A.T ~2

28.5K 1.8K 57
                                    

Elimde ki tabakları tezgaha bırakıp tekrar içeri geçtiğim de restorant bugün oldukça kalabalıktı. Yüzüme yerleştirdiğim gülümseme varlığını korurken güçsüz bedenim şimdiden yorulmaya başlamıştı. Bir süre kenarda durup soluklanırken kemoterapi için gerekli parayı biran önce biriktirmem gerekiyordu . Yoksa , daha mücadele edemeden savaşı kaybedecektim. Ve benim öylece savaşı kaybetmeye niyetim yoktu.

"Abla iyi misin ?" duyduğum ses ile ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi aralarken , karşımda ki Aliye gülümsedim.

"İyiyim Ali. " elini omuzuna koyup güven verircesine sıktıgımda birşey diyecek olmuştu ama nedense söylemekten vazgeçip tekrar işinin başının dönmüştü.

Bende kendimi toparladıktan sonra kenara bıraktığım tepsiyi elime aldım ve yarım bıraktığım masayı toplamaya devam ettim.

"Melek on dört numaraları masanın siparişlerini alır mısın ?" Kemale onaylar bir baş işaretinden sonra elimde ki tepsiyi Ali'nin eline verip masaya doğru ilerlemeye başladım.

Masaya geldiğim de yüzüme yerleştirdiğim gülümsemeyle müşterilere baktığım da gördüğüm kişiyle biran şaşırsam da hemen kendimi toparladım . Oysa onu o geceden sonra bir daha göreceğimi düşünmemiştim. Ama dünya küçüktü işte . Ve ben onu üzerinden iki hafta geçmesine rağmen hatırlasam da onun beni hatırladığını sanmıyordum. Hem neden hatırlasın ki?

Yüzümde ki gülümsemeyi korumaya çalışırken Aytuğ ATAMAN'ın tam karşım da olduğu gerçeğini yok sayamaya çalışıyordum. Ama bu imkansızdı işte. Şuan bir adım ötemde , o gece yanında gördüğüm bayanla birlikteydi. Bakışlarım istem, dışı karşısın da oturan bayana kaydığın da yutkunma ihtiyacı hissettim. Çok güzeldi. Büyük mavi gözlerinin ev sahipliği ettiği yüzünde güzel bir gülümseme vardı.

Sevgilisiydi ya da karısı.

Aklımdan geçirdiğim bu düşüncelerim sadece kendi canımı yakmak içindi. Düşüncelerimle kendime işkence etmeye bir son verirken yüzümde ki gülümsemeyi sabit tutmaya çalıştım. Hem bananeydi ki sevgili ve ya karısı olsun beni neden ilgilendirirdi.

"Hoşgeldiniz . Siparişlerinizi alabilir miyim? " Aytuğ'nun bakışlarını üzerimde hissetsem de ona dönmedim. Bakışlarımı karşımda ki kadında tuttum.

"Havuçlu , tarçınlı kekiniz var mı?"

"Evet var ve oldukça da lezzetlidir. " kadının gözleri mutlulukla parlarken içten bir şekilde gülümsemekten kendimi alamamıştım .

"Tamam o zaman ben bir dilim kek birde portakal suyu alıyım ."

"Tabi." yüzümde ki gülümsemeyi silmeden Aytuğ 'ya döndüm. Ellerim terlemişti. Neden bu kadar stres yaptığımı anlamıyordum. Nasıl olsa beni tanımıyordu.

"Sade türk kahvesi ." ses tonu kulaklarımda yankılanıp , zihnimde yer edinirken hızla atan kalbime anlam veremiyordum. Benim biran önce bu masadan uzaklaşmam lazımdı.

"Hemen getiriyorum ." masadan hızla uzaklaşıp içeri girdiğimde siparişi söyleyip elimi kalbimin üzerine koydum. Allahım böyle atmamalıydı. Kalbim sahibi olan bir adam için bu kadar hızlı çarpmamalıydı.

Elime tutuşturulan siparişlerle güç bela masaya geri döndüğüm de bu hissettiklerim canımı yakmıştı. Ne kadar da yanlıştı. Hemde bu kadar güzle bir sevgilisi varken bu kalp çarpıntısı da neyin nesiydi.

