Zemheri Meyus işiyle bir süre uğraştıktan sonra tedavi haneye girdi. Kızını çok özlemişti ne zamandır onunla sohbet etmeyi bırak yüzünü bile göremiyordu. İşleri çok yoğundu bir an evvel avcıları toparlayıp sefere çıkmaları gerekiyordu. Zemheri kızıyla konuşacağı heyecanıyla tedavi hanenin salon kısmına geçti. Ama bir şeyler ters gidiyordu ve o da bunu hissetmişti. Telaşa kapılıp odaya koşarak girdi. Gördüğü görüntüyle afalladı.
"İzel!" Tüm ormanı yankılatan sesiyle bir hışımla açık olan pencereye koştu.
"İzel Kızım!"
——————✧◦♚◦✧——————⋆
Tüm gücüyle ormanın derinliklerine koşuyordu. Artık onun için bir klan yoktu, kendi başınaydı.
Rüzgar yüzüne çarparken kendini bir hayli özgür hissediyor ve klandan ayrılma iç güdüsü dakikadan dakikaya artıyordu.
Tüm bedeni minik çaplı bir heyecanla kaplanmıştı. Yeni bir maceraya atılma arzusu içini yakıp kavuruyordu. Daha demin ne kadar kafa karışıklığı yaşadıysa sanki ormandan uzaklaştıkça düşünceleri bir bütün haline geliyordu.
Ormanda ilerledikçe daha da hızlanıyor ve gücünün arttığını hissediyordu. Çok geçmeden doğu kanadına gelmişti. Orada onu bekleyen Avcılar olacağının farkında olarak ellerini bir araya getirdi ve bir kaç kelime fısıldamaya başladı.
Havada yavaşça beliren gölge ve yanık kokusu avcıların kafasını karıştırmaya yetmişti. İzel doğu bölüğüne kaçtığı haberinin hızla ulaşamayacağının farkındaydı. Bu sebeple sanki düşman saldırısı varmış gibi bir hava verip oradan sızmayı hedefliyordu.
Başarılı olmuştu da Francis "Düşman saldırısı!" diye bağırarak bölüğü güney kanadına yönlendirmeye başlamıştı bile. İzel muzipçe gülümseyerek; "Hallettim" diye düşündü. Doğu kanadından hışımla çıkarak kendini avcıların sınırından dışarı attı.
Kahkaha atarak ilerliyordu. Bu his onu o kadar tatmin etmişti. Daha önce neden ayrılmadığını düşündü.
Bir an göğsüne oturan o hisle duraksadı maamafih hareket ediyordu ancak göğsüne saplanan sancıyla çok zor nefes alıyordu.
Annem diye düşündü onu yarı yolda bıraktım.. diye fısıldadı. Ancak hayır geri dönemezdi sınırı geçtiği andan itibaren artık Avcılar klanı için birer haindi. İzel nefesini düzenledi ve ilerlemeye devam etti..
Bu onun için bir son muydu yoksa bir başlangıç mı?
Bir anda kolundan tutulunca afallasa da düşmanını yere sermeyi başarmıştı. Kim ola bu haysiyetsiz diye düşünürken, Meyus? Ama nedendi ki? Neden buradaydı?
İzel şaşkınlıkla "Meyus senin burada ne işin var?" Dedi hafif bir mahcubiyet ve utanç duygusuyla. "Asıl senin burada ne işin var izel?" Bunu duyan izel şok olmuştu. Gerçekten de onun burada ne işi vardı? Düşüncesi Meyus'un titrek sesiyle bölünmüştü.
"Gerçekten amacın ne izel? Neden bize bunu yaptın? Sen avcılardansın.. bizdensin.." İzel yerin dibine girsem daha iyiydi diye düşündü. Kafasını yavaşça eğdi.
"Söylesene İzel?! Amacın ne!" İzel'in omuzundan tutup sarstı. Meyus'un yüzünde ki hayal kırıklığını gören izel göz yaşlarını tutamadı.
"Özür dilerim ben sadece.." Bir anda aklına söylenen alamet geldi ve kendine geldi yavaşça doğruldu "Geri dönmüyorum!" Meyus iyice sinirlenerek kolundan tutup zorla ormana götürmeye kalkıştı.
Ama izel meyus'tan güçlüydü. O zemherinin kızıydı nasıl olsa. Tutulan kolunu bir hışımla çekti. "Gelmiyorum, tartışma bitti!" Meyus "Neden peki? Alamet yüzünden mi?" Diye sordu.
İzel afallayarak "Sen biliyorsun değil mi?.."
Meyus hışımla kafasını salladı. Burun delikleri sinirden genişlemişti. Dudaklarını birbirine bastırarak "Alamet umurumda değil. Sen yoksan klanın da geleceği yok!"
İzel bu sözleri eden Meyus'u hayretle izledi.
"Klan sensiz bir hiç anladın mı beni?"
"Meyus sen yoksa?"
İzel hafifçe başını eğerek "Yine de gitmem gerekiyor. Gerçekleri öğrenmek hakkım." Meyus derin bir nefes aldı çatık kaşlarını gevşetti ve "O zaman ben de geliyorum." Dedi.
İzel sırıtarak "Sen de peşimi bırakmıyorsun."
"Sen de yerinde durmuyorsun." İzel minik çaplı bir kahkaha atarken "Bak o konuda haklısın." Meyus muzipçe başını yukarı aşağı sallarken izel daha önce hiç Meyus'la sohbet etmediğini farketti. Onu hep içe kapanık biri olarak bilirdi. Hatta duygusuz bile diyebilirdi.
"Öyleyse nereye gidiyoruz?"
İzel meyus'a bakarak geri geri yürürken bir anda önüne döndü ve bağırarak "Kahinlerin köşküne hazır ol! Saklı Köy'e gidiyoruz!"
——————✧◦♚◦✧——————⋆
Merhabalar yeni bölümü hızlıca yazmak istedim eheheh çünkü sınavım var ve uzun yazınca 2 3 güne bölmem gerekiyor o zaman da yazmak istemiyorum en iyisi kısa kısa ama bol bölüm atmak dedim.
Her neyse bölüm hakkında düşünceleriniz neler düşünceleriniz benim için kıymetli.
Beğendiyseniz vote atmayı bana destek olmayı unutmayınn
——————✧◦♚◦✧——————⋆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHŞER MİDİLLİSİ
FantastikTüm dünya barış içerisinde mutlulukla yaşarken birden insanoğlu arasında savaş galip gelir ve bu insanlar aralarında bölünmeye, gruplaşmaya başlar. Tüm dünya 6 gruba ayrılır bunlar, samuraylar, sonradan tanrılaşmışlar, gölgeler, şamanlar, köylüler v...