"Jungkook yeter ama ya!"
"Ne yaptım ki ya?!"
Jimin bir hışımla yattığı yataktan ayağa kalkarken sırtını yatak başlığına dayamış gevşekçe uzanan Jungkook'a söyleniyordu. "Bilerek oynayamıyormuş numarası yapıyorsun!"
"Öyle bir şey yapmıyorum."
"Yapıyorsun. Çiftliğimize bomba attın!"
Jungkook Jimin'i sinirlendirmemek için kahkaha atma isteğini gizlese de mimikleri kendini ele veriyor bu da Jimin'i daha da sinirlendiriyordu. Jungkookla oynayacağı oyun için çok heyecanlanmış bir sürü şey yapmıştı. Fakat Jungkook oyuna girdiği gibi her şeyi mahvetmeye yeminli gibi önce bomba craftlamayı öğrenmiş sonra her yeri patlatmıştı. Hayvanlarını kaçırmış bütün yemleri boş yere kullanmıştı.
"Oyunu öğreniyorum Jimi. Mızmızlanma."
"Of!" Jimin Jungkook'un kucağındaki bilgisayarı sinirle kapatmış kenara itmişti. Jungkook onu sinir etmişti ve şimdi de hiçbir şey yapmadan Jimin'in sinirli hallerini izliyordu. "Seninle artık hiçbir şey yapmayacağım."
"Çok kötüsün Jimi."
"Ciddiye alsana beni."
"Alıyorum."
"Almıyorsun." Jungkook kollarını başının arkasına götürürken yatışını daha da gevşetmişti. "Hadi abicim hadi biraz sus da git bana çay koy."
Jimin daha da gerilirken ayağını sertçe yere vurmuştu. "Ben gidiyorum Jungkook. Sen de yat burada böyle salak gibi." Arkasını dönmüş çıkmak üzere kapıya yönelmişti. Jungkook gitmek üzere olan Jiminle dirsekleri üzerinde dikleşmiş sarışına seslenmişti. "Telefonunu unuttun."
Jimin içinden Jungkook'un gerçek bir öküz olduğunu geçirirken cebini kontrol etmiş gerçekten unuttuğunu fark edince tekrar yatan Jungkook'a doğru yönelmişti. Ondan 'Gitme Jimi. Özür dilerim.' tarzı şeyler bekliyordu fakat o resmen ona gidebilirsin demişti. Bugün birlikte zaman geçirmek istemişlerdi ve bu yüzden Jimin Jungkook ve Namjoon'un odasına gelmişti. Namjoon bugün tüm gün olmayacağını söylediği için de rahatça takılabileceklerini düşünen Jimin Jungkook'un bazen çok fazla sinir bozucu olduğunu unutmuş olmalıydı.
"Ver." Jimin yatağın üzerindeki telefonu uzatması için Jungkook'a elini uzatmıştı.
"Sen al." Jimin oflarken bir bacağıyla yataktan destek almış uzanan Jungkook'un üzerinden öteki taraftaki telefonuna doğru kolunu uzatmıştı. Böyleyken Jungkook hemen altında duruyordu. O sinir bozucu gülüşüyle gözlerini bir saniye olsun Jimin'in yüzünden çekmiyordu.
Jimin telefonuna ulaştığı sıra Jungkook Jimin'in kolundan tutmuş kendine doğru çekmişti. Jungkook'un üzerine düşen Jimin'in yüzü Jungkook'un göğsündeydi. Kafasını kaldırdığında Jungkook'un sırıtışı genişlemişti. "Salak Jimi."
Jimin tekrar olduğu yerden kalkmaya çalıştığında Jungkook'un sıkı sıkı tuttuğu kolları yüzünden kalkamamıştı. Büyük elleri iki kolunu da tutmuş hareket ettirmiyordu. Jimin'i tekrar kendine doğru çekmişti. Yüzü Jungkook'a yaklaşırken ellerini Jungkook'un göğsüne koymuştu. Jungkook Jimin'in önce sağ yanağından öpmüştü. Sonra sol yanağına bir öpücük kondurmuş en son burnundan öpüp geri çekilmişti.
Jimin'in siniri aldığı öpücüklerle biraz olsun dinmişti. "Gitme tamam. Özür dilerim." Jimin gözlerini devirirken yüzüne koyduğu sevimli gülüşle Jungkook dayanmaya çalışıyordu.
"Gitmeyeyim o zaman." Jungkook sesli kahkaha atarken o da gülmeye başlamış kavga etmeden önce yattığı Jungkook'un yanına kedi gibi tekrar kıvrılmıştı. Jungkook dikleşmiş Jimin'e doğru yan dönmüştü. Kolunu yastığa yaslarken eliyle de başını destekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
franco • jikook texting
Fanfictionjungkook, oyunda sinirlendiği franco karakterine yazar.