"Anne, Jimi bir tabak daha istiyormuş ama utandığı için söyleyemiyor."
Jimin dirseğiyle yanında oturan Jungkook'u dürttüğünde Jungkook pek umursamamışa benziyordu. Kısa saçlı, Jungkook gibi büyük gözlere sahip olan kadın ellerini tabağını almak amacıyla Jimin'e doğru uzattığında Jimin çekingenlikle tabağını kadına uzatmıştı. "Utanma Jimi çocuğum. Ne istersen söyle."
Kadın içten gülümseyişiyle Jimin'in tabağını doldururken konuşmuştu. Jungkook ve ailesinin evine geleli henüz bir gün olmuştu. Babası ve annesiyle dün sabah tanışmıştı ve tüm o gerginliğine rağmen ikisi de Jimin'e karşı samimi ve sıcakkanlı yaklaşmışlardı. Kimse ona 'evimizden git sarı çıyan' dememişti. Aralarındaki ilişkiyi bildikleri halde kötü hiçbir söz etmemişlerdi de. Yine de Jimin içten içe utandığını hissediyordu. Kendini Jungkook'un ailesine sevdirmek istiyordu bu yüzden konuşurken çok dikkat ediyor kelimelerini seçiyordu.
O her şeye çok dikkat etse de Jungkook her dakika Jimin'i Jimi diye çağırdığı için şimdi Jungkook'un annesi ve babası da onu Jimi diye çağırıyorlardı. İsmini gerçekten Jimi mi sanıyorlar bilmiyordu ama düzeltme veya uyarma ihtiyacı da duymuyordu.
Yemek boyunca sohbet etmişlerdi. Okuldan, kafeden, arkadaş gruplarından konuşmuşlardı. Jungkook ailesine Jimin'i övüp durmuştu. Onun kendi notlarına kıyasla çok çok iyi olan notlarından, kişiliğinden, davranışlarından bahsetmişti. Ailesine sevgilisini uzadı uzadıya anlatırken utanan Jimin ve susmayan Jungkookla uzun bir aile yemeği faslı yaşamışlardı. Jungkook'un bu halleri annesi babasına garip gelse de onun birini benimseyip sevmesi hoşlarına gitmişti.
Biten yemek ve sohbetlerinden sonra masa toplanmıştı. Birkaç saat akmış Jungkook'un annesi ve babası yola çıkmak üzere son hazırlıklarını yapmaya başlamıştı. Her şey hazır göründüğünde annesi son kez yanlarına almadıkları bir şey var mı diye kontrol etmeye giderken babası ise ikiliyle sarılıp ayrıldıktan sonra kapı önündeki arabaya yönelmişti.
Jungkook ve Jimin dış kapının önünde dikilmeye başladıklarında annesi de hazır şekilde yanlarına gelmişti. Elleri cebinde dikilen Jungkook'a göz attığında onu henüz fark etmediğini anlamış açıkta duran ensesine sağlamından bir tane geçirmişti.
Jungkook yediği şaplakla cebindeki elini ensesine götürürken eş zamanlı annesinin sesli gülüşü kulaklarını doldurmuştu. "Anne!"
Kahkaha atan annesiyle kaşları çatılmıştı. Annesi Jungkook'un göz dövmesini gördüğünden beri Jungkook'un ensesini her açıkta gördüğünde vurmaya başlamıştı. Dövmeyi ilk gördüğünde de büyük bir kahkaha atarken fotoğrafını çekip Whatsapp durumuna koymuştu. Şimdi bütün çevrelerinin annesi sayesinde Jungkook'un dövmesinden haberi vardı.
"Hadi görüşürüz çocuklar. Dikkat edin kendinize."
"Görüşürüz." Kadın Jungkook'a ve Jimin'e sarıldıktan sonra arabaya yönelmişti. Kapı önünde dikilen ikili de arkalarından onları izliyordu.
Biraz beklemişler arabanın gözden kayboluşunu izlemişlerdi. Sonunda onlar gittiklerinde Jungkook ve Jimin de soğuktan daha fazla üşümemek için içeri girmişlerdi.
"Ee, baş başa kaldık Jimi."
"Evet. Baş başa kaldık."
"Atla o zaman." Jungkook Jimin'in önünde ona sırtı dönük şekilde eğildiğinde sırtına atlamasını ima etmişti. Gülüşü genişleyen Jimin, elleriyle Jungkook'un omzundan destek alırken bacaklarını önündeki Jungkook'un beline sarmıştı. Jungkook'un elleri de Jimin'in baldırlarına gittiğinde yavaşça çöktüğü yerden doğrulmuştu. Jimin'i olduğu yerde bir kere zıplatmış tutuşunu sağlamlaştırmıştı. Sarışının elleri Jungkook'un boynunu sararken Jungkook adımlarını odasına yönlendirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
franco • jikook texting
Fanficjungkook, oyunda sinirlendiği franco karakterine yazar.