4.Bölüm

71 7 0
                                    

Merhaba, şanslıyım ki bölüm yazabilecek vakit buldum erken yb geldi. Bu bölümü çok uzun yazmaya bilirim dediğim gibi vaktim yok ayrıca önceki bölüm 2K olmuştu. İlk defa öldürme sahnesi yazmıştım umarım beğenmişsinizdir.

İyi okumalar...

Taehyung;

"Sonunda."

Telefondan ihbar ettikten sonra kendini arabaya atarak iyice yayılmıştı. Eline telefonunu alarak çaktırmadan Jin'in fotoğrafını çekip Namjoon'a yollamayı da unutmamıştı. Aradığı kişi olduğundan emin olunca ise arabayı sağa çekerek bir kaç tekme ile bayıltmış, ağzına da bir kumaş parçası takarak bagajın dibini boylamasını sağlamıştı. Namjoon'un evine giderek hemen kurtulmak istiyorudu.

"Gel aşağı, ben senin emirlerini yerine getirecek biri değilim. Gel al malını ne bok yapacaksan da yap."

Jin'i de güvenlice {güvenli olmasa da pek umrumda olmazdı.} Namjoon'a teslim ettiği ve bugün olan işlerini bitirdiği için yapacağı tek şey eve gidip haberleri izlemek olacaktı. Polisler onun gözünde çok saf, daha doğrusu gerizekalı insanlardı.

"Eve kadar bekleyemem."

Dayanamayarak arabadaki radyoyu açtı ve haber kanallarını tek tek gezerek 'TaeTae' adını duymaya çalışıyordu. Zaten bulması fazla sürmemişti.

"Ünlü katil TaeTae'nin unutulduğunu, cezasını çektiğini düşünen herkese görenlerin gözlerini yaşartacak beden ile cevap verirken bir not bırakmayı da ihmal etmedi; TaeTae, hiç bir zaman gitmez. Şimdi o görüntüler.

Taehyung, yüzündeki gülümsemesini esirgemememiş ve sırıtarak haberleri dinlemeye devam etmişti.

"LAN!"

Bir anda önüne atlayan aynı annesine benzeyen kadını görmeyerek neredeyse çarpacaktı. Arabadan hızlıca inip kadının yanına gitmiş ve iyimisiniz gibi sorular sorarak sağlığından emin olmaya çalışıyordu, bunun sebeplerinden birisi de kadının aynı annesi gibi hamile olmasıydı. Bu sefer insan yaralamaktan içeri atılmak istemiyordu, ayrıca annesine benzemesi daha çok etkilemişti onu.

"Hey! Kardeşim ne duruyorsun yolun ortasında ilerlesene."

Arkasından gelen korna ve bağırma seslerini kendinden bile daha kötü insanlar olduğunu düşünmesini sağlamaya yeter de artardı.

"Görmüyor musun it herif! Kadına çarpıyordum."

Bir yandan arkasındaki arabaların içindeki insanlara tehditkar bakışlar atarken bir yandan da yaşanan durumu izah etmeye çalışıyordu. Bu kadına çarpacak olması değil herkesin garip garip kendine bakmasıydı.

"Ne diyorsun? Kardeşim yürü git manyak mısın yok orda biri falan."

Adamın dediği şey hayretler ederek annesinin kopyası gibi olan kadına bakmak için arkasını döndüğünde orda kimsenin olmadığını fark etti.

"Bas, işimiz gücümüz var."

Jungkook'tan

Taksiden inip evime geri geçtiğim zaman salonda duran bir telefon fark ettim.

"Oh, bu ne? Taehyung'un mu acaba."

Ekran fotoğrafına ve saate bakmak için elimde duran son model telefonu açtığımda bir SMS geldiğini gördüğümde içimdeki merak duygusunu bastırmaya çalışıyordum ama olmadı işte!

"Aish, bir gün şu merak başına neler açıcak Jungkook!"

SMS'e tıkladığımda hiçbir kilit olmadığı için telefon direkt açılmıştı. Sadece bir SMS duruyordu mesaja tıklayarak okumaya başladım.

Everthing Is A Lie.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin