Saçını boyadığı fırçayı sesli bir şekilde boya kabına bırakarak ofladı Jisung. "Bu böyle olmayacak saçlarımın bir tarafını yeşil mi yapsam ki, ben en iyisi kestireyim. Yada yok alışverişe gidip para harcamak daha iyi gibi"
Konuşa konuşa suyu açarak saçlarını yıkamıştı oğlan. Saatler süren ve sahip olduğu tüm bakım ürünlerini uyguladığı duşu bitirerek bornozunu giyindi üzerine. Banyodan çıktıktan sonra makyaj masasına oturup ardından yüzüne nemlendirici sürerek yatağına adımlayarak uzanmıştı. Telefonuna ard arda gelen bildirim seslerine aldırış etmeyip öylece tavanı izlediği bir kaç dakikadan sonra dolabının önündeydi. Çıkardığı çilek desenli beyaz uzun tişörtü ve iç çamaşırını giyinerek beyaz çoraplarını eline aldı ve kapıya yöneldi. Ayakları hep üşüdüğü için çorapsız gezemiyordu.
Merdivenleri inip kendini koltuğa atan oğlan, elindeki çorapları giyinirken aklına gelen kızıl saçlı oğlan yüzünden duraksadı. Eve geldiğinden beri onu düşünmemek için onlarca şey yapmıştı ama işe yaramadığı kesindi. Çorapları koltukta bir yere fırlatarak televizyonu açtı. Gördüğü hukuk programı oğlan'ı iyice ağlama kıvamına sokmuş, anında kapatmıştı. Minho'yu öpen kızı gördükten sonra yanlarına gitmeyi es geçip ayrılmıştı oradan. Yine de kızıl saçlı oğlana haksızlık yaptığını düşünerek mesaj atmıştı ancak 'arkadaşlarımlayım bugün taksiyle dönebilir misin' cevabını alınca buna pişman olmuştu.Başını koltuğa koyup bacaklarını kendine çekti.
Jisung'un kapattığı gözlerini açmasına neden olan şey kapı sesiydi. Kimin geldiğini biliyordu. Minho sessiz evde ceketini çıkararak astı ve içeri adımladı. Jisung'un uyuduğunu düşünerek mutfağa gidecekti ki koltuktaki bedeni farketmişti, şimdi yönü değişmişti kızıl saçlı oğlanın. "Jisung? Uyumadın mı çok geç oldu"
Koltuğun önüne geldiğinde sabah mavi saçları olan oğlanın griye boyadığı saçları Minho'yu şaşırtmıştı. Jisung'un yanına oturan kızıl saçlı'nın eli oğlanın gri saçlarında yer edinmişti bile, usulca okşadığı saçların ona çok yakıştığını düşünüyordu. "Çok güzel olmuş ama maviden vazgeçmeyeceğini sanıyordum"
Jisung'un aniden yattığı koltuktan kalkması kızıl saçlı oğlanın elinin boşluğa düşmesini de beraberinde getirirken kırgın bakışları Minho'yu buldu. "Vazgeçtim işte. Her neyse geç oldu uyumaya gidiyorum ben"
Kaşları çatılan Minho uzaklaşan oğlan'ı bileğinden yakaladığı gibi yan şekilde kucağına düşürmüştü, ardından bir eliyle çıplak baldırından diğeriyle belinden sıkıca tuttu. İnatçıydı ögrenmişti. Gitmek için çırpınmaya başlamıştı bile Jisung. "Uykum var gitmek istiyorum. Bırak beni odun herif!"
Kızıl saçlı oğlan başını onaylamaz şekilde sallayıp, güldü tıslar gibi. "Önce söyleyeceğim şeyleri dinle, sonra uyursun"
Duraksayan Jisung hareket etmeyi bırakmış, kollarını göğsünde birleştirerek Minho'ya bakıyordu. "Tamam, söyle"
Neye bu kadar sinirlendiğini merak etmişti Minho. Ama sormayı erteleyip kucağındaki oğlanın kahvelikleriyle birleştirdi kendi gözlerini. "Sen bu eve gelmeden önce eski kız arkadaşım benden bir şans istemişti". Konuşmak isteyen oğlanı engelledi Minho. "Bekle bitireyim bebeğim"
"Hayatımda kimse olmayınca, düşünmemi istedi benden. Bitirmiştim onu ancak projesi için Amerikaya gidince söyleme fırsatım olmadı, unutmuştum tamamen. Bugün aniden fakülteye gelince hatırladım anca. Konuştuk zaten"
"Sana sarıldı! Ve öptü" Jisung ani çıkışında sonunu kısık sesle söylese de Minho duymuştu. Şimdi taşlar oturuyordu yerine, demek bu yüzden sinirliydi diye düşündü. Minho somurtan oğlan'a gülümseyerek elini onun çıplak bacağında gezdirmeye başlamıştı, ayaklarının buz gibi olduğunu farkettiğindeyse kaşları anında çatıldı. Avucundakı küçük ayakları ısıtmaya çalışır gibi nazikçe sıkarak bıraktı. "Güzelim, ayakların buz gibi. Neden çoraplarını giyinmedin? Sen çorapsız üşürsün"
![](https://img.wattpad.com/cover/356477256-288-k615393.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Opposite / minsung
RomanceZıt kutuplar her zaman birbirini çeker mi? Hukuk ögrencisi Lee Minho Moda tasarım öğrencisi Han Jisung