Hep bir omuz aradım hayatımda. Mevzu başımı yaslamakta değildi aslında. Sadece dinlenmek istedim biraz da olsa ... Ve öğrendim ki, insanı yoran tek şey yorulmayı bir ihtimal yerine koymadan, sadece dinlenmeyi hayal etmekmiş. Dinlenmek için yorulmak gerekmiş. Neyse... Çok kırıldım ama sonra geçti. Zaman bana kendi yaralarıma üfleyebilmeyi öğretti. Uzak değilmiş, hemen yanı başımdaymış. Kendi omzum! Koydum başımı ve kendi omzumdan öptüm... Öyle bulunmaz hint kumaşı falan da değilmişsiniz, kendi omzuma bakınca gördüm...
***
Benim sevdiğim adam, kuzenimin sözlüsü olduğu için karışımdaydı. Ama artık benim sevdiğim değildi. Kalbimin acısından haberi var mıydı, onun ? sanmam.
Yengem hemen koluma girdi ve şok içinde Umut'a bakıyordum. Kuzenim, herkesten gizlediği adam benim sevgilim miydi? Allahım, bu nasıl bir acıydı? "Ayakta kaldınız, buyurun oturun" dedi ve herkes oturdu. Yengem beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Kuzenim, benim Umut'a aşık olduğumu biliyor muydu ve beni sırtımdan bıçakladı?
Sanki hiç yanyana oturmamış, bir fotoğrafa sığmamış, aynı derdi paylaşmamış gibi nasıl böyle kalpsiz olabilirdi ikisi de? Nesrin kahvelere getirmişti. Babaannem bana tuhaf bir bakış attı. Bu kadın benden ne istiyordu? Her zaman en sevmediği kişi bendim, ama bu kadar yeterdi. Şu an onunla uğraşacak durumda değildim.
Kahveler gelmişti ve Umut mutlu bir şekilde kahvesini yudumluyordu. Yaşlı adam lafa girdi. "Allah'ın emri, peygamber efendimizin kavliyle, kızınız Nesrin'i oğlumuz Umut'a istiyoruz" dedi. Allahım, lütfen bana yardım et. Buna dayanamam. Bu sefer söze giren amcam oldu. "Gençler birbirini sevmişler, beğenmişler. Bize düşen görev de onların mutluğunu düşünmek O yüzden verdim gittim Allah mutlu mesut etsin " Dedi.
Lütfen şuan gördüğüm şeyler sadece bir rüya olsun lütfen. Babaannem Nesrin çağırmıştı, "Ee tepsiyi kim tutacak?" dedi. Şeyma yengem, Nersin'in annesi, "Elzem tutsun, ikisinin de kız kardeşi yok, kız kardeş gibiler onlar" dedi Babaannem.
"Ben tutmak istemiyorum, başka biri tutsun" dedim de Babaannem bana kötü kötü bakmaya başladı. "Bi tatsızlık çıkarma, git al şu tepsiyi" dedi Annem.
Bir şey demedim, kalbimin acısı bana yetiyordu, onlar biliyordu. Annem, Nersin, Şeyma yengem Umutla ilişkim olduğunu bile bile bunu bana yaşatıyorlardı.
Gittim, tepsiyi aldım ve onların yanına gittim. Yüzükler takılmıştı artık, sevdiğim adam başka birinin sözlüsüydü. Kalbim ağlıyordu, canım yanıyordu. Fotoğraf çektikten sonra herkes kendi evine gitmişti. Yengemler bize gitmişti, kahve içmeye. Ben ve Nersin yalnız kalmıştık. "Neden bunu bana yaptın?" diye sordum. "Ben sana ne yaptım Elzem?" diye sordu. "SEN AZ ÖNCE BENİM SEVDİĞİM ADAMLA SÖZLENDİN FARKINDA MISIN?" dedim sinirle.
"Evet farkındayım, adamı mutlu edememişsin demek ki o yüzden de beni seçti" diyip çıktı. Allah sizin belanızı versin. Eve gidip odama girdim, ağlamaya başladım. Canım yanıyordu, kalbim sıkışıyordu. Onları öyle görmek beni öldürmüştü. Ondan sonra her şey karanlıktı. Yengem beni zorla uyandırmıştı. "Ne oluyor?" diye sordum zar zor. "Bayıldın kız, iyi misin?" dedi. "İyiyim yenge, merak etme. Şekerim düşmüştür" dedim. "Yenge, ben çok mu çirkinim?" demiştim. Yengem bana şaşkın şekilde bakıp "Kızım, neden böyle diyorsun? Sen çok güzelsin. Hata bu ailenin en güzeli sensin." dedi. "Neden kimse beni sevmiyor?" Üzgün ses tonuma engel olamadan."Kız, biz seni çok seviyoruz. Hadi bunları düşünme, uyu bakım" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sır
General FictionHayat bize nerde ne zaman ne yapar hiç bilemeyiz. Ben elzem bu da benim hikayem, hayatın bana öğretiği en iyi şeylerden biride kimseye güvenmemelisin yoksa o güven seni öldürür.Ben kime güvendiysem sırtımdan bıçakladı beni, hayat hep onlardan yana...