yılbaşı ağacı size girsin
Hongjoong:
Günaydın
Başım çatlıyor amkk
Cidden mi, hepiniz mi uyuyorsunuz?
Bekle, bu boynumdaki izler neSeonghwa:
i might seem crazy what i'm bout to sayHongjoong:
NeWooyoung:
Aymrb
↪ hongjoong: bekle, bu boynumdaki izler ne
Ne
Ne
↪ seonghwa: i might seem crazy what i'm bout to say
NEYeosang:
Bildirimlerimi becerdiğiniz için çok teşekkür ederimJongho:
Ya ne kibarlaşıyorsun çakma sarışın
Bildirimlerimi sikme sebebiniz nedir amcıklar, diyemez miydinYeosang:
Çakma sarışın? :D
Daha çok kibar olmayı tercih ediyorum, sizin gibi ağzıma olur olmayacak kelimeleri kibar bir şekilde alıyorum. Rahatsız oluyorsan buyur çıkJongho:
Ne diye şahlandın anlamadım ki
Hepiniz değişiksiniz-
Sonunda kendi evlerine yerleştikleri için mutluydu herkes. Seonghwa dışında.. Çünkü şuan tam anlamıyla sinirden ağlayacağı dakikalara girmiş bulunmaktaydı. Kucağına çıkıp trafikte arabayı sürmeye çalışan bir adet serim vardı. Ortağı ise hiç karışmıyor, camdan dışarıya bakıyordu.
Kırmızı saçlı olan en sonunda çocuğu arkaya oturtup kemerini takmasını sağladıktan sonra direksiyonu tek eliyle kontrol etmeye başladı. Diğer eliyle de ortağının eline uzanıp sıkıca tuttu.
"Sorun ne güzelim?"
"Hm? Yok bir şey, uykum var sadece."
Seonghwa inanmamıştı ama inanmış gibi yapacaktı. Başka çaresi yoktu. Yeterince uyumamıştı biliyordu, ama sadece uykusuzluktan değildi. İçinde oturmayan şeyler vardı.
...
Ve böylece günler birbirlerini kovaladı. Güney Kore'de daha öldürülen genç kadın Min Hyera'nın katili bulunamamışken, yeni bir cinayet çıkmıştı.
Seoul Belediye Başkanı, Han Che-yeong. Kendi evinde canice katledilmişti. Evin her tarafına dikkatlice bakılsa da ortada ne cinayet silahı vardı, ne de ceset..
Şuan ellerindeki tek şey, duvara kanla yazılmış olan 'bulabilirseniz bulun' yazısıydı. Bu dava bay Jeon'un davasıydı, o yüzden hongjoong ve seonghwa kesinlikle karışmıyordu.
Onun dışında, san ve wooyoung bazı yardımlarla Min Hyuk-woo'nun oğlu ile iletişime geçmişlerdi.
Şuan arabada Min Yoongi ile görüşmeye, onun ofisine gidiyorlardı. Ve arabada büyük bir kargaşa vardı, birbirlerine bağırıp çağıran seonghwa ile wooyoung, ve onlara saçma sapan bakışlar atıp içten içe sabır dileyen hongjoong ve san.
"Bana bak ses tellerini siktiğim, bağırıp durma araba kullanıyorum! Kulağım duymuyor sağır olacağım. Bağırma artık!"
"Umurumda mı be dede kılıklı?! Kalkmışsın sabahın köründe daha kargalar bokunu yememişken uyandırmışsın bay Min'in ofisine götürüyorsun!"