"Hadi görüşürüz dikkat et kendine." Diyen Sinem bana el sallarken ayakkabılarımı giymeyi bitirmiş ve apartmandan çıkmak üzere kapıya yönelmiştim. "Ederim merak etme. Sözleştiğimiz gibi yarın devam ederiz." Kafasını sallayıp beni onaylayınca ona uzaktan bir öpücük atıp apartmandan ayrıldım. Sinem yakın arkadaşımdır. Ortaokuldan bu yana ayrı düşmedik. Birlikte küçük bir pastaneyi işletiyoruz. Bu akşam da yeni tarifler denemek üzere buluşmuştuk. Yani ben Sinem'in evine gelmiştim.
Köşeyi döndükten sonra birkaç dakika daha yürüyecek ve evime ulaşacaktım. Sakin sakin yolda yürürken arkamdan araba sesleri geliyordu. Normalde de işlek olan bu caddeden fazlaca araba geçerdi bu sebeple pek takılmadım.
Yoluma devam ederken araba seslerinin iyice yaklaştığını farkettim. Arkama dönmüş ne olduğuna bakacakken birden bire bedenimde keskin bir acı hissettim, sonra da havaya fırlayan bedenimi. Yükselmemden de hızlı olan ise yere çakılmamdı. Kemiklerim birbirleri üzerine biniyor ve kırılarak etimi kesiyordu sanki. Buradan sonrasını hayal gibi hatırlıyorum. Bana çarpan arabanın aceleyle uzaklaşması, birilerinin hızla yanıma gelmesi ve benimle konuşma çabaları var gözümün önünde. Yavaş yavaş bilincimin gittiğini hissediyorum ve derin bir uykuya dalıyorum.
Yazardan
Toprak Reha ve kardeş bildiği arladaşları, ameliyat olan Hüma'yı ziyarete gelmiş, ziyaret saati boyunca sohbet etmişti. Kısa bir süre önce de içeriye bir hemşire girmiş ve artık çıkmaları gerektiğini, yalnızca bir kişinin refakatçi olarak kalabileceğini söylemişti. Reyhan Şura arkadaşının yanında kalmayı seve seve kabul etmişti. Geri kalanlar ise geçmiş olsun dileyerek hastaneyi terk etmek üzere Toprak Reha'nın arabasına yerleşmişti.
"Çok şükür bunu da atlattı Hüma'm. En kısa sürede tekrar aramıza dönecek." Ilgın Rana'nın bu sözü her birinin de aynı duayı etmesine sebep olmuştu. "Dönecek tabi. Güçlüdür bizim kardeşimiz." Daha fazla kimse konuşmadı. Toprak Reha her birini evlerine dağıtmak için ilk olarak Vefa'nın evinin yolunu tuttu. Vefa'nın evi şu an ki konumlarına en yakın olan yerdi. Caddede ilerlerken yolcu koltuğunda oturan Kayra'nın bağırmasıyla Toprak Reha neye uğradığını şaşırdı.
''DUR! TOPRAK DUR ÇABUK.'' Arkadaşlarının bu ani çıkışı her birini bir hayli şaşırtsa da Toprak çabucak kendini toparladı ve hemen arabayı sağa çekti. Kayra hızla arabadan indi. Ne olduğunu kimse anlamasa da arkadaşlarının yaptığını yapıp hepsi arabadan indi. Kayra birkaç metre geride, yerde yatan birine doğru sesleniyordu.
Hemen hepsi oraya doğru koştu. Genç bir kız, kanlar içinde yerde yatıyordu. ''Ilgın ambulansı ve polisi ara. Çok kötü durumda.'' Kaya hızlıca konuşunca Ilgın Rana hemen dediği gibi ambulansı aradı. Ardından da polisi.
Toprak bu sırada yerde yatan bu yaralı kızın çantasını açmış kimlik veya telefon gibi bir şey arıyordu. İlk olarak karşısına bir telefon çıktı. Allahtan şifresi yoktu. Hemen rehbere girip en son aranan kişiyi aramaya başladı.Telefon birkaç çalıştan sonra açılmış, karşı taraftan ince bir kız sesi gelmişti. ''Vildan? Ne oldu daha yeni çıktın evden. Beni hemen özledin mi yoksa?'' Toprak bir süre nasıl söyleyebileceğini düşündü.
Sinem bu sessizliğin arasına dalıp ''Vildan beni duyuyor musun?'' diye bağırınca Toprak, '' merhaba hanımefendi. Ben Toprak. Bu telefonun sahibi bir kaza geçirmiş. Kendisini yaralı bir halde yol kenarında bulduk. Bir yakınına haber vermek için telefonunu açtığımızda son aramalarında siz vardınız bu sebeple sizi aradım.'' Dedi. Büyük bir sessizliğin ardından kızın ağlaması ve ''Nerede şimdi?'' diyen sesi geldi. "Ambulansı aradık. Sanat caddesinde bekliyoruz.'' Burun çekme seslerinden sonra ''Hemen geliyorum.'' diyen kız telefonu kapattı.
Toprak çok üzülmüştü. Hem yerde yatan kıza hem de arkadaşına. Kızın arkadaşından öğrendiğine göre adı Vildan'dı. Yine de sağlık ve polis ekiplerine vermek için, bulduğu cüzdanda kimlik aramaya başladı. Sonunda bulmuştu. Vildan Bükre Çelik. 2000 doğumlu bu kız şimdi yerde yatan kızdı.
İleriden koşarak gelen birini gördüler. Sinem gördükleri ile daha da fazla ağlayıp koşuşunu hızlandırdı. Biricik arkadaşı yerde kanlar içinde yatıyordu. Daha ayrılalı yarım saat bile olmamıştı oysa. Tam o anda ambulans ve polis sirenleri gelmeye başladı. Kayra gelen ambulansın onları farketmesi için ambulansa doğru kol sallamaya başladı. Ambulans, hemen ardından da polis arabaları yanlarında durdu. Olay yeri inceleme ekipleri Vildan'ın etrafını sarmıştı.Yapmaları gereken işi yaptıktan sonra gelen ambulans ile Vildan Bükre hastaneye götürülmek üzere araca kaldırıldı. '' Çok teşekkür ederim. Gerçekten siz olmasaydınız haberim olmayacaktı ve belki de O şu an...'' Daha fazla konuşamayan Sinem hemen yanında duran Ilgın'a sarıldı. Ilgın bu çaresiz kızın ağlamasına daha fazla müsaade edemezdi. ''Ağlama lütfen. Arkadaşın iyi olacak. Sen onun için ayakta durmalısın.'' Dedi. Sinem Ilgından ayrılıp gözlerini kuruladı. ''Tekrar teşekkür ederim. Hoşça kalın.''
Tam arkasını dönüp ambulansa binecekken Toprak ''dur bir saniye bunları unuttun.'' Diyerek yanına geldi, Vildan'ın çantasını, telefonunu ve cüzdanını Sinem'e uzattı. Sinem arkadaşının eşyalarını alıp son kez arkasına baktı. Ardından ambulansa bindi ve kapılar kapandı.
'' Yazık ya. Gencecik kızın geldiği hale bak.'' Bunu söyleyen kişi Vefa'dan başkası değildi. O sırada polislerle konuşan Kayra yanlarına gelmişti. ''İfademiz alınacak gençler. Karakola gitmeliyiz.'' Hepsi onu kafa sallayarak onayladı. Bir polis arabası da ambulas ile birlikte hastaneye gitmişti çünkü Vildan ve Sinem'in de ifadesi alınmalıydı. Tabi Vildan uyanmadan bu pek te mümkün değildi............................
Selaaaammm. Bir gece aniden aklıma gelen bir kurgu ile buradayım. Umarım hoşunuza gider. Mantık hataları varsa da maruz görün lütfen. Sonraki bölüm ne zaman gelir bilmiyorum. Ne zaman yazarsam artık. Okumuşken ☆👈 şuna basıverin bari. Hoşçakalınn.