5. Bölüm

55 8 0
                                    

Abim arabayı yanaştırdığında ona kısaca veda ederek arabadan indim. Araba hareketlendikten sonra karşıya geçerek okula doğru yürümeye başladım. Henüz erken olacak ki okul daha kalabalık değildi. Sınıfa çıkarak kendi sırama geçtim.

Çantamdan eskiz defterimi ve kalemimi çıkarttım. Kulaklığımı takıp şarkı açtıktan sonra çizim yapmaya başladım. Ben çizim yaparken sınıf yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Arada yanıma gelenler çizdiğim şeye bakarak kısa bir tebrikle tekrar yerlerine dönüyorlardı.

Dora'nın sınıfa gelmesiyle derin bir 'oh' diyebildim. Çünkü gelip sürekli yanıma oturan insanlar çizimimi engelliyordu.

"Selam."

"Selam. Daha iyi misin?" diyerek yanıma oturduktan sonra çantasından bir test kitabı çıkardı.
Kafamı sallayarak onu 'iyiyim' anlamında onayladım.

Gördüğümle biraz şaşırmıştım çünkü giydiği elbiseler ve yaptığı makyajlar hiç oturup ders çalışacak birinin yapacağı şeyler gibi değildi. Belli ki tamamen ön yargıydı bu düşüncelerim.

Ona doğru bakındıktan sonra önüne dönerek çizimime devam ettim. Bir süre sonra kafamı kaldırarak önümdeki sıraya oturan kıza baktım. Tanıdığım insanları böyle beklemediğim zamanlarda karşımda görmek beni oldukça huzursuz ediyordu.

"Naber?"

"İyidir senden naber?" dedim isteksiz bir şekilde.

"İyiyim, teşekkürler. Uzun zaman oldu görüşmeyeli."

"Öyle." dedim tekrar çizdiğim resme dönerken. Konuşmayı bir an önce bitirmek istiyordum çünkü eski defterleri açmak için doğru bir zaman değildi.

"Bu sınıfa yeni geldim. Bir öğrenciyle anlaşıp yer değiştirdik."

"Ne güzel." dedim yalandan gülümseyerek.

Yaklaşarak çizdiğimi incelemeye başladı. "Hala mimarlık da ısrarcısın bakıyorum."

"Öyleyim." diyerek geçiştirmeye çalıştım ama ısrarla sorularına devam etti. Arkama yaslanarak biraz sinirle kulaklığımı çıkardım. Dora bunu fark etmiş gibi konuşan kıza baktı ve hemen ardından bana döndü.

"Lavaboya gidelim mi?"

"Zil çalmak üzere." dedi kız lafa atlayarak.

"Önemli değil. Gider geliriz biz."

"Bence de." dedim Dora'yı onaylayarak. Yerinden kalkmasıyla onunla birlikte bende peşinden kalktım. Sınıftan çıktığımızda bakışlarını bana doğru çevirdi.

"O kız kimdi ki?"

"Özlem adı. Eski bir arkadaş." dediğimde bana inanamayarak baktı.

"Yalancı. Eski bir arkadaş mı yoksa eski flörtün falan mı?"

Tuvaletin önüne geldiğimizde elimle önden girmesi için işaret yaptım. Önümden geçerek tuvalete girdiğinde bakışlarım giydiği elbiseye kaydı. O an ne yaptığımı fark edip hemen bakışlarımı yüzüne çevirdim.  Neyse ki fark etmemişti yoksa büyük rezil olurdum.

"Neden kadınlardan hoşlandığıma bu kadar eminsin ki?"

"Bilmem." dedi omuz silkerek. "Öyle bir enerji veriyorsun."

Aynaya yaklaşarak dudağındaki ruju kontrol edip tekrar bana doğru döndü.

"Ne yani hoşlanmıyor musun?"
dedi sessizliğime karşılık.

"Hoşlanıyorum, kadınlar tapılası varlıklar." diyerek ağız kenarıyla ve belki biraz küstahça gülümsedim.

"Öyle mi dersin?" Kafamı sallayarak onayladım.

