•𝓢𝓱𝓪𝓭𝓸𝔀•

52 27 55
                                    

"Meyus sen yoksa?"

İzel hafifçe başını eğerek "Yine de gitmem gerekiyor. Gerçekleri öğrenmek hakkım." Meyus derin bir nefes aldı çatık kaşlarını gevşetti ve "O zaman ben de geliyorum." Dedi.

İzel sırıtarak "Sen de peşimi bırakmıyorsun."

"Sen de yerinde durmuyorsun." İzel minik çaplı bir kahkaha atarken "Bak o konuda haklısın." Meyus muzipçe başını yukarı aşağı sallarken izel daha önce hiç Meyus'la sohbet etmediğini farketti. Onu hep içe kapanık biri olarak bilirdi. Hatta duygusuz bile diyebilirdi.

"Öyleyse nereye gidiyoruz?"

İzel meyus'a bakarak geri geri yürürken bir anda önüne döndü ve bağırarak "Kahinlerin köşküne hazır ol! Saklı Köy'e gidiyoruz!"

    ༶•┈┈┈┈┈┈୨♡୧┈┈┈┈┈•༶

Büyük kayıpları aşamıyoruz hiçbir zaman. Onları özümsüyoruz, yutuyoruz olduğu gibi. Ve onlar bizi oyarken içten içe farklılaşıyoruz. Başka insanlara dönüşüyoruz.

    ༶•┈┈┈┈┈┈୨♡୧┈┈┈┈┈•༶

İzel Longoz ormanında kahinler köşkü ile ilgili bilgi toplamaya gitmişti. Longoz ormanında bulunan bir kahinin Feu köşkünde yaşayan o gizemli kahinin nerede olduğunu bildiği duyumunu tam da Amazon ormanından gelirken bir Şamandan öğrenmişlerdi. Gerçi şamanlarada güven olmazdı ancak başka çareleri olmadığından onları yönlendiren şamanı dinlemişler ve Longoz ormanına doğru sefere çıkmışlardı.

 İzel şamana bilerek köylü olduklarını söylemiş ve yolu kaybettiklerini anlatmıştı. Eğer ki avcı olduklarını söyleseler bir an evvel bu haber tanrılara gider ve savaş daha yeni soğurken öteki bir savaşın çıkması kaçınılmaz olurdu. 

Longoz ormanında birkaç şamana rastladılar ve Longoz ormanı hakkında bilgi toplamaya çalışmışlardı. Velhasıl şamanlar buraya yeni geldiklerini ve de buranın yabancısı olduklarından söz etmişlerdi.

 O sırada da Zemheri ve avcılar klanı Meyus'un yokluğundan bir haber olarak bir şekilde İzel'i arıyorlardı. Gözü yaşlı anne bir an evvel kızına kavuşmak istiyordu. Annesel içgüdüsünü bir kenara bırakacak olursa, İzel'in yokluğu klan için bir tehlike teşkil etmekteydi. Bu yüzden isyan çıkması söz konusuydu. Eğer İzel giderse, Zemheri'nin yerine onlara kim liderlik edebilirdi ki?

İzel her uzaklaştığında Zemheri onu daha az hissediyordu. Toyka'ya söylediğinde ise bu durum Toyka'yı kendinden daha emin bir hale getirmişti 

''Ben sana ne demiştim?'' dediği anda kaşları çatılan zemheri Toyka'ya bağırdı ve ''Bu umurumda değil! Kızımı derhal bana getireceksiniz'' emrini verdi. Zemheri ellerini yuvarlak şekline alarak birkaç kelime fısıldadı 'presage del hiver'' etraf yavaş yavaş puslanmaya hava kendisini soğurmaya başlamıştı. Bir anda ellerini sinirle çekerek durdu. ''Ormanda değil!''diye askeri bölüklere haber verdi. İzel'i aramanın yorgunluğuyla 6 saattir koşmaktan bitap düşmüş, dinlenmeye bile vakit bulamamış Zemheri kendini taştan bir oyuğun üstüne attı.

 Nefes nefese kalırken yanına toyka geldi ve zemherinin yanına oturdu ona usulca yaklaştı bir anne edasıyla öğüt verirken kendini olabildiğince sıkıyordu. Çünkü konu İzel olduğunda hiçbir zaman sakinliğini koruyamıyordu. O Prenses şımarığı diye düşünüp duruyordu her zaman.

''Zemheri ben özür dilerim ama yine de dediklerimi düşünsen olmaz mı ? Kızın etrafta yok. Kaçırıldığına dair bir izimiz de yok.'' Zemheri bu söylenene gözünü sıkıca yumarak dişlerini sıktı. ''O gitmez.. Toyka.. İnan bana kesinlikle bir şeyler oldu..'' Toyka derin bir nefes alarak ''Seni anlıyorum ama o artık çocuk değil her hareketine müsamaha gösteremezsin. Özellikle de sen liderimiz olarak..''

MAHŞER MİDİLLİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin