0.0

742 106 221
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen 🍓 umarım beğenirsiniz
•••

"Ne tuhaf bir çocuk."

"Daha önce gülümsediğini görmedim. Hep sigara içiyor. Fark edilme çabası işte. Boşver o ergeni. Bak sana ne diyeceğim..."

Hakkımda konuşulduğunu duymama rağmen elimdeki sigaradan bir nefes daha aldım ve istifimi bozmadan kendimi iyice balkonun girişine yasladım. Hastahane kokusu biraz olsun bu kısımda azalıyor, en azından sigaranın kokusuyla karışınca farklı bir yerdeymişim gibi hissettiriyordu. Gerçi bu, sigaranın geniz yakan iğrenç kokusunu gölgelemiyordu elbette. İki ucu... Her neyse. Az önce ne demişti tonla para alıp aileme 'Jeongin'imiz sadece biraz bunalımda.' diyen psikolog. Ah hatırladım.

Küfür veya kötü söz yok.

Evet.

Evet çok güzel.

Sigaramı kenardaki kararmış duvara bastırıp söndürdüm. Çöpe atıp ellerimi gerinmek için havaya kaldırdığımda ise az önce bana laf atıp burun kıvıran iki deliyle göz göze gelmiştim. Deli diyorum çünkü öyleler. Bileklerindeki numaralar üçle başlıyor. Bu da bu 'Arınma ve kendini dinleme' tesisinde deli veya delirmeye meyilli oldukları anlamına gelirdi. Başımı iki yana sallayıp yanlarında geçtim. Bazen gerçekten buradaki amacımı sorguluyordum. Her haftasonu gelip hiç konuşmadan iki gün geçirme kuralı felan... Bu tesisi kuranlarda deliydi. Net.

Merdivenlerden indim yanımdan geçen kişileri umursamayarak odama doğru adımladım. Gerçi üç kişi kalıyorduk ve ikiside tanımadığım kişilerdi. Yani odam demek pek doğru olmuyordu sanırım. Sonuçta yabancı kişilerdik. Evet.

Tanrım düşündükçe daha da saçma bir hale geliyor.

Başımı iki yana salladım. Odanın önüne gelince de cebimden oda kartımı çıkarıp siyah kısma okuttum. Kapının açılma sesi filmlerdeki laboratuar sahnelerini çağrıştırıyordu bana. Hoşuma gitmiyor değildi ama yine anlam veremediğim şeylerden biriydi bu. Bu yüzden düşünmeyi bıraktım ve odaya girip kapıyı geri kapadım. Üstümdeki yeleği de çıkarıp parlak sarı yağmurlukla koyu mavi deri ceketin ortasına astım. İkiside içerideydi demek. Ah. Gerçi konuşmuyorduk. Benim için bir etkisi yoktu ya-

"Sanırım sessizlikten öleceğim. Agh. Ölmüş babanemin beslediği civcivler aşkına! Yakında sessizlikten ses duymaya başlayacağım sonum bu aptal yerde yatağa bağlanmak olacak!"

İşte bu beklenmedikti. Gözlerimi kıprıştırıp vestiyere astığım yeleği düzelttim ve içeriye doğru adımladım. İsminin Wangnan olduğunu öğrendiğim, öğrenmeyen kalmamıştı çünkü kaçmak için pencereden atlamıştı kendisi, çocuk yatağına yüz üstü yatmış dururken ortadaki yatağın sahibi sakince kitabını okuyordu.

İsmi Jisung'tu. İstemeyerekte olsa da dün imza zamanında öğrenmiştim ismini. Sakin, Wangnan'ı sakinleştirip yola getiren belki de buradaki herkesin gözdesi olan kişiydi. Yıllardır her hafta sonu gelip isteyerek bu tesiste kaldığını duymuştum.

Deliydi. Burayı seviyorsa kesinlikle zır deliydi.

"Wangie~ konuşmamalısın. Duyan olursa bir hafta burada kalacaksın. Unuttun mu?"

"Neffffffret ediyorum. Agh. Şu an motorumun üstünde olabilirdim!"

"Arkadaşımız geldi. Rahatsız ediyorsun. Kapa çeneni."

İşte. Az önce sakin ve sevecen olan o, şimdi tehditkar ve korkutucuydu. Ne demek istediğimi anladınız mı? Burada ki kimsenin normal olma gibi bir durumu yok. En normal kişi muhtemelen bendim ve bunu bir hafta önce intihara teşebbüs etmeme rağmen söyleyebiliyordum.

Alazia •hyuninho•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin