4.Bölüm/UTANÇ

6 0 0
                                    

Hilalden

"Kızım az yavaş yüz birine çarpacaksın" Lalin sabah yaşananların hıncını denizden çıkarıyordu. "Resmen sınanıyorum ya!" Lalin sinirle karaya doğru gitmeye başladı.  "Lal sakin ol azıcık" kendisine uzatılan havluyu bir hışım Devinin elinden aldı ve tepine tepine Berilin yanına gitti. "Of Lalitom yaa salla şu çocuğu gül gibi Ilgaz'ın var senin"  Sudan çıkıp kızların yanına gittim. "Evet Lalin boş ver o dallamayı Ilgaz senin için yanıp tutuşuyor yoluna bak"  "Aynen Hiloş bana yanıp tutuşuyor baksana" eliyle gösterdiği yere baktığımda haklılık payı olduğunu düşünmeye başlamıştım. Ilgaz resmen vücut gösterisi yapıyordu kızlara. Plajdaki voleybol sahasında voleybol oynayan çocukların hayranları çoktu. "Baksana kızım bir sürü kız var orada sence gelip bana mı bakacak o çocuk?" kaşlarımı çattım. "Ne demek bana mı bakacak? Dünyalar güzeli bir kıza bakmıyorsa kendi hıyardır Lalin" Beril katıldığını gösteren bir kaç mırıltı çıkardı. "Kalkın" Hepimiz Devine döndük "Ne kalkalım çok yüzdük!" Lalinin sitemkar çıkan sesine gülerek karşılık veren Devin "Yüzmeye değil salak voleybol oynamaya gidiyoruz" dedi ve Lalini kolundan tuttuğu gibi kaldırdı. "O sana gelmiyorsa sen ona git sonrası Allaha emanet" Berille bakıştık. Oda gülmeye başladı. "E hadi bizde gidelim o zaman" Berilin koluna girdim ve Devinlerin peşinden yürümeye başladık.

...

"HELAL BE  HİLAL" omzuma atlayan Berille dengemi koruyamadım ve yere düştük. Karan elini uzattı ve ayağa kalkmamıza yardım etti. "Kızım sen neymişsin be" Karana gülerek karşılık verdim. "Ama ben bu maçı saymam ki sizin tarafta Hilal var benim yanımda da bu hıyar var!" Berke gülerek "Dostum ben savunmacıyım demiştim!" Kısa süren bir tartışmadan sonra oynamaya devam ettik. Batın'ın burada olmaması garip gelmiş olsa bile çok fazla sorgulamamıştım. Biz oyuna girdikten sora sahanın etrafı erkeklerle doluşmaya başlamıştı. Bunu fark eden Ilgaz Lalinle konuşmaya çalışan üç beş çocukla tartışmıştı. Bunu gören kızların yüzü düşse de Ilgazdan umut kesmedikleri belliydi. Aren kendini yere attı ve "Beyler bayanlar bu kadar yeter yoksa ben yorgunluktan öleceğim!" Haklıydı saat neredeyse 6 olacaktı ve biz resmen 3 yada 4 saattir voleybol oynuyorduk. Ilgaz Aren'in kalkmasına yardım ederken "Kızlar biz çardakta oturacağız isterseniz sizde gelin " dedi ve Laline göz kırptı. Lalin gülerek "Tabii ama dondurma almaya gidecektim sorun olur mu?" Ilgaz sırıtarak "Sen bir şey istersin de bana sorun olur mu hiç prenses" Lalinin utancından kulakları kızardı. Hemen onun koluna girip "Ee biz o zaman gidip gelelim" başını salladı. "Kızlar bizde eşyaları toparlayalım o zaman " "Tamam!" 

...

