3.Bölüm

72 7 0
                                    

Merhaba, önceki bölüm Jungkook'un yaşını öğrenmiş olduk. (19) Taehyung da 22 yaşında 3 yaş farkı var o kadar çok değil bence.

İyi okumalar.

BİR UMUT TANESİ

Taehyung;

Beklediğinden daha sevimli biriydi, biraz aklını karıştırmıştı açıkcası. Öyle bir adamın kendi gibi boktan bir oğlu olacağını düşünerek yanıldığını Jungkook'un gördüğü andan anlamıştı.

'Ananı sikeyim bu çocuk çok güzel'

'Öldürmesem mi?'

'Yazık olur öldürmeyceğim.'

Aklındaki düşünceleri susturmaya çalıştı, planına sadık kalmalıydı. O profesyoneldi ve kimi öldürecği umrumda olmamalıydı. Ama yapmıyordu çocuğu ölmeden önceki halini gördüğünde ilk defa üzülmüştü...

"O kadar yemek var buzdolabında, neden yumurta yaptın?"

"Şey, mantıklı bir soru. Biraz utanç verici ama aslına bakarsak ben neredeyse yumurtadan başka yemek yemedim o yüzden yemek yapmayı da bilmiyorum..."

Yüzü düşmüş, dudakları büzülmüştü. Çocukta bir şey vardı ve bu Taehyung'u çekiyordu adete sihirliydi. Taehyung da üzüldüğünü görünce hiç düşünmeden aklına ilk geleni söylemişti;

"Ben biliyorum istersen sana öğretebilirim."

Bunu duyunca ışıl ışıl parlayan gözlerini Taehyung'un gözlerine dikti

"Ciddi misin? Ah, çok teşekkür ederim."

"Hikayeni dinlemek isterim. Yemek yedikten onra dışarıdaki parka gidelim mi?"

"Olur!"

Kendine hayretler etmişti. Bir anda n'olmuştu öyle? Neden yumuşamıştı, herkese karşı sinirli, öfkeli ve agresif biriyken önünde oturan çocuğa karşı çok nazik ve sevgi dolu yaklaşımı kendini bile şaşırtmış 'ben miydim bu?'demesine sebep olmuştu

Jungkook'tan

Tahmin ettiğim gibi; çok iyi biriydi. Şimdi sofrayı kaldırmış, ceketini astığım yerden çıkarmak için küçük bir mücadeleye girmiştim.

"Bırak ben alırım."

Arkamdan gelip ceketini almıştı insan kaslı ve uzun olunca böyle oluyor demek ki. Umarım bir sonraki görüşmemizde yine bu ceketi giymez diye dua etmeye şimdiden başlamıştım. Anladığım kadarıyla tek başına yaşıyordu zaten bekar gibiydi. Sorardım ama yanlış anlaşılsın istemem.

"Parka mı gidelim, yürüyüş alanına mı?"

Yürümek iyi gelebilir diye düşündüğümden yürüyüş alanı demiştim biraz uzak galiba, ama olsun spor yapmış oluruz iyi olur hem yediklerimizi de eritiriz.

"Başlıyorum o zaman?"

"Nasıl istersen."

Derin bir nefes çektim içime, titrek bir nefesle geri dışarı verip yutkundum. İlk defa birine hayatımda neler yaşadığımı anlatacağım bu da heycanlandırmıştı beni o kadar iç açıcı bir hikayem yoktu zaten.

"Annem, pek hatırlamıyorum çok küçüktüm ancak iyi biriydi. Babam kumar borcu dolayısıyla annemi... annemi sattı. Sonrasında ikimiz yaşamaya başladık daha üç yaşındaydım."

Adam dikkatle dinliyordu beni, yüzümde buruk bir gülümsemeyle anlatmaya devam ettim.

"6.sınıfa kadar okudum. O zamanlar babamın prime dönemiydi galiba ama sonradan yine herşey allak bullak oldu ve beni okuldan aldı. Nedeni ne peki; okul eşyası almaya parası yetmiyormuş yakında beni bile satıcağını söyledi. Haha ama satamadı!"

Everthing Is A Lie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin