"Jungkook, meyve sularını götürmeme yardım eder misin?"
Jungkook, Jimin'in sorusuyla kafasını olumlu anlamda sallamış tezgahın üzerindeki tepsilerden ikisini almıştı.
Kafe küçük çocuklar ve ebeveynleriyle doluydu. Haliyle çok fazla ses vardı. Oradan oraya koşuşturan çocuklar, hediye paketlerini savuranlar, pasta diye ağlayanlar... Jungkook için belki de çalışma hayatındaki en zor gün bugündü. Küçük insanların arasında elindeki tepsileri devirmeden büyük masaya ulaşmaya çalışıyordu. Jimin de peşinden onu izliyor Jungkook'un içinden ettiği küfürleri sanki duyabiliyor gibi gülüyordu.
"Hey, Bize biraz daha pasta ver!" Jungkook tepsileri masaya bıraktığında bacağına tekme atan çocuğa dönmüştü. Siyah dalgalı saçları ve kızarmış yanaklarıyla kaşlarını çatmış Jungkook'u izliyordu.
Jungkook gömleğinin kollarını sıvarken dizleri üzerine çökmüş çocukla aynı boy hizasına gelmişti. "Demek pasta istiyorsun?"
"Evet. Hemen şimdi."
"Hmm." Jungkook karşısındaki çocuğun omuzlarından yakalayıp kendisine çekmişti. Çocuğun kulağına eğilirken Jimin de onun ne yapacağını izliyordu.
"Sen benim kim olduğumu biliyor musun?"
"Bilmiyorum. Bana pasta ver."
"Benim adım sikiçero maçovski. Şimdi sana bir sır vereceğim. Ve bu aramızda kalacak. Anlaştık mı?"
Çocuğun ilgisini çekmeyi başaran Jungkook geri çekilip çocuğun yüzüne bakmıştı. Olumlu anlamda kafa sallayan çocukla tekrar kulağına eğilmiş fısıldayarak konuşmaya devam etmişti. "Ben bir çocuk avcısıyım. Bugün buraya gelme amacım en yaramaz çocuğu bulup onu kaçırmak."
Çocuğun gözleri korkuyla büyürken merakla sormuştu. "Kaçırıp ne yapacaksın ki?"
"Evcil hayvanım Franco yaramaz çocuk yemeyi çok seviyor. Ona götüreceğim. Senin pasta yediğin gibi o da götürdüğüm çocuğu yiyecek."
"N-ne?" "Bunu birine söylersen önce seni alırım. Anladın mı? Bir daha aileni göremezsin. Pasta da yiyemezsin. Francoya yem olursun."
Sesli yutkunan çocuk dolmuş gözlerini kaçırırken kafasını olumlu anlamda sallamıştı. "Aferin. Eğer seni almamı istemiyorsan akıllı ol."
"O-olacağım."
Jimin çocuğun ağlamak üzere olduğunu görünce ters giden bir şeyler olduğunu anlamış, Jungkook'un omuzlarından tuttuğu çocuğa yönelmişti.
"Tatlım, ne istiyorsun? Bana söyle."
"Annemi istiyorum!"
Jungkook diz çöktüğü yerden kalkarken koşarak uzaklaşan çocuğu sinsi sırıtışıyla izliyordu. "Ne söyledin çocuğa Jungkook?"
"Senin birazdan dört kola dönüşeceğini söyledim."
"Çok komiksin. Ciddiyim. Ne söyledin?"
"Bir şey söylemedim ya. Sen de hep beni kötü buluyorsun. Küçücük çocuğa ne diyebilirim? Seni canavarlara yem ederim diyecek halim yok ya."
"Tam da öyle bir halin var."
Jungkook omuz silkerken boş bardakları tepsiye doldurmaya yönelmişti.
Jimin de yeni içecekleri getirmek üzere mutfağa ilerlemişti. Bugün kovulacağına adı kadar eminken patronu 'Bazen olabilir böyle şeyler.' diyerek işe devam etmesini söylemişti. Jimin belki de oğlunun doğum günü olduğu için ona jest geçtiğini düşünmüştü. Şanslı olduğunu düşünürken ona şans yaratan kişinin sikiçero maçovski olduğunu bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
franco • jikook texting
Fanfictionjungkook, oyunda sinirlendiği franco karakterine yazar.