"Ya sen?" dedim bakışlarımı gözlerinden ayırmadan. Sorduğum soruyla bakışlarını aynaya çevirdi. Bende aynadan ona bakmaya başladım.

"Hayır." dediğinde ellerini göğsünde bağladı ve tekrar bana döndü.

Ona biraz yaklaşarak yakından bakmaya başladım. Bakışları yüzümde geziyordu. Yüz ifadesi donuklaşmıştı, yakınlaşmamı beklemediği belliydi. Onu böyle gerebilmek beni çok eğlendiriyordu. Yüzüne biraz daha yaklaşarak aramızdaki mesafeyi oldukça azalttım. İyice gerilmişti ve ne yapacağımı merak ediyor gibiydi.

"Emin misin?" derken ellerimi göğsünde birleştirdiği ellerine götürdüm ve ellerini indirdim. Gözlerimi tekrar gözlerine çevirdim.

"E-evet." dedi kekeleyerek.

"Yalancı." dedim kısık sesle.
Bakışları anlık dudaklarına inmişti. Benim dudaklarıma yayılan gülümsemeyi fark etmesiyle beni kendinden uzaklaştırdı. Daha fazla gülerek hafifçe omzuma vurdum.

"Şaka yapıyorum. Gerilme."

"Neden gerileyim ki?" dedi durumu toparlamaya çalışır bir şekilde.

Çalan zille kapıya doğru yaklaştım ve Dora'nın çıkmasını bekledim. Önümden geçerken saçını yüzüme doğru savurarak geçti. Gülümseyerek onu takip ettim. Sınıfın kapısına geldiğimizde birden bana dönerek peşinden gelip gelmediğimi kontrol etti.

Sırasında oturan Özlem'in başkalarıyla konuştuğunu görmemle rahatladım. Bende sırama geçerek etrafı incelemeye başladım.

Özlem'i kısaca anlatmam gerekirse benim önceki okulum zamanında sosyal medyadan konuşmaya başladığım bir kızdı. Bir kaç kere kahve içmeye gitmiştik ama sonra yaşadıklarımdan dolayı ona pek zaman ayıramamıştım. Sürekli onunla ilgilenmediğim için konuşmayı kesmiştik. Sonradan benim hakkımda hoş şeyler söylemediğini öğrendiğimde onu her yerden çıkartmıştım. Normalde lezbiyenlerin uğruna kavga edeceği bir kızdı. Oldukça güzeldi ama pek benlik bir kız değildi. Kafa yapımız ve enerjilerimiz pek uyuşmuyordu.

Öğretmenin gelmesiyle bir süre oluşan sessizlik ardından ders anlatılmaya başlanmıştı. Herkes ders fizik olduğu için dikkatle dinliyor ve bir yandan da notlar alıyordu. Önce Dora'ya hemen ardından Eva ve Eren'e baktıktan sonra onların da dersi dinlediklerini fark ettim.

Bu sınıfa bir anlaşmayı kabul ederek gelmiştim ve şimdi diğerleri kadar gayret ederek çalışmalıydım. Önümdeki defteri açarak not tutmaya başlamaya karar verdim.

Ders bitiş zili çaldığında kafam allak bullak olmuştu. Gördüğümüz dersler arasında her zaman en zorlandığım fizikti. Bir şeyler anlıyordum ama taşlar yerine oturmadığından soruları çözemiyordum.

Defterle olan bakışmamızı fark eden Dora bana doğru eğilip bakmaya başladı. Kafamı çevirdiğimde gülümseyerek bana baktığını gördüm.

"Ne oldu anlamadın mı?" dedi ifadesini bozmadan. Kafamı sağa sola sallayarak anlamadığımı belli ettim.

"Ben her gün kütüphaneye gidiyorum. Bu hafta boş olduğun bir gün kütüphaneye giderken bana eşlik etmek istersen sana yardımcı olabilirim."

"Neden bunu yapasın ki?"

"Arkadaşlar bugünler için vardır." dedi ve sonra sözlerine devam etti "Hem bugün ben sana yarın sen bana."

"Peki, arkadaşım." dediğimde gülümseyerek önüne döndü.

RüyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin