Mini karakter bölümü ehe ~^-^~
Takvimler milattan sonra 522 yi gösteriyordu. Savaş daha emaresini göstermemişti. Barışın gölgesi kırılmaya yeni yeni başlamıştı..
Longoz ormanının o zamanlar da basık bir havası vardı ancak yine de yerleşim yerleri mevcuttu. Longoz ormanı fakir köylülerin yaşadığı, sömürge yüzünden toprakların bir hayli verimsiz olduğu köylerden biriydi. O zamanlar Godus Ormanındakiler güce tapmış ve Longoz ormanında ki tüm verimli toprakları kendilerine katmışlardı. Orman sakinleri güçleri olmadığından isyan bile edememiştiler, Bir zamanlar oldukça zengin olan Longoz bir anda 3 5 çapulcunun kaldığı bir yere dönmüştü. Şamanlar Godus ormanındakilere yardım etmiş ve Longoz ormanındakiler isyan edemesin diye ormanın çevresini zehirlerle kaplamışlardı eğer ki bir isyan çıkacak olursa zehirleri aktif hale getireceklerdi.
O zamanlar Amon 12 yaşındaydı. Amon'un annesi bir hanı işletiyordu. Oraya 3 5 çapulcu dışında kimse gelmezdi.Bazen diğer ülkelerden göçebe tüccarların da geldiği oluyordu tabii. Amon ormanda genellikle zehirli çiçeklerle ilgilenirdi. Dışından ne kadar güzel dursalar da içinde herkesi öldürebilecek saf bir zehri taşıyorlar diye düşünmüştü. Akşama kadar çiçeklerle oynar daha sonrasında evine isteksiz isteksiz dönmek zorunda kalırdı.
''Amon!'' bu kalın ve tok sesi duyunca irkildi
''Anne?'' Annesi bir çırpıda Amon'un kolundan tutup sürükleye sürükleye evlerine götürdü. Eve girdikleri anda kolundan tuttuğu çocuğu yere fırlattı. ''Anne!'' Amon ağlamaya başlamıştı. Kolunu ovuşturarak düştüğü yerden kalkmaya çalıştı. Annesi Amon ayağa kalktığı an ona tokadı yapıştırdı.
''Sana oraya gitmeyeceksin demedim mi!'' oldukça sert ve tok sesiyle ''Sen bizi öldürtmek mi istiyorsun?'' dedi. Amon sızlanarak ''Ben bunu istemem.'' Amon'un annesi o kadar sinirliydi ki attığı tokatla yetinmemişti. Amon'un tekrar koluna yapışarak onu bodrum katına indirdi ve kapıyı ardından kilitledi. Bu ışıksız ve basık yerde Amon ağlamaya başlamıştı.
''Anne bir daha gitmeyeceğim lütfen çıkar beni buradan..'' Annesi kapının ardına yaslanarak ''Seni doğurmayı hiç istemedim ki ben! Nereden çıktın sen! Sana ve babana lanet olsun!'' diyerek bodrumdan uzaklaştı.
Amon'un her günü böyle geçerdi, ağlayarak.. çok küçük yaşlarda büyümek zorunda kalmıştı. Annesi tarafından ezilerek ve arkadaşları tarafından dışlanarak yetişmişti. Her şeye sırf bir gün babasının geri döneceği umuduyla katlanıyordu. Bir gün babam dönecek ve beni alacak bu sefil hayattan! Öyle değil mi Amon? Bu hayata ve şamanların baskısına başka neden katlanılabilirdi?
Amon yavaşça olduğu yerde doğruldu ve akıttığı göz yaşlarını sildi. ''Benim babam gelecek!'' kapıya savurduğu yumrukla inledi. Dışarıdan gelen bir ses yoktu. Evin içi çok sessizdi. Evet tam da Amon'un düşündüğü gibi olmuştu her şey. Annesi onu terk etmişti.
Amon 4 gün boyunca aç susuz bodrumda kilitli kaldı. Onun varlığını bir kaç köylü hırsızlık sırasında farketmişti. ''Yazık'' tek söyledikleri buydu. O çocuğa acıdılar ve yemek, su verdiler. Bu yaşına kadar annesinden nefret ederek büyümüştü.
Amon daha sonrasında annesinden kalan barı devraldı. Onun hikayesi yeni başlıyordu..
•——————•°•✿•°•——————•
Minik bir karakter tanıma bölümü yapmak istedim.
Amon'un hayatı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyiniz! Sevgili Günler!
♥︎♥︎♥︎˚₊· ͟͟͞͞➳❥˚₊· ͟͟͞͞➳❥
![](https://img.wattpad.com/cover/355993313-288-k700501.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHŞER MİDİLLİSİ
FantasiTüm dünya barış içerisinde mutlulukla yaşarken birden insanoğlu arasında savaş galip gelir ve bu insanlar aralarında bölünmeye, gruplaşmaya başlar. Tüm dünya 6 gruba ayrılır bunlar, samuraylar, sonradan tanrılaşmışlar, gölgeler, şamanlar, köylüler v...