Batından
"Kızım sen neredesin ya" Hilal mekandan çıkalı 15 dakika oluyordu ve ortalıklarda yoktu. Sahili boydan boya yürümüştüm ama Hilal hala görünürde değildi. "Rahat bırak beni!" duyduğum tanıdık seslerle arkamı döndüm. Şezlongların arasında bir kalabalık vardı. "Kızım bağırmasana!" duyduğum erkek sesiyle o tarafa doğru koştum. Çocukları ittirip araya girdiğimde şezlonga uzanmış elindeki birayı yudumlayan Hilali gördüm. Bunda bir sıkıntı yoktu. Çocuğun eli Hilali tutuyordu. "Ne oluyor lan burada?" çocuklar bir hışımla bana döndü. Hilalin yanındaki çocuk "İşine bak kardeşim" dedi. "İşime bakıyorum zaten!" sesim fazla yüksek çıkmıştı. "Lan bas gi-" çocuğun sözü yarım kalmış yerde kıvranmaya başlamıştı. Hilal çocuğun bacak arasına elindeki şişeyi geçirmişti. "Sen bir sus sarı çiyan" diyerek ayağa kalktı. Yanıma sallana sallana geldi ve "Batın bu yamyamlar beni yiyecekti" dedi ardından ağlamaya başladı. Kız karşımda ağlıyordu ve ben ona bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Gülerek onu kendime çektim. "Ben varken kimse sana dokunamaz kızım" yüzünü daha fazla göğsüme soktu. "Ama o dokundu!" ağlaması daha da şiddetlenince ne yapacağımı şaşırdım. "Sarı çiyan sen kıza dokundun mu?" çocuk yavaşça bana baktı. "Sen dokundun mu bu kıza?" tepki vermedi. Hilali arkama doğru aldım ve çocuğa döndüm. "Cevap versene oğlum algıların mı kapalı?" "Abartmayın artık yanlış anlaşılma olmuş işte" Yanımdaki çocuğa ters bir bakış attım. "Yanlış anlaşılma mı?" "Bu kadar adamın bir kızın etrafına toplanmasını gerektirecek yanlış anlaşılma ne çok merak ediyorum" "Merakını kendine saklam-" çocuğun lafı yarıda kesildi. "Batın bir sıkıntı mı var?" Ilgaz çocuğu ensesinden kavramıştı ve sırıtarak çocuğu sıkıyordu. "Ne o lan tırstınız mı?" Karan'ın gür sesiyle herkes o tarafa döndü. Bizim grup komple toplanmıştı. "Ne tırsacaklar be?" arkamı döndüğümde hıyar kılıklı bir herifin bize doğru geldiğini gördüm. "Sana noluyor kardeşim?" Karan adamın üstüne yürüyünce çocuk güldü. "Size ne oluyorsa ondan oluyor" "Bize bir şey olduğu yok" "Karan boşver gel gidelim" Hilal tüm ağırlığını üstüme vermişti vezar zor ayakta duruyordu. Bu işin uzamasını istemiyordum. O uyuz çocuk tekrar konuştu "Bak sahibin çağırıyor koş yanına hadi" Çocuk kendi kaşınmıştı. Karan çocuğun yüzüne yumruk atınca çocuk sinirle küfür etti. "Naneyi yedin şimdi " çocuk Karana vuracakken bağırarak yere yığılması bir oldu. "Bol bol yersin rüyalarında naneyi" Aren çocuğun kafasına sopayla vurmuştu iş işten geçmişti artık.
...
Ilgazdan
"Ya canım arkadaşım çocuğa vurmasaydın olmuyordu değil mi?" İki saattir karakolda bekliyorduk. Arenin vurduğu çocuğun ailesi bizden şikayetçi olmuştu. "Olmuyordu abicim olmuyordu" "Lan oğlum şaka mısın!" Karan sesini biraz fazla yükseltmişti ve polisler bize dik dik bakmaya başlamıştı. "Ya bir susun Allah aşkına" Batın sinirle iç çekti. "Şuradan bir an önce çıkalım da başka bir şey dert değil" Kavga çıkınca Hilal araya kaynamıştı ve bizimle beraber nezarethanede bekliyordu. "Nasıl başka bir şey dert değil!" Biraz dram vakti. "Ben Lalitoma nasıl hesap vereceğim?" Elimi anlıma götürdüm ve iç çektim. "Ben bunu ona nasıl anlatırım?" Ağlamaklı bir şekilde bağırınca polisler gülmeye başladı. "Ama haksız mıyım abi ya?" Ortamın neşesini arttırmayı başarmıştım. "Sen Laline hesap verirsin bir şekil Hilal ayılınca Batın ne diyecek?" Aren haklıydı aramızda en vahim durumda olan oydu. "Bir yolunu bulur o maşallah saksısı iyi çalışıyor" "Keşke seninki de çalışsaydı Arenciğim belki sopayı çocuğun kafasına geçirmezdin" "Hayda yine döndü dolaştı aynı konuya geldi!" Yüzümü ona doğru çevirdim ve kafamı sağ tarafa doğru yatırdım. "Vay zeka küpü konuşacak tartışacak başka konu varda ben özenle bunu seçiyorum" Açılan kapının sesiyle hepimiz o tarafa döndük. "Çıkıyorsunuz çocuklar" "Oley be!" Sevinçle ayağa fırladım. "Şikayet geri mi alındı?" Arenin sorusuyla demir parmaklıklı kapıyı açan polise baktım. "Evet bir arkadaşınız çok dil döktü ama başardı" "Arkadaşımız mı?" Karanla aynı soruyu düşünüyordum.
...
Karakoldan çıktığımızda kapıdaki Lalini görünce afalladım. "Lal?" Yüzündeki kızgın ifadeyi görünce yutkundum. "Siz dua edin Hilal sizinleydi yoksa içeride bırakırdım sizi" Neye kızdığını tam olarak anlayamamıştım. "Lal bir şey mi oldu?" "Ilgaz bana Lal deyip durma!" gür sesiyle irkildim. Karan omzuma omuz attı "Baya sinirlenmiş" ona döndüm "He ya bende gerizekalıyım anlamadım" "Hadi yürüyün Devin arabada bekliyor" Herkes arabaya doğru giderken ben yediğim azarı sindirmeye çalışıyordum. "Ilgaz yürüsene gece gece delirtme beni!" Laline döndüm. "Bir şey mi yaptım fark etmeden?" Sorduğum soruya güldü "Birine lakap takmadan önce anlamını düşün" dedi ve arabaya doğru yürüdü. Anlamı mı?
...
Herkes arabadan inmişti ben ise hala duruyordum. "Ilgaz inmeyecek misin?" Devine döndüm ve gülümsedim. "Bizi bir dakika Lalinle baş başa bırakır mısın?" gülerek arabadan indi. "Lalin bak çok özür dilerim" "Ne için?" sorduğu soruyla afalladım "Lakap konusu ve en önemlisi bu kavga olayı yüzünden" Kıkırdadı. "Affedildin ama bu trip çekmeyeceğin anlamına gelmez Ilgaz beyefendi" diyerek arabadan indi. Yüzümde anlamsız bir sırıtış belirdi "Öyle olsun Lalin hanım" arabadan indim Devine iyi akşamlar diledikten sonra eve doğru gittim.
4 yıl önce
Lalinden
"Bu surata iyi bak Lal bu yüzü ve geçmişi asla unutamayacaksın" Önümdeki yüze bakmamak için gözlerimi sıkıca kapattım. Ağlamaktan her şey bulanıklaşıyordu zaten. "LAL!" korkuyla çığlık attım. Bu isimden ve yüzden nefret ediyordum. "Sana bir şey söylediğim zaman yapmak zorundasın Lal!" iğrenç nefesi yüzüme çarpıyordu. Güldü "Sen ne kadar unutmaya çalışsan da unutmayacaksın unutamayacaksın Lal. Bu isim sana lanet olacak. İsmin gibi sessizlikte boğacağım kızım seni!" Yüzümü bıraktığında kafamı sertçe yere çarptım. Ağlamaktan titreyen sesimi zorlayarak bağırdım. "Ne kadar uğraşsan da ben susmayacağım ve asla Lal olmayacağım!" güldü. "Sen öyle san "
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı
De TodoYaz tatili için ev kiralayan bir grup genç kız orada tanıştıkları çocuklarla karanlık geçmişlerini yeniden hatırlamaya başlarlar. Fakat bu olay onların zararına değil yararına bir değişiklik olur...