2.5

2.5K 248 507
                                    

"Ah, çıkıyor musun?"

Jimin boynuna astığı çantasını çıkarırken çıkmak üzere hazırlanan Yoongiye sormuştu. Henüz odaya yeni gelmişti. "Evet, Jimin. Çıkıyorum. Görüşürüz sonra."

"Görüşürüz hyung." Yoongi ceketini üzerine geçirdikten sonra telefonunu da masanın üzerinden alıp cebine sokmuştu.

Yoongi'nin odadan çıkışını izleyen Jimin Yoongi çıktıktan sonra yalnız kalmıştı. Üzerindeki ceketini çıkarıp bir kenara koyduktan sonra telefonuna gelen bildirimleri kontrol etmişti. Hiç bildirim yoktu. Normalde oralarda Jungkook'un gönderdiği saçma videolar veya fotoğraflar olurdu. Şimdiyse boştu. Jungkookla üç gündür konuşmuyorlardı. Eksikliğini çok fazla hissetse de bu para mevzusunu çözmeden konuşmak istemiyordu. Jungkook geri ödememesi konusunda ısrarcı olsa da onu dinlemiyordu. Geri ödemek konusunda kararlıydı.

Onunla birkaç kez konuşmaya çalışsa da işe yaramamıştı ve şimdi ayrıydılar. Jungkook'a sinirlendiği için engellerini de kaldırmıyordu. Yine de onu özlediğini inkar edemezdi. Çok özlemişti.

İçten bir