3.Bölüm.

272 38 12
                                    

" Teşekkür ederim, babacığım~.Çoook lezzetliydi. "

" Uyku vaktinde vermemeliydim. Bu senin için zararlı. "

Hala bebeği kucağında ona sarılırken duvar saatinde saatin geç olduğunu gördü. Uyuma vaktiydi bebeğinin.

Zincirli takım elbisesinin ceketini çıkarıp kenara bıraktı. Hyunjinin kısa tişört sebebiyle çıplak kalmış belindeki ellerini bacaklarına getirdi. Bacaklarını sıkıca kavrayıp, ayağa kalktı.

Aniden kendinden hem yaşça hem de boyca büyük olan adamın kucağında havalanmasıyla, kafasını yasladığı omuzun rahatlığından dolayı kapattığı gözlerini açtı. 

Kafasını kaldırdı ve kucağında olduğu adama nereye gittiklerini sorgularmışçasına baktı. Felix ona kısa bir bakış atıp, kalçalarından destek aldı merdivenlere adımlarken. Hyunjine açıklama gereği duymadı.

Hyunjinin az önce uyandığı odanın katını es geçip 3.kata adımladı Felix. Nihayet vardıklarında odanın kapısını tekme atarak açtı. Genişti. Buraya da Hyunjinin odası dışında bütün odalar gibi siyahla kırmızı hakimdi. Nasıl böyle boğuk renkli odalarda kala biliyor?

Sahi, neden sadece Hyunjinin odası pembe ve beyazdı? Hyunjin gözlerini tanımadığı bir yerde açtığı için odayı incelemeye fırsatı olmamıştı. Ama hakim olduğu renklerin bunlar olduğu hatırlıyordu. Gidince incelemeyi aklına kazımıştı. Hatırladığı kadarıyla şirin aynı zamanda da geniş bir odaydı.

Asıl soru neden burada olduklarıydı.

Felix yatağa yakınlaşıp, Hyunjini oturttu. Dolabın karşısına geçip, kravatını çıkarıp, kenara fırlattı. Gömleğinin kol kısmındaki düğmelerini daha sonra da ön düğmelerini açtı. Gömlek kollarından süzülüp düşerken Hyunjinin tek odak noktası, geniş sırtı dönük olmasına rağmen dolabın yanındaki aynada gözüken Felixin kol ve karın kaslarıydı. "Böyle bir vücuda sahipse spora gidiyor olmalı" diye düşündü.

Dolabın kapağını açıp siyah düz bir tişört ve siyah eşofman çıkardı. Daha sonra çıplak üst bedenini Hyunjine çevirdi. Karşılaştığı manzarayla -kendisini süzen minik bir bebek- yüzünde sırıtışı belirdi.

" Ne o, hoşuna mı gitti? "

" Hm? "

Duyduğu kalın sesle kendisine gelip gözlerini kendisine sırıtarak bakan adama çevirdi. Niye sırıttığını düşünürken, onu izlediğini fark ettiğinin beynine dank etmesi pek uzun sürmedi.

Hyunjin yakalandığını fark edince oluşan yüz ifadesini saklayamadı. O kesinlikle çok tatlıydı. 

"Neden kendi odama gitmedim? " Konuyu değiştirme planı işe yaramıştı. Felix sırıtışını silmeden cevap verdi.

"Neden gidesin? Geceleri burada uyuyacaksın. Kurallarda da söylemiştim halbuki. "

Anlaşılan kurallar konusunda ciddiydi.

"Peki, babacığım. "

"Uslu bir çocuksun. Sevdim.."

Hyunjin sessizlik olmasıyla yerdeki bakışlarını siyah tişörtünü üzerine geçiren adama çevirdi. Son kez adamın karın kaslarına kaçamak bir bakış atıp yeniden önüne döndü.

"Artık uyuma vakti. Hadi, yatağa geç. "

İstemiyordu. Neden tanıştığı daha bir gün bile olmayan bu adamla uyumak zorundaydı? İtiraz edecek cesareti yoktu. Bahsettiği cezanın da ne olduğunu bilmiyordu. Bu daha da korkutucuydu. Buna zorunluydu.

İstemeye istemeye kafasını buram buram Felix kokan yastığa koydu. Felixde yanına bıraktı kendini. Hyunjin arkasını döndü. Kokusu Hyunjini mayıştırmıştı adeta. Bugün her ikisi için de çok yorucu geçmişti. 

Felix kollarını Hyunjinin beline sarıp kendisine çekti.

"İyi geceler, bebeğim. "

"İyi geceler, babacığım. " Dedi mırıldanarak yorgunca.

...

Bundan sonra bölümleri böyle kısa yazacağım.2000 kelime yazmak benim neyime. Hem yazarken tıkandığım için hevesim gidiyor yarım bırakıyorum en iyisi böyle yapmak.

İneffable |HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin