2. Bölüm Ayaz...

20 4 7
                                    

"Ayaz Bey tanıştırayım Cemre ARAS." Ceren eliyle arkasında ki beni gösterince adı Ayaz olan adam bana doğru döndü. Dönüşüyle bende hiç tatmadığım değişik bir duygu oluştu.Esmer teni, siyah gözleri, koyu kahverengi saçları ve kaslı vücudundan etkilenmemek elde değil. Hipnotize olmuş gibi adama bakıyordum. Ceren bana bakıp konuşmaya başladı.
"Cemrecim tanıştırayım Ayaz ATEŞ."dedi
Kendimi hızlıca toparlayıp ciddi ruhuma geri döndüm. Elimi uzatıp tanışmaya başladım
"Hoşgeldiniz Ayaz Bey" dedim. Elimi uzattığımı görünce gülümseyip elimi sıktı.
"Hoşbuldum Cemre Hanım" deyince bende gülümsedim. Kalbim nedenini bilmediğim halde hızlandı. Gerçekten garip bir durum...
"Yeni öğrendim, babanızı kaybetmişsiniz başınız sağolsun." yüzümdeki gülüş birden soldu. Sanırım artık buna alışmam gerekiyor.
"Sağolun."
"Babanız nasıl öldü?" Tam cevap verecekken Ceren lafa girdi.
"İntihar etti babası." Ona kızgın gözlerle bakarak gerçekleri söyledim.
" Babam intihar etmedi, öldürüldü." dedim bastırarak
"Nasıl yani?" dedi
"Ayaz Bey, Cemre iyi değil o yüzden siz ona aldırış etmeyin." Aldırış etmeyin ne demek ya! Ben onun arkadaşı değilmiydim. Ayaz Bey beni dikkatlice inceliyordu doğru söyleyip söylemediğimi düşünüyordu. Bu durum dikkatini çekmişti belli ki.
"Cemre Hanım,bana etrafı gezdirebilir misiniz, tabi işiniz yoksa?"
"Aslında var.." gözüyle gelmemi gerektiğini anlatmaya çalıştı bu sebeple kararı mı değiştirdim. "Ama olur"
"Cemre o zaman ben dosyayı odana bırakıyorum."
"Yok sen ver bana." Tereddütle gözleri ikimize bakıyordu ama sonra kafasını ' tamam' anlamında sallayıp dosyayı bana verdi ve hızlıca gitti. Elimle Ayaz'a giriş kapısını gösterip "Buyrun şöyle gidelim." ona öncelik verip yürümesini bekledim ama yerinde hala duruyordu. Ona sorar gözlerle bakınca, gülümseyip
"Hanımlar önden " dedi. Gülümsemesine karşılık verip yürümeye başladım.

∞∞∞
"Ve son olarak da benim odam." Göstermediğim tek benim odam kalmıştı onu da gösterdim.
"Odan güzelmiş"dedi ilgili bir sesle
" Babam özel olarak tasarladı. Yani şöyle benim zevkime uyacak şekilde odaya bir şeyler eklemişti."
"Güzel olmuş, zevkin iyiymiş." dedi gözlerimin içine bakarak.
"Teşekkür ederim"
" Umarım benim odamda böyle güzeldir."
"Odan neresi olacak bilmiyorum bu sebeple güzel mi kötü mü bilemeyeceğim."
"Anladım... Cemre sana bir şey sorabilir miyim ?" Yine o inceleyen gözleri geri gelmişti demek ki önemli bir konu.
"Tabi" sormak ile sormamak arasında kalmış gibi gözüküyordu ama sordu
"Yaranı deşmek istemem ama bu konu beni düşündürüyor... Babanın intihar etmediğine nasıl bu kadar eminsin?" Söylediği şeyle bir an dona kaldım ama hemen toparlandım. Kapıyı kapatıp oturmasını işaret ettim. Oturduğunda bende onun karşısına oturdum. Ve konuşmaya başladım.
"Babam intihar etmeye çok karşı biriydi. Genç yaşta ölmek yakışmıyormuş kimseye. Daha çok yaşamamız gerekiyormuş. Ne kadar acı çekersek çekelim ölmeye değmezmiş. Çünkü eninde sonunda o acılar kaybolup gidecekmiş. Bunları bana intihar etmeye kalkıştığımda anlatmıştı." Son söylediğim cümleyle kaşlarını şaşkınca yukarı kaldırdı. "O gün babam eve erken gelmeseydi ben şuan çoktan ölmüş olurdum. Ona bir hayat borçluyum. Ama katilini bularak borcumu ödeyeceğim." Söylediklerimle derin bir iç çekti. Söylediklerim ağır gelmiş olmalı ama gözlerinde sanki bir yakınlık hissi oluştu. Sanki kendiside benzer bir şey yaşamış gibiydi... Bir kaç dakika gözlerimin içine bakarak derin düşüncelere daldı. Bende ona bakarak bir şeyler düşünüyordum. Sonra bir anda konuşmaya başladı. Artık kızgın gözlerle bana bakıyordu.
"Neden intihar etmeye kalkıştın. Ya baban gelmeseydi ya ölseydin." dedi kızgınlıkla. Ben ona şaşkınlıkla bakarken o hüzünle birlikte kızgındı.
"Hayat zor geldi, artık dayanamadım ve yaptım." Demesi kolaydı ama yaşaması zordu.
"Kaç yaşındaydın?" dedi. İç çekerek konuştum
"14" dedim. Dediğimle kaşlarını çattı ve daha da kızgın bakmaya başladı.
"14" diye tekrar etti kızgınlıkla
"Evet."
"İntihar etmeği nasıl doğru bir çözüm olarak düşündün, intihar edince her şey bitecek miydi?" Kafamı 'evet' anlamında sallayıp;
"Evet bitecekti. Yorulmuştum. Hayat beni gerçekten çok yordu, yormaya da devam ediyor."
"Senin için bitmiş olabilir, ama arkanda bıraktığın seni seven insanlar derin bir üzüntüyle yaşayacaklardı."
" Birkaç ay ağlar üzülürler sonra da unuturlar çabuk düzelirler."
"Emin ol unutulmuyor." dedi. Hüzünlü bir sesle. Tam hüzün onu en derine çekecekken derin bir nefes alıp toparlandı. " Babanın dedikleri doğru. Genç yaşta ölmek yakışmıyor." dedi ciddi bir sesle.
"O zaman neden böyle bakıyorsun?"
"Nasıl bakıyorum?"
"Kızgınlıkla da bakıyorsun ama kızgınlığının arkasında bir yaşanmışlık bir hüzün var." dedim. Artık Kızgınlığından eser kalmamıştı. O hüzün şimdi her bir tarafını sarmıştı. Gerçekten bir şeyler yaşamış olmalı çünkü yaşamadan böyle bakmasının imkânı yok. Yüzüme donuk bir şekilde bakıyordu. İlgili bir ses tonuyla "Anlatmak istersen dinlerim." dedim
"Hayır. Bu konuyu kapatalım." dedi donuk bir sesle
" Peki.."
"Ceren Hanımdan aldığın dosya ne?" Konuyu değiştirmeye çalışıyordu.
"Babamın dosyası."
"Bi bakabilir miyim?"
"Tabi" Uzattığı eline dosyayı verdim. Verirken elim onun eline değmişti. Kalbim yine hızlanmıştı. Bu niye bir anda hızlanıp duruyor anlamadım gitti. İlgili gözlerle dosyayı alıp incelemeye başladı. Birden kaşları çatıldı.
"Ne oldu?"
"Kamera kayıtları neden yok?" Benim takıldığım bir noktaya o da takılmıştı
"Kamera o zaman kendiliğinden kayıt etmeyi bırakmış dediler. Ama bence öyle bir şey yok, katil kayıtları silmiş olabilir ya da o an için kameraları bozmuş olabilir." dedim
"Evet tuhaf bir durum." Yüzünden bir şeyler düşündüğü belli oluyordu.
"Yani ben haklıyım demi?" dedim umutla. Gözleri gözlerimde sabitlendi öyle bir bakıyordu ki sanki kalbimi söküp götürecek gibi. Ama biraz da o gözlerde hüzün vardı. Birde sanki korkuyordu neden korkuyordu anlamadım.
"Umutlarını yıkmak istemem ama gerçekten tuhaf bir durum. Anlık bir durumda görüntüler gidiyor. Gerçekten tuhaf."
"Umudumu kaybedeli oluyo baya o yüzden sıkıntı yok. Neyse bir de ben bakabilir miyim?" Gözlerini gözlerimden hiç ayırmadı sanki beni çözmeye çalışıyordu. Uzattığı dosyayı alıp bir de tekrardan ben baktım.
"Ayaz.. yani Ayaz Bey " sözüme devam etmeme izin vermeden söze girdi.
" Resmiyeti çok sevmiyorum o yüzden Ayaz diyebilirsin."
"Peki... Sence dosyada bazı şeyler değiştirilmiş olabilir mi?"dedim. Kaşlarımı çatmamla o da çattı.
"Bunu sana düşündüren nedir?"
"Bilmiyorum öyle birden aklıma geldi."
"Olabilir."
"Ayaz?"
"Efendim"
"Ben bu kapatılan davayı tekrar açmak istiyorum. Aslında tek başıma da yaparım ama...." Çekingen gözlerle yüzüne bakıyordum. " Bana yardım eder misin katili bulmamda?" Gözleri nedenini anlamadığım şekilde ışıldadı. Dudakları tembelce yukarı doğru kıvrıldı. Gülüşü gerçekten çok güzel. Bir kaç dakika sadece birbirimize baktık hiç konuşmadan sadece birbirimize baktık. O hala yüzündeki gülüş duruyordu. Yine söylüyorum gerçekten çok güzel gülüyor.
" Seve seve." dedi.

BÖLÜM SONU

SİMSİYAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin