Maçtan sonra Nicolo ile konuşmamıştık ben yazmamıştım o da pek umursamamıştı galiba gece Barış abinin eve gelmemesiyle Naz ablanın yanına gitmiştim.
İrem: abla abim geldi mi?
Naz: yok kuzum onlar galibiyet kutlayacaklarmış geç gelirim dedi.
İrem: haa anladım abla tamam.
Telefonu elime alıp hızla Yunus'a yazmıştım.
İrem: Yunus Nicolo nerde?
Yunus: karşımda bir şeyler içiyo noldu?
İrem: haa anladım merak ettim de ondan sordum.
Yunus:
İrem: Bu karanlıkta güneş gözlüğü? yemin ederim bi gram beyin yok ki.
Yunus: sus kız gelecek işte yanına.
Yunus'un mesajına görüldü atıp aşağıya indim salonda Naz ablayla Uğur'u oturduğunu görünce gülümseyip yanlarına gittim.
Naz abla ve Uğur'u tatlıyla yemek almaya göndermiştim çok acıkmıştım zaten ikisi de biraz vakit geçirsin çocukluk arkadaşı sonuçta.
Kapının çalmasıyla ablamlar geldi sanmıştım Barış ve Nicolo hızlıca içeri girdi ve kendilerini koltuklara bıraktılar.
Barış: Naz nerde?
İrem: Uğurla dışarı yolladım yemek ve tatlı alıp gelecekler.
Barış: Uğurla? yalnız başına? İrem dalga mı geçiyosun?
Nicolo: hop dur bi dakika sen orda sevgilime laf edemezsin tamam mı sus ve otur oturduğun yerde.
Nicoloya şaşkınca baktığımda kalkıp yanıma gelmişti balkona çıktığımızda sıkıca belime sarıldı.
Nicolo: çok özledim seni..
İrem: bebeğim ben de seni çok özledim.
Nicolo: acaba diyorum maçı kazanmışız hem beraber bir şeyler mi yapsak, diyerek sırıtmıştı.
İrem: yok.
Nicolo: ya hadi amaa ne olabilir sanki güzelim.
İrem: Nicolo çekil.
Nicolo: özledim diyorum, çekilmiyorum.
Nicolo çok sıkı sarmıştı belimi çekilemiyordum sinirden yumruk yaptığım ellerimi hızla vurmaya başlamıştım Nicoloyu o sırada üzerimden alıp bana sarılan bir beden vardı kokusu yabancı değildi kafamı kaldırdığımda korkmuş gözlerle bana bakan Dorukhan'a baktım.
Doruk: Güzelim iyi misin sen?
İrem: bilmiyorum..
Doruk Nicoloyu Barışın yanına götürüp durumu anlatmıştı Barış'ın tavır aldığı belli oluyordu ama ben olduğum için bir şey diyemiyordu Dorukhan beni alıp odama çıkardı.
Doruk: elini yüzünü yıkayalım gel güzelim.
İrem: istemiyorum.
Doruk yüzümü avuçları arasına alıp bana baktı.
Dorukhan: o herifin yanına yaklaşmasına izin vermeyeceğim, takıma geliyorum.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.