Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup her ayrıntısıyla kurgudan ibarettir.
___Yağmur, rüzgar, hava, hayat, dünya, Meltem'in elleri, her şey soğuk gelmeye başlamıştı. Her şey soğumuştu sanki. Gözlerde ki yaşlar bile soğuktu. Bu sefer bir alevi bile söndürebilecek kadar soğuktu.
Çisil hastanenin sandalyesinde oturuyordu. Bazen gözleri yanlışlıkla kapatıyor sonra gözlerini açıyordu. Çisil'in bir anda aklına geldi. Gözleri büyüdü. Mert'i lunaparka götürmesi gerekiyordu. Şuan da buradan ayrılmak istemiyordu. Meltem'i ameliyata almışlardı ve ne zaman çıkacağı hakkında hiç bir fikri yoktu. Çıksa bile sağ mı çıkacaktı onu bile bilmiyordu.
İşte, insanlarda bu kadardı. Buna aptallık mı denir yoksa hayalperestlik mi bilmiyorum, ama hayat her zaman beklemediğin zamanlarda çok istediğin, her zaman hayalini kurduğun yerden vurur. Gelecek planlarını gözünde büyütürsen hayatın seni o planlarla kör eder. İnsan iki dakika sonrasını bile büyük bir ümitle hayal etmemeli. İşte, insan.
Çisil tekrardan gözlerini kapattı. Ellerini kaban'ının cebine koydu. Eline bir kağıt dokundu. Hafifçe kaşları çatıldı. Gözlerini açtı ve kağıdı aldı.
Açtığında üstünde bir telefon numarası yazıyordu. Altına da "Arjin" yazılmıştı.
Şimdi hatırlamıştı. Evden çıkmadan önce Arjin bu kağıdı Çisil'in cebine atmıştı.
Arasa en fazla ne olabilirdi ki? Hem belki Mert'i de getirirdi. Tanıdığı başka kimse yoktu.
Belki ona destekte çıkardı.
Çisil kendi alnına vurdu. Bu düşünceyi aklından sildi.
İşte, insanlarda bu kadardı. İnsan, "Asla yapmam." dememeliydi. İnsan, "Asla yapmaz." da dememeliydi. İnsan, "Asla" dememeliydi. İnsan "Asla" kelimesini asla kullanmamalıydı. İnsan bazen mantıklı düşünmeliydi. İnsan aslında hep mantıklı düşünmeliydi. İşte, insan.
Telefonunu çantasından çıkarttı. Arama kısmına girerek numarayı çevirdi. Yeşil butona basmadan önce beş saniye ekran ile göz teması kurdu.
Sonra bir cesaretle tuşa bastı.
Aranıyor...
Saniye bir, saniye iki, saniye üç...
Halen aranıyor...
Saniye elli dokuz, dakika bir.
Çalıyor...En sonunda çalmaya başlamıştı. Çisil'in kalbi küt küt atıyordu.
Telefon açılmıştı. Karşıdan bir ses geldi.
"Alo?"
Çisil bir an durakladı. Sonra konuşmaya başladı.
"Ben Çisil." Karşıdan iki, üç saniye ses gelmedi.
"Aradın." Çisil'in konuşmasına izin vermedi.
"Ne oldu? Sesin solgun geliyor. Arayacağını zannetmiyordum." Çisil derin bir iç çekti.
Hep o derin içler acımaz mıydı zaten?
"Biliyor musun, bende arayacağımı zannetmiyordum. Öyle olmuyormuş." Çisil bir kaç saniye sustu. "Evet, sesim solgun çünkü değer verdiğim birisi şuan da ameliyatta." Bir çırpıda konuşup telefonu kapatmak istiyordu. "Bir kaç saat önce onun soğuk, buz kesmiş ellerini tuttum. Belki seni kullanıyor gibi olacağım ama bunu senden istemek zorundayım. Atacağım konuma dün ki gördüğün, yanımdaki çocuğu getirebilir misin?" Karşı taraftan hışırtılar gelmeye başlamıştı. Arjin hareketlenmişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/351649140-288-k901431.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alevin Okyanusu
Mistério / SuspenseGerçekten değer mi? Sevdikleriniz için değer mi? Hayır, kimse için değmez. Hiç bir zaman iyiler kazanmaz. ''Her zaman iyiler kazanır.'' Bu sözü çok duyduğunuzdan eminim. Hayır, hiç bir zaman iyiler kazanmaz. Hayır, hiç bir zaman kötüler de kazanma...