"Şu sırada bir türlü bitmiyor yaa!" Lalin sızlanmakta haklıydı çünkü yarım saattir buradaydık ve kızlar bizi arayıp evlere dağıldıklarını söylemişlerdi. "Koydum kızım ben kafaya o dondurmayı almadan gitmeyeceğim!" Omzuma değen elle arkamı döndüm.  "İstersen siz geçin" uzun boylu sarışın çocuğun dediğine tebessüm ettim. "Sağ olun" "Rica eder ben" Türk olmadığı her halinden belli olan çocuğun yer vermesi baya bir garip gelmişti. 

...

"Ehhhh be bey amca" Lalin adamın dondurmayı daha fazla çevirmesine dayanamamıştı. Ben 5 dakikadır elimdeki dondurmalarla onu bekliyordum. "Amcacığım acelem var ya daha dünyayı kurtarcam ben ama ömrümün yarısı burada kaldı" amca Lalinin haline güldü ve dondurmayı Laline verdi. "Koş kurtar bakayım dünyayı WONDERWOMAN!" yaşlı ama bir o kadarda genç ruhlu bir amcaydı. "Hadi Lali-" derken lafım yarıda kesildi. Bir şeye çarpmıştım! Hem de kocaman bir şeye! "Ay noluy-  Batın ne yapıyorsun burada?" Batın mı? Geriye doğru adım attığımda utançtan yok olmak istedim. Az önce çarptığım o kocaman şey Batının çıplak göğsüydü. Ben utancımdan yerin dibine girerken "Çilekli dondurma mı?" elimdeki dondurmaya uzandı ve ısırdı. "İyi bir zevkin varmış" arkasını döndü ve ilerlemeye başladı. Ben ise şaşkın şaşkın ona bakmaya devam ettim "Kızım sen dünyadan önce arkadaşını kurtar!" Dur bir bey amcaya. Geniş omzu cidden devasaydı. Ayrıca kaslı bir sırtı vardı. Maşallah çocuk sırtında boğaz köprüsü taşıyordu. "Pişt kızım sana diyorum" irkilerek Laline döndüm "Devin mesaj atmış akşama barda kopuyoruz!" neşeyle bağıran kıza baktım. Ben hala yaşadığım şoku atlatamamışken Lalin kolumdan tuttuğu gibi beni eve sürükledi. Yol boyunca gideceğimiz yerin şık bir mekan olduğunu ve güzel gözükmemiz gerektiğini anlattı. Ha birde mekan Berilin amcasınındı.

...

Eve geldiğimizde direk odaya çıktım ve duşa girdim. Vücudum alev almış gibi yanıyordu. Bana tam olarak ne oluyordu. Duştan çıktım ve valizime doğru bir bakış attım. Getirdiğim elbiseleri daha arabadan almamıştım. Ne de olsa burada daha 1 ay kalacaktık. "Deviiiiiiiin!" diye bağırdım. "Buyurun benim" kapıda beliren Devine bir göz gezdirdim. Beyaz kısa bir elbise giymişti. Koyu kahve saçlarını düzleştirmiş ve açık bırakmıştı. Tek kelimeyle muhteşem gözüyordu. Tam konuşacakken beni susturdu. "Tahmin edeyim. Elbiseye ihtiyacın var" güldüm. "Tam isabet" koşarak odasına gitti. İçimden  bir ses bu gecenin çok güzel geçeceğini söylüyordu.

Batından

 "Biraz daha parfüm sıkarsan kafanda kıracağım o şişeyi" Ilgaz 1 şişe parfümü resmen üstüne boca etmişti. "Ne var oğlum güzel kokmak suç mu?" diye çıkıştı. "Sana suç" Aren saatini takmaya çalışırken bir yandan Ilgaz'a söyleniyordu. "Oğlum güzelim mekana gidiyoruz tabii özenicem" kaşlarımı çattım "Tam olarak ne için özeneceksin?" Elindeki şişeyi komidinin üstüne bıraktı ve yanıma geldi. "Dostum aptal olma orada bir sürü kız olacak az eğlenelim!" göz devirdim. "Lalinden sonra düzeldin sanmıştım"  Karan bir kahkaha patlattı "Bu psikopatın düzelme ihtimali yok" Ilgaz gömleğinin yakasını düzeltti "Haberiniz yok galiba" "Neyden haberimiz yok?"  "Bizim kızlarda orada olacak"

...

Mekana giriş yaptığımızda kızları aramaya başladık. Ilgaz Lalinle vakit geçirebilmek için Berille plan yapmış ve kızın amcasının mekanına gelmemizi sağlamıştı.  "Ilgaz!" Berilin sesiyle mekanın açık alanına baktım. Geniş bir masa ortada bir kaç şişe ve 8 tane shot bardağı. Demek ki oda gelmişti. Ilgaz resmen seke seke Lalinin yanına gitti ve kızın beline yapıştı. Kızı kaptığı gibi havada bir tur döndüren Ilgaz hepimizi şaşırtmıştı. "Prensesim ne güzel olmuş!" Lalin utancını gizlemek için Ilgaz'a daha çok sokulmuştu. Ilgaz kızın saçlarını öpünce cidden aşık olduğunu anlamıştım.  "Hoş geldinizzz!" Elinde iki şişeyle masaya gelen Hilal beni görünce dona kaldı. Sağa sola doğru yamuk adımlar atarak bana doğru geldi. "Lan sen niye benim dondurmamı yiyorsun ha!" Bir anda bağırınca gülmeye başladım. "Ne yapayım çok güzeldi dayanamadım. Bir sorun mu var?" Kaşları çattı benim ise gülümsemem büyüdü. "Bana bir dondurma borcun var" Elindeki şişeyi aldım ve kafaya diktim. "Hem dondurma hem içki borcum olsun"  "Kabul!" Gülerek kendi yerine oturdu. "Ayakta kalmayın gelin hadi"  Hilal'in yanına oturduğumda bakışları bana döndü. "Gömlek yakışmış" sırıttım. Kendi üzerindeki siyah kısa dar elbise onun üstüne tam olmuştu. Açık bıraktığı kıvırcık sarı saçları ona çok yakışıyordu. Saçının bir tutamını nazikçe kulağının arkasına sıkıştırdım. "Senin yanına yakışır olmaya çalışıyorum" güldü. Keşke bu gülüşü her zaman görseydim. 

...

"Sonra ise Hilali yerde gördüm. Ne yapıyorsun dediğimde yüzüyorum demişti" Kocaman bir kahkaha koptu. "Ne yapmamı bekliyordun sarhoştum!" Hilal öfkeyle karışık gülümsemesiyle Berile çıkıştı. "Sarhoş olan herkes yerde yüzmüyor bebeğim!" Devin Aren'in omzuna yatmış gülüyordu. Kızlar bizden önce içmeye başladığı için fazlasıyla sarhoşlardı. "Neşeniz bol olsun arkadaşlar" gelen sesle Lalinin arkasına baktım. Bu sabah ki çocuktu. "Lan yine mi sen" Ilgaz ayağa kalktı. "Aa yine şu kuduz eleman " Ilgaz'ın kolunu tuttum. "Lan oğlum sen götüne o kapıyı illaki sokmamı istiyorsun değil mi?" Bir anda duyulan cam kırılma sesiyle gözlerim açıldı. "Ah!" kafasını tutarak yere diz çöken çocuğa şaşkınlıkla baktım. Hilal elindeki kırık içki şişesiyle bana bakıyordu. "Hak etti" omuz silkerek elindeki şişeyi yere attı ve sandalyesindeki çantasını aldı. "Nereye?" Lalini sorduğu soruyla masadan bir şişe aldı ve "İçmeye sahilde devam edeceğim" dedi. Sallana sallana giden kızın peşinden baka kaldım. "Evet  amca alsınlar şunu şuradan" Beril küçük bir telefon konuşması yaptı ve yerdeki malı aldırdı. "Ben gidiyorum" "Lan sen nereye!" Ilgaza döndüm ve "Sarhoş kızı sokakta tek başına mı bırakayım?" diyerek mekandan çıktım.


Ay IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin