05

241 27 9
                                    

"S... Su..."

Sesini zar zor çıkarabilmişti Minho, Jisung konuştu seslice.

"Minho! Uyandı!"

Ağlar gibi sesler çıkararak Minho'ya sarıldı Jisung, onun yatağını doğrultarak hızlıca titreyen, bandaja sarılmış elleriyle su doldururken, Hwang ona yardım etmiş, Minho'nun su içmesine yardım etmişti.

"Minho! görüyor musun oğlum bana bak!"

"Bağırma kulağımın dibinde Jisung.."

Fısıltıyla konuşmuştu, gözlerini araladı. Oğlanın gözlerinden biri yeşildi, diğeri kahverengi. Bundan bi' haber bakındı etrafa.

"Görüyorum... Ne oldu bana? En son... En son yanımdan mermi geçmişti, dürbünle arıyordum."

"Sonra vuruldun, sağ gözünden. Sonra buraya geldin, doktorların dediğine göre nakil olmasa kör olacaktın, ama hastanede bir tane göz nakli için gönüllü çıkmış."

"Kim... Kim neden yapar ki bunu..."

"Gizli kalmak istemiş... Bilmiyoruz."

Hwang kemirdi dudaklarını, biliyordu. Yüzbaşı olduğunu biliyordu ama asla söylemesini istememişti. O Minhodan önce iyileşmiş, askeriyeye dönmüştü mecburen. Oralar çok sıkıntılıydı, yönetime ihtiyacı vardı.

Minho ayna istedi, elime gelen telefonu aldı ve kamerayı açtı. Gördüğü görüntüyle duraksadı, garip hissetmişti. Yeşil güzel bir gözdü demek ki nakil olan göz. En azından görüyordu, bu o kadar iyiydi ki ne kadar şükretse azdı.

-----

İğneyi bir defa daha batırdı, siyah deri kumaşa, diğer taraftan çıkararak dikmeye devam etti. İyice sağlamlaştırdı. Bittiğinden emin olduğunda ipi koparıp iğneyi taktı bir kenara. Elindeki göz bandını taktı yavaşça sağ gözüne. Düzeltti ve saçlarının altında tuttu. Aynaya baktı başını kaldırıp. Yüzbaşı.

Buna alışmak zordu, en önemli şeylerden birini nakil etmişti ama, yine daha önemli olan oğlanın hayatını mahvedemezdi. Onun suçu değildi fakat elinde imkan varken yapmasa vicdan azabıyla yaşayamazdı. İç çekti, böyle yaşamaya da alışabilirdi. Telefonu çaldığında arayan kişiye baktı. Teğmen Hyunjindi.

"Hyun? Min-"

"Çok iyi, görüyor, kim olduğunu anlamadı ve baya sağlıklı. Ama bunu neden yaptın ki Bin? O sadece askerlerden biri."

Changbin iç çekti.

"Senin için Hanji neyse, benim için Lee o. Hanji'nin göz nakline ihtiyacı olsa sen yapmaz mıydın?"

"Kalbimi bile söker verirdim."

"İşte bu yüzden yaptım Hyun, kızma bana."

Teğmen iç çekti, konuştu tekrardan.

"Ağrın var mı? Chris'le ilaç yolladım bak, doktor çok tembihledi içecek bunları diye."

"Ya-"

"Söz ver Bin, tanrıya yemin olsun söylerim Minho'ya. Her şeyi."

"Tamam be, içeceğim."

Tam bu sırada Changbin'in ardından bir ses yükseldi.

"Binnie! İlaçların geldi!"

Hyunjin, tanıdık gelen Christopher'in sesiyle tebessüm etti, konuştu.

"Hadi görüşürüz yüzbaşım, geliriz bizde bir saate."

Telefonu kapattı Hwang, tekrar odaya döndü ve bakındı oğlanlara. Minho'nun elindeki, Hwang'ın ikinci telefonuydu. Konuştu.

"Hanji, benimle gelsene sen. Lee, istersen aileni arayabilirsin ama bu bizim aramizda kalacak. Görmeye gelmek yok, sorarlarsa askeriyeye geri döndük."

Anasının Avradı, Minbin  ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin