⋆ ˚。 ⋆୨♡୧⋆ ˚。 ⋆
...
Kırıcı kelimelerine kırık kalbiyle dayanamayıp odadan çıktı. Söylediği gerçeklerle gözlerinin dolmasına izin vermeden samimi olduğunu düşündüğü bir gülümsemeyle bir kadına yaklaştı. Kadının yanında az önceki Fransız kadında vardı.
"Merhaba, zahmet olmazsa lavabonun yerini söyler misiniz?" Evet iletişim kurmakta berbattı.
Kadın gülümseyerek kafasını salladı. "Tabii ki. Gelin ben size göstereyim. Yolu tarif etsem bile bulamazsınız. Burası oldukça büyük." dedikten sonra yanındakine görüşürüz diyerek yürümeye başladı. Hyunjin de hemen arkasında.
"Bu arada benim ismim Rachel. Peki sen kimsin küçük çocuk? Yeni bir çalışanda alınmayacaktı oysa ki. Hem çok küçük gösteriyorsun." Rachel ardı arkası kesilmeyen cümleler kurarken gülümsemesini eksik etmiyordu. "Ben çalışan değilim ki. Lee Felix ile birlikte öylesine geldim. Ve 17 yaşındayım zaten."
'Lee Felix' ismini duyduğu anda merdivenden inen adımlarını durdurdu. Küçük çocukta onun yaptığını tekrarladı.
"İyi misiniz?" Rachel şaşkın bakışlarını Hyunjinin üzerinden çekmeden konuştu. "Lee Felix mi? Kuzeni falan mısınız?" Sizli konuşmaya başladığında yüzünü buruşturdu Hyunjin. "Benden büyüksünüz. Siz demenize gerek yok."
Tam kuzeni olmadığını dile getirecekken Felixin sesi Hyunjinin ve Hyunjinin diyeceklerini dikkatle dinlemeye hazır olan Rachelin bakışlarının ona dönmesine sebep oldu. "Hayırdır? Senin ne işin var burada Rachel? Neden işinin başında değilsin?"
"Efendim-" Konuşmasına bile izin vermeden elini kaldırıp susmasını sağladı. Rachel onun önünde saygı ile eğilip çocuğa bir bakış atarak uzaklaştı. Hyunjin onun başını yaktığını düşünerek ofladı.
"Ne o? İki kızdım diye odadan çıkmalar falan? Düş önüme." Cidden onunla uğraşmak istemediği için lafını ikiletmedi. Yine aynı odaya giderken hala lavaboya gitmek vardı aklında. Kapının önüne geldiklerinde arkasını döndü.
"Lavaboya gidebilir miyim?" Yanıt olarak onay aldı. "Gel hadi."
..
Kaç saattir çalıştığını bilmiyordu. Yine ve yine çok çalışmıştı. Boynuna masaj yaparken bu sessizliği bozacak telefonu çaldı. Hemen sesini kısıp, az önceden beri koltukta kıvrılarak uyuyan çocuğa döndü. Hala uyuyordu. Gerçekten uykuyu oldukça seviyordu.
Telefonu eline aldı. Arayan Chris'di. İlk önce açmayacaktı fakat önemli bir şey olmuş olabilir düşüncesiyle cevapladı.
"Felix ne demek çocuğu evine getirmek? Delirdin mi sen?" Yine azarlayan bir tonda konuşmasına karşı ona söylemediğini hatırlayıp, telefonu açtığına pişman oldu. Yine de onu cevapsız bırakmadı.
"2 yıldır dayanıyorum zaten. Artık zamanı gelmişti onu yanıma almanın. Ben de gerekeni yaptım. Seni bu kadar kızdıranın ne olduğunu anlayamıyorum."
"Ben kızmıyorum. Sadece senin için söylüyorum. Sana anlatmaya çalışıyorum. Bu o çocuk için çok ağır. Bilmediği bir yerde bilmediği bir adamla yaşayacak." Bu cümle ona az önceki küçük ama hasarı büyük kavgayı hatırlattı. "Ve buna alışmak zorunda. Senin de ona baskı yaptığından eminim. Ve biliyorum ki onun ne içip ne yiyeceğine de karışıyorsun. Bari bu konuda serbest olsun. Babasından kurtarayım derken onun gözünde babasından beter olmanı istemiyorum."
Kesinlikle haklıydı. Nereden bakarsak bakalım Chris gerçekten Felixi düşünüyordu. Sonuçta abisiydi.
Felix de ona hak verdi bu cümlelerden sonra. "Tamam haklısın. Bu kadar sıkmamalıyım. Şimdi kapatıyorum işim var." telefonu yüzüne kapatan adama karşı Chris kafasını iki yana salladı. Kim ne yaparsa yapsın yaranamıyordu bu adama.
Felix bilgisayara bakıp işinin çoktan bittiğini gördü. Saat daha yediydi.
Boynu oldukça acıyordu. Daha yeni elinden bıraktığı telefonu yeniden eline alıp 'Asistan Yujin' diye kayıtlı numaraya tıkladı. Birkaç dakika sonra elinde kahveyle gelen asistanı içeri aldı Felix. Kızın ilk dikkatini çeken yandaki küçük deri koltukta uyuya kalmış çocuk oldu. Mışıl mışıl uyuyorudu.
Anca patronunun sesiyle kendisine geldi. "Neyi bekliyorsun." Bakışlarını adama çevirip onun masasına yöneldi.
Yujin uzun zamandır burada çalışıyordu. Ve bu şirketteki en iyi kişiydi. Hiç bir zaman yalaka olmamıştı. Çalışanlar onun yalakalığı sayesinde patronun asistanı olduğunu düşünse de bu düşünce sadece kıskançlıkla ortaya atılmış iftiraydı.
Hatta bir ara Felixle yattığı da söylenmişti. Yujin bundan dolayı derinden etkilense de Felixe söyleyip onları işten attırmamıştı. Ama ardı arkası kesilmeyen iftiralar bir şekilde Felixin kulağına varmıştı ve şirketten atılmışlardı.
Burası iş yeriydi. Boş şeylere, boş kişilere lüzum yoktu.
Kahveyi önüne bırakıp çocuğa yeniden bir bakış attı. Merakını gizleyemiyordu. O yüzden dayanamayıp sordu. "Efendim o çocuk kim?"
Felix onu da terslemek istemiyordu. Aslında her ne kadar itiraf edemese de onu kız kardeşi gibi seviyordu. Bir süre ne cevap vereceğini düşündü. Ne söylerse söylesin bunu kimseden duymayacağını biliyordu. Yujin iyi sır saklardı. O yüzden fazla düşünmeden cevapladı.
"Sevgilim." Şansa bakın ki tam da bu anda Hyunjin uyandı.
...
Sikimden kısa kakül ve sikimden kısa bir bölüm.
Valla üşeniyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İneffable |Hyunlix
FanficFelix bundan 2 yıl önce gördüğü çocuğa hala aşıktı. O çocuğu kendisinin yapmalıydı.\Daddykink\ \Semelix\ \Femhyun\