2☆

1.2K 165 193
                                        

"Jisung lütfen yap şunu! Ölmeyeceksin ya, otelde yaşamayı mı tercih ediyorsun yani?"

Seungmin yarım saattir inatçı arkadaşını ikna etmeye çalışıyordu.

"Hayatta olmaz Seung! Gidip ona yalvarmam ben. Böceklerle yaşarım daha iyi" Jisung otele dönmek hiç istemiyordu ama kızıl saçlı'ya muhtaç kalmayı da kabul edemezdi.

"Mal mısın Jisung, ne yalvarması? Sadece gidip konuşacaksın. Bak zor ikna ettim. Abim senle yaşamak istemiyor ama bir şekilde yola getirdim. Sadece 5 dakikan kaldı. Abim çok dakik biri, gecikirsen biter bu iş"

Yarım saat önce Minho yaşayacağı kişinin o şımarık zengin oğlan olduğunu görünce vazgeçip odasına gitmişti. Seungmin abisini zor ikna etmiş ve Minho 35 dakika sonra Jisung'u odasında istemişti. Bu öylesine bir dakika değil. Minho Jisung'un aksine çok dakikti ve mavi saçlı güzel oğlanı sınıyordu bununla.

"Off Seung off. Tamam gidiyorum ne 35 dakikaymış"

Jisung yukarı kata çıkıp Seungmin'in söylediği odanın önünde durdu. Derin nefes alarak kapıyı açtı. Büyük bir odaydı güzel oğlanı karşılayan. Siyah ve gri tonlarının oldugu odada gözlerini gezdirdi Jisung. Sol tarafta yatak sağda iki tekli koltuk ve iki kapı vardı, birinin banyo diğerinin giyinme odası olduğunu düşündü Jisung çünkü dolap göremedi etrafta. Ama mavi saçlı'nın en çok dikkatini çeken Minho'nun saat koleksiyonuydu. Güzel oglan da saat koleksiyonuna sahipti ve kızıl saçlının saat meraklısı olmasına şaşırmıştı. Tabi Jisung sadece moda için takıyordu ama Minho zaman takıntısı yüzünden.

"Kapıyı çaldığını duymadım?" Tekli koltukların birinde oturan kızıl saçlı oğlan Jisung'un oda incelemesini bölmüştü.

Jisung gözlerini devirip konuştu. "Sen çağırdığın için ihtiyaç duymadım"

Minho kafasını iki yana sallayarak onaylamaz sesler çıkardı. Gerçekten bunu kardeşi için yapmak zorunda mıydı. Düsüncelerine ara verip, dudaklarını araladı konuşmak için. "Dışarı çık ve kapıyı tıklat"

Jisung'un sinir seviyesi yükseliyordu. Ciddi miydi bu çocuk? Neyse dedi içinden yapabilirsin. Kapıyı açtı ve koridora çıktı. Geri kapattıktan sonra tıklattı yavaşça.

"Gel" Minho'nun ciddi sesi duyuldu. Gerçekten ciddiydi. Eğer birlikte yaşayacaksa en azından bu sürede nezaket ögretmeliydi mavi saçlı oğlana.

Jisung kapıyı acip odanın içine adımladı ve Minho'nun önünde durdu. "Evet? Bay nezaket ne istiyorsan söyle artık. Güzellik uykumu geciktiriyorsun"

"1 dakika geciktin"

Saatine bakıp konuşan Minho'ya hayretle baktı Jisung. Gözlerini sıkıca kapatıp on'dan geriye saydı. Annesinin ona ani çıkışları için ögrettiği şeyin işe yaramasını umut etti yoksa gözüne kestirdiği tabloyu oğlanın başına geçirecekti. Evet bunu yapabilecek potansiyeli görüyordu kendinde. İşe yaramıştı. Gözlerini açıp, parlatıcı sürdüğü dudaklarına yapmacık bir gülümseme yerleştirdi. "Aslında çıkıp tekrar gelmemi istemeseydin zamanında gelmiştim. Neyse özür. Hadi başla konuşmana"

"Tamam, başlayalım. Eğer aynı evi paylaşıyorsak kurallar olacak. Öncelikle dağınıklık görmek istemiyorum. Çalışma odam dışında ev temizliği sana ait ama sakın mutfağa geçip yemek yapayım deme. İkinci olarak gürültüden nefret ederim. Yüksek sesle müzik, telefon konuşmaları falan istemiyorum. Üçüncü olarak arkadaş grubunuz zaten biliyor ama üniversitede başka biri birlikte yaşadığımızı bilmeyecek. Ve son olarak erkek arkadaşını sakın evime getirme"

Opposite / minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin