08 Final

243 29 33
                                    

"Asker! Sen onbaşıyla git."

"Emredersiniz komutanım!"

"Teğmen Christopher! Sen de askerlerle birlikte git."

"Emredersiniz!" Dedi Chris, Changbin'e bakarak.

Asker selamını verdikten sonra diğer askerlerle birlikte çıkmadan önce odadan, herkesin gittiğinden emin olduğunda Changbin'e ilerleyip sıkıca sarılmıştı, Changbin bunun olacağını biliyordu, sıkıca sarılıp patpatladı oğlanın sırtını.

"Dikkat et kendine"

"Emredersiniz komutanım..." Gülümsedi Chris.

Odadan çıktığında içeriye bu defa Minho girmişti, sevgilisini özlemiş hâlde. Gülümseyerek kapıyı kapattı ve Changbin'e adımladı. Sandalyesine oturmusz yayılmış oğlanın önüne geçmişti. Masaya kalçalarını yerleştirdi ve oturdu, uzanıp yakasından kendine çekti Changbin'i. Dudaklarını oğlanın dudaklarına bastırdığı gibi, Changbin bunu bekliyormuşcası oğlanın beline dolanarak kendi kucağına çekti bedenini.

İnce bele dolanmıştı o büyük kollar, sıkıyordu, baskınlığını hissettiriyordu. Dudaklarını kanatacak kadar sert öpüyordu Minho'nun, ama Minho da ona aynı şekilde karşılık veriyordu. Changbin'in büyükçe olan elleri oğlanın kalçalarına indiğinde avucuyla kavramış, parmaklarıyla sıkıyordu keyiflice. Minho mizmizlanarak çekildi geriye, baktı şöyle bir Yüzbaşıya.

"Ya beş dakika dur aşkım ya, bir şey söylemeye geldim ben buraya."

Changbin sırıtarak yaslandı arkasına, gözleriyle süzdü oğlanı şöyle bir.

"Ne söyleyeceksin?"

"Ya Changbin..."

Çocuk suratını astı ve gerginlikle dudağını kemirdi.

"Ya ben askeriyeye yasak bir şey girdirdim, çok acil yardımın lazım. Yakalanırsam gerçekten bittim."

Endişeyle baktı yüzbaşı

"Yavrum ne oldu ki ya?"

Minho elinde beze sarılmış uzun ince bir şeyi Changbin'e verirken konuştu.

"Changbin lütfen ya n'olur."

Changbin kaşlarını çatarak baktı bez parçasına, yavaşça bezi açarken neyle karşılaşacağından bi' haberdi. Gördüğü şeyin ne olduğunu anlaması birkaç saniyesini almış, ardından gözleri büyümüştü.

"Hassiktir..."

Hamilelik testiydi bu, iki çizgi vardı ayrıca. Gözleri Minho'ya döndüğünde oğlan gülüyordu sessizce. Yüzbaşı yutkundu, elindekini titreyen elleriyle masaya bırakıp oğlanı öyle bir sarmalamıştı ki, içine saklamak ister gibiydi.

"Gerçek değil mi bu? Bak şaka falan olursa yemin ederim bunalıma girerim Minho."

"Ya şaka gibi mi duruyor sevgilim?"

Changbin başını oğlanın boynuna gömerek kokusunu çekmişti derince içine, zaten askerliği bitmek üzereydi, Changbin ise başka bir yere tayin edilirdi mutlaka.

"Resmen baba oluyorum..."

-----

Yaklaşık altı ay sonra, Changbin işten ayrılmamış, Minho askerler eşleri için olan sitede bir binaya yerleşmişti Changbin'le birlikte. Her gün onu ve jisung'u ziyarete geliyordu. Ayrıca uzun zamandır gizlice sevdiği teğmeni bekleyen hemşire Jeongin'le de yakin olmuşlardı. Yine o günlerden biriydi, Minho konuşuyordu jisung ve hemşireyle. Bir yandan da elleri sarıyordu şişmiş karnını.

"Dönmedi hâlâ Teğmen, bir şey olmuştur diye o kadar korkuyorum ki. Ne güzel Hwang teğmen burada kaldı, o neden gitti ki?"

Mızmızlanıyordu Hemşire, ellerini yüzüyle kapamış, ağlamak üzereydi. Fakat Jisung ve Minho fazla mutlu bakıyordu ona, daha doğrusu arkasında duran tegmene. Jisung konuştu sırıtmayla.

"Sen baya abayı yakmışsın bu teğmene."

"Of hem de ne yakmak ya, deli divane aşık oldum, pat diye gitti inanmıyorum..."

"Deli divane mi aşık oldun?"

Yüzünde sırıtmayla teğmen Chris, kollarını önünde duran hemşirenin beline dolamıştı. Başını da onun boynuna doğru eğmişti. Jeongin ilk başta şok olsa da, ardından yüzü ısınmaya başlamıştı. Chris keyiflice onun yüzüne eğilerek konuşurken Minho fısıldadı jisung'a.

"Bunlar işi pişirdi."

Gulusurken ikisi, Chris konuşmuştu.

"Çok yara aldım hemşire bey, özellikle altı koca ay boyu sizi düşünüp görememekten kalbim fena ağrımaya başladı. Nasıl tedavi edebilirsiniz bunu?"

"Biz çıkalım" diyip sırıttı Jisung.

"İşte böyle kızım" dedi Changbin, önünde duran dört çocuğa bakarken. Kendi kızı olan Mira sekiz yaşında, diğer üç çocuğun ikisi jeongin ve Chan'ın, biri tek oğlan olan çocuk ise Jisung ve Hyunjin'in olmak üzere yedi yaşındalardı.

"Böyle oldu her şey, annenize çok aşıktım o zamanlar. Hâlâ deli divane aşığım.

Chris sırıtarak dolandı eşinin beline.

"Deli divane aşık var bir tane burda, ikinciye gerek yok sen başka şekil aşık ol yüzbaşım."

Jeongin utanarak kocasının dudaklarına vururken hafifçe, Jisung gülmüştü onlara, sırtını Hyunjin'in göğsüne yaslayarak.

*****

Kısacık bir final özür dilerim ama bitmeliydi artık bu fic!!!!
Sevisme olmayan fic💗
Çok tatlı oldular gerçekten, bundan sonraki ficlerim muhtemelen minbin ve minsung olacak, beklemede kalin

Anasının Avradı, Minbin  ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin