uyanış.

49 9 6
                                    

10 Ekim, 2018. 09:35.

Bitkisel hayattaki çocuk aniden uyanmış, yüzündeki maskesini çıkarmıştı. Uzun süre etrafa bakındı. Yanı başında uyuyan annesini görünce garipsedi.

Ardından tekrar etrafa bakındı, iki tarafında da uyuyan hastalar vardı. Ellerine baktı, serumsuz kolunu kaldırıp saçlarını karıştırdı.

Aklında bir sürü soru vardı. Burada ne işi vardı? Ne zaman gelmişti? Neden gelmişti? Hangi yıldaydı? Ne zamandır uyuyordu?

Hepsine mantıklı bir cevap aradı, bulamadı. Yanındaki kadının tuttuğu elini kurtardı ve esnedi. Hâlâ düşünüyordu.

Düşüncelerini bölen ses, "oğlum!" sesiydi. Kalın, erkeksi sesin sahibine baktı. Kafasını sallayıp tekrardan uzandı. Yanındaki kadın da uyandı. İkisi beraber gelip oğullarına sarıldılar.

Genç çocuk gülümsedi, anne ve babasına sarıldı. Bir süre öyle kaldılar, sonra da babası doktor çağırmak için gitti.

Genç kadın oğlunu arabaya bindirip kendisi de bindi. Uzun süre genç çocuğun anlamayacağı şeyleri konuştular. Genç çocuğun da umurunda değildi.

Eve geldikten sonra hem annesi hem de babası kendisine yardım etmiş, beraber eve girmişlerdi.

Bayan Park her ne kadar dinlenmesi için ısrar etse de genç dinlememiş ve oturma odasındaki koltuğa oturmuştu. Kısa süre sonra anne babası da geldikten sonra anlatın der gibi baktı.

Annesi ve babası birbirine baktıktan sonra yutkundu. Ve anlatmaya başladı genç kadın.

Genç çocuğun gözyaşları düşüyordu. Abisini kaybetmişti. Az kalsın kendi de ölüyordu. Ayağa kalktı ve hiçbir şey demeden odasına gitti. Saatler boyunca ağladı.

Odasından çıktığında annesiyle babasının yatak odasından gelen konuşma seslerine kulak misafiri oldu.

"Onu gerçekten sevdiğimizi mi düşünüyor yoksa? Saçmalık!"

"Hayatım, bir süre devam ettirmeliyiz. Sonra işin başına o geçecek zaten. Merak etme."

Genç çocuk yine ağladı. Telefonunu eline alıp ceketini de giydi. Cüzdanını aldığına emin oldu ve evden çıktı. Koşmaya başladı, mezarlığa doğru koşuyordu şuan.

Abisinin mezarına gitmeliydi. Yaklaşık yarım saat sonra gelmişti. Hızlıca içeriye girdi ve mezarı aramaya başladı. Kısa süre içinde bulduğu zaman derin bir nefes aldı.

Ve son kez abisine ağladı. Ayağa kalktı, gideceği sırada başka bir ağlama seslerine şahit oldu. Ama çok da umursamadı. Sonuçta kendisini ilgilendirmezdi, değil mi? Omuz silkip mezarlıktan çıktı. Yağan yağmura karşı göz devirdi.

Uzun bir süre yürüdü, sırılsıklam oldu. Eve giderken kendisine çarpan bedenle beraber afalladı.

"Hey, dikkatli olsana biraz ya!"

Bağırsa da koşan beden onu çok da umursamamıştı. Seonghwa sinirle nefes aldı.

Bugün mutlu olamayacaktı anlaşılan. Hava da çoktan kararmıştı. Eve hızlıca koştu. İçeri girdiğinde annesi ve babasıyla hiç konuşmadı.

Ve bu birkaç yıl boyunca devam etti. Asla konuşmadılar. O gün oldukça büyük bir kavga da etmişlerdi. Ama bu sürede yine de beraber yaşamışlardı..

unutulmaz, yaşananlar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin