama doğru çevirerek uyuma pozisyonu aldım. Gözlerimi kapattım ama uyumuyordum. Tek düşünebildiğim kan, babam ve kabuslardı.
Yıllardır kabullendiğim şeyin şimdi kendini böyle belli etmesi çok garipti. Belki başlangıçta böyle olsa garipsemezdim çünkü her şey taze diye düşünürdüm. Ancak üzerinden yıllar geçmesi ardından olması beni korkutuyordu.
Bütün ders bu pozisyonda bir şeyler düşünmüştüm. Zilin çalmasıyla yerimden doğruldum.
"Geçebilir miyim Dora?" dedim sıradan çıkmak için.
"Gelmemi ister misin?"
"Hayır, teşekkür ederim." Sınıftan çıkarak hızlıca lavaboya geldim. Musluğu açarak suratıma, boynuma ve kollarıma su çarptım. Girenlerden bazıları bana bakınıyordu. Aynadan bakışlarımı denk geldiğinde kafalarını başka yöne çeviriyorlardı.
Biraz peçete alarak kurulandıktan sonra okulun zemin katındaki havuza doğru ilerledim. Genelde normal yerlere göre daha sessiz olurdu. Havuzun yanı başına oturarak ellerimi su üzerinde gezdirmeye başladım. Kafamdakileri bir yere koymaya uğraşıyordum ama daha çok dağıtıyor gibiydim.
Bu ne kadar böyle devam edecekti? Neden böyle oluyordu? Nerede olmadığını bile bilmediğim babam kabuslarımın nedeniydi. İçimde her zaman hissettiğim boşluğu artık karşıma çıkmasını istemediğim bir şeydi. Ah ne kadar zordu sessiz, duygusuz ve tepkisiz kalmak. Neden yine aynı bataklığa düşüyordum? Hem de daha kötüsüne... Beni uykumdan eden türüne. Daha önce sorunlardan kurtulmak için uyurdum ama şimdi ne yapacaktım? Bilmiyordum.
Ne çocuk olabilmiştim ne de doğru düzgün büyüyebilmiştim. Sadece yaşıtlarımdan olgundum. Herkes bunu övünülecek bir şey sanıyordu ama bana göre çok kötü bir şeydi. Hayatım boyunca hiçbir zaman tam anlamıyla çocuk olamayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya
RomansEğer sürekli gördüğün kabuslar yerini rüyaya bırakıyorsa, aşık olmaya başlamışsın demektir.