Elimdekileri masaya bıraktığım da Aytuğ 'ya bakamamaya özellikle caba harcadım. Ayrıca Aytuğ dememeliydim. Aytuğ Bey demeliydim. Ama lanet olasıca kalbimde zihnimde o Beyi eklemek istemiyordu.

Düşüncelerimin saptığı yer beni rahatsız ederken 'Afiyet olsun' diyip masadan uzaklaşacaktım ki ismimi seslenen ses ile durdum. Kalbim daha bir hızla çarpmaya başlarken bu kadar heyecan benim için iyi değildi. Zaten güç bela ayakta duran bedenim yığılıp kalacaktı zemine . Ama ne güzel söylemişti ismimi.

"Melek?" al işte unutmamıştı , hatırlıyordu. Kalbimin üzerine koyduğum elimi indirip arkamı döndüğüm de titreyen ellerime inat tepsiyi sıkı sıkı tutuyordum.

"Efendim ?." bana dikkatle bakan kahverengi gözler soluğumun tıkanmasına neden oluyordu. Ama o da öyle bakmasaydı . Böyle içime işler gibi , derin derin..

"Burada mı çalışıyorsun ?" ses tonu sakindi. Gözleriyse hâlâ büyük bir dikkatle beni inceliyordu. Sesim beni terk edip giderken hafif bir tebessüm belirdi dudaklarım da sonun da sesim geri geldiğindeyse güç bela 'evet' denen o kısa cevabı vere bilmiştim.

"Beni hatırladın mı?" hic unutmadım ki demek istesem de içimde kileri kendime saklamaya karar verdim.

"Evet . O gece için tekrar teşekkürler . "

"Hiç önemli değil. İyi misin ?" yanaklarım hafiften kızarırken gülümsedim. Bana gülümseyerek bakan kadını göredüğüm de tuttuğum tepsiyi daha sıkı kavradım . Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki burada düşüp bayılacak gibi hissediyordum kendimi.

"İyim ." henüz sözcüklerimi bitirmişken Alinin sesiyle ona döndüm . Ne ara yanıma gelmişti.

"Melek abla hastaneye gidecektin . Hatırlat demiştin ." bakışlarım anın da elimde ki saate kayarken çok az bir vaktim olduğunu fark ettim. Gidip doktorla görüşmeliydim. Maddi durumum yetmediği için hastahaneye yatamıyordum . Ama doktorun verdiği ilaçları düzenli olarak kullanıyordum. Ayrıca haftada iki gün kan değerlerim kontrol ediliyordu. Bugün de kan değerlerime bakılacaktı.

"Ahh . Tamamen unutmuşum, teşekkür ederim Ali. " Ali yanımdan uzaklaşırken yüzümde ki gülümseme solmuştu. Hastanelerden hoşlanmıyordum. Beni korkutuyorlardı. İçeri girdiğim an sanki herkes üzerime atlayacakmış gibi hissediyordum.

Derin bir nefes alırken daldığım düşüncelerden beni ayıran kulağıma dolan ses olmuştu.

"Hasta mısın ?" bakışlarım direk karşımda ki kadının mavi gözlerini bulurken burukça gülümsedim.

"Evet ." hastalığımı konuşmayı sevmezdim. Ama yalan söylemektende hoşlanmazdım. O yüzden kısaca cevapladım.

"Önemli mi ?" bu sefer soru kalbimin deli gibi atmasına neden olan adamdan gelmişti. Gelen bu sorular karşısında huzursuzca kıpırdandım . "Seni huzursuz etmek için sormadım . "

"Şey , kusura bakmayın ben pek hastalığım hakkın da konuşmayı sevmiyorum . Ama sorunuzun cevabı evet . Neyse ben gideyim . Afiyet olsun ." koşar adım uzaklaştığım masaya her ne kadar istesemde dönüp bakmadım. Önlüğü ve tepsiyi mutfağa bırakıp . Ceketimi ve çantamı alıp restorantan çıkarken kendime engel olamadım ve dönüp on dört numaralı masaya kısa bir bakış attım. Gözlerim kahverengi gözlerle buluşunca başımı hemen önüme çevirip kendimi dışarı attım. Bu günlük bu kadar kalp çarpıntısı yeterdi.

***

Çok kısa oldu biliyorum . Ama atmak istedim. İnşallah diğer bölüm uzun olur . :-) Desteğini esirgemeyen herkese çok çok teşekkürler.:-)

AŞKA TESADÜF  ( Aşkın Serisi * 3 ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin