1 | tanrı tarafından bahşedilen lütuf

86 11 54
                                    

biliyorsunuz ki hep bolum baslarina tarşh etşordum fakat ben bu hikayeyi bitirp yayinlarim dusunurken bitirmeye pek vaktim olmadi hep araya baska seyler girdi ve hic yayinlayamadan hesabim kaldirildi haliyle tam tarihler elimde degil, bolumleri o zamanlar degerlendirmesi adina arkadasima atiordum o vesileyle bulunca bu hesaba da yukledım.

ve bir anda bi duzenleyeyım bakayim diye girdim bakalim muhtemelen sımdı yayinlarim, yazdigim ama arkadasima okumasini bekledigim icin atmadigim bolumler mlsf ki hiclige karisti ama bakalim hayirlisi...

uzun zamandir soft bi seyler yazmiyorum (yazdigim ilk ve tek soft hikaye zaten bu) ins uyum saglayabilirim.

bi yerde zaten ileride daha guzel yazarim diye de devam etmemistim ama insallah yazarim, bana zorluk cikaricak tek sey du ki ben eskiden ilahi bakis acisiyla ya da ucuncu kisi bakis acisiyla anlatiordum olaylari bundan uzaklasip birinci kisi agzina cok alistim ve simdi sadece o sekılde yazabiliorum bu hikayeyse eski bi hikaye...yani umarim ayak uydurabilirim tekrar.

hikaye 1800lu yillarda gecıor ve ingiltere gibi bi yerde gecıo yani turkıye degıl orasi kesin aa yerın cok da onemi yoktu en son bılmıorum. tam o zamani yansitabilme ihtimalim yok ama hani zten tatli tatli olsa yeter diye dusundum cok onem vermedim ayni sekıl devam ederim herhalde.

simdiden iyi okumalar!!

---


jaehyun; mayıs ayının getirdiği sıcağın altında çalışmaktan yorulmuş, eve dönmek ve annesinin yemeklerinden sonra biraz uzanmaktan başka hiçbir şey düşünemiyordu. bir nevi kendi günlük rutini olsa da artan sıcak insanı her geçen gün daha çok yorduğu için ailesiyle içeceği bir kase çorba her şeyden tatlı görünüyordu gözüne.

evin bahçesine girdiği sırada kestiği odunları diğerlerinin yanına koydu. eve girmeden yakınındaki pencereden içeriye bakıp annesine seslendi. annesi duyduğu sesle pencerenin önüne geldi ve oğlunun yanağını okşayıp "hoş geldin oğlum, çok yoruldun mu?" dedi. jaehyun kafasını iki yana sallayarak reddetti.

"yorulmadım ama hava çok sıcaktı, babam gelmedi mi daha?"

"henüz gelmişti ama dükkanın kapısını kilitlemeyi unutuvermiş herhalde, bir bakıp geleyim, dedi ve geri gitti."

jaehyun, pencerenin önünde durduğu süre boyunca kokusunu aldığı yemekten dolayı ne kadar aç olduğunu yeni yeni idrak ediyordu lakin ne kadar aç olursa olsun yemek için babasını bekleyeceklerinden emindi. yirmi dört yıllık yaşamında hep böyle olmuştu, bugün değişecek değildi ya. hem zaten kendisi de biraz dinlenmek istiyordu yemekten önce.

burnuna gelen kokuyu içine çekip "çok güzel kokuyor" dedi annesine gülümseyerek. annesi de ona gülümsediğinde jaehyun kaşlarını kaldırarak tekrar konuştu. 

"yardım edeyim mi?"

annesi çocuğun sorusuyla gülümsedi, "ben hallederim, teşekkür ederim oğlum." dedi. kısa süreli sessizlikle kadın oğlunun hala kapı tarafına geçmediğini, yüzünden okuyabildiği kadarıyla buna çok da hevesli olmadığını gördü. "içeri gelmeyecek misin?" diye sordu sadece.

"babam gelene kadar buralarda otursam? hem zaten akşam serinliği de çıkar birazdan. efil efil eser ne güzel, hava da kararmaya yanaştı."

kadın oğluna tekrar gülümseyerek omuz silkti ve "iyi tamam sen bilirsin, baban geldiğinde çağırırım seni" dedi. jaehyun da gamzelerini ortaya çıkarırken başıyla onayladı. annesi içeriye dönerken yere oturup evin duvarına yaslandı. dediği gibi arada sırada ufak bir esinti geliyor, insanı okşuyor ve gidiyordu. hava biraz daha kararsa ne kadar ferah olurdu dışarısı.

blanco ventana / jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin