♛ 7. Bölüm: "İKİ MEKTUP"

1.3K 121 54
                                    

7

"Benimle evleniyorsun,"

Aynı cümleyi yüksek sesle, farklı bir tonlamayla bir kez daha söylediğinde başımı iki yana sallayarak gülüyordum. Acaba bundan ne zaman sıkılacaktı?

Resiae'da geçirdiğim tuhaflıklarla dolu günlerin ardından, içinde yüzdüğüm sular biraz da olsa dinginleşmisti.

Aren, ortalık boşken odama geliyordu ve ailelerimize olan biteni nasıl açıklayacağımızı tartışıp duruyorduk. Annesine anlattıktan sonra benimle Gardenya'ya gelip babama birlikte söylemeyi önermişti. Reddetmek zorundaydım, çünkü her şeyden önce, babamın iznini almam gerekiyordu.

Önümdeki kağıdı buruşturup bir yenisini alırken "Evet, bunu yazmaya çalışıyorum. Ve sen hiç yardımcı olmuyorsun." diye isyan ettim. Belki korkaklıktı ama mektup yazıyordum işte. Eğer... Hayal kırıklığına uğrarsa...

Tepkisini görmekten korkuyordum işte, o yüzden tek umudum onayını almaktı.

Volta atmaktan vazgeçtiğinde gözlerimi ona çevirdim. Kollarını göğsünde kavuşturmuştu, kahverengi saçları alnına düşüyordu. Yeşil gözleri yine dalgındı.

Pencerenin önünden dışarıyı izliyordu ama bakışları boştu ve son birkaç gündür biraz da gergindi, farkındaydım.

Babellerin çoktan burada olması gerekirken hala gelmemişlerdi ve saray bu yüzden fazlasıyla sessizdi.

Şöyle söyleyeyim, eksiksiz bir uyku çektiğim sabaha uyanmıştım bugün. Gardenya için son derece normalken, Efsunlu Topraklarda alışılagelmiş değildi.

Boştaki elimle saçımı kaşıdım ve yazdığım berbatlık abidesi karşısında gözlerimi devirdim.

Mektup işinde biraz yardıma hayır demezdim, gerçekten.

O, her şeyin dersini almıştı, ben evin önünde çamurdan kuleler yaptığım yaşımdayken, o bir veliaht olarak eğitiliyordu. Söylediğine göre hiç arkadaşı bile olmamıştı, çünkü seveceği insanlar bile onun adına başkaları tarafından seçilirdi hep.

Pelerini yere attıktan sonra onu öptüğümde bu onun hayatının akışını değiştirmişti.

İlk defa, Aren birisini değil, birisi onu seçmişti.

Odanın perdesini tekrar örttükten sonra yeşil gözleri benimkileri buldu. "Çünkü bunu tek başına yapman gerektiğini düşünüyorum," dedi biraz düz bir ifadeyle. Ne hissettiğini anlamak zordu. "Ayrıca postacıları değil, atlıları yollayacağım. Yani elini çabuk tutarsan Elra'nın ve annenin cevabını birkaç saate öğreniriz,"

"Atlılara gerek yok," dedim. "Yani biraz dalgın görünüyorsun, onlar burada, Resiae'da kalsınlar. Ne olur ne olmaz."

"Öyle diyorsan madem," derken gülümsedi. Telaşımın ona komik geldiğine o kadar emindim ki... Ben kendi kendime her şeyi abartıyor olmalıydım. Diyarda son üç yüz yıldır elflerin hakimiyeti mevcudiyetini koruyordu, yani evet ben sadece kuruntu yapıyordum.

Sadece.

"Babam seni sever, değil mi?" diye sordum bu sefer de başka bir endişeyle. Zihnimin ne kadar dolu olduğu ortadaydı. Çamurdan kuleler yapan kız artık yoktu. Büyümüştü ve şimdi korkuyordu. İçimdeki küçük kız titriyordu, babasının ona nasıl baktığını biliyordu.

Bana olan inancını kaybederse eğer...

"Elra diyardaki her şeyi sever." dedi beni gerçek diyara döndürerek.

Babamı iyi tanıyordu.

"Doğru," diye kabul ettim. Omuzlarım kendiliğinden içe çökmüştü. "Peki ya sen... Annene söylemedin değil mi, ya da kız kardeşlerine?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 19, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Diyarlar Ötesi: Seçim ♛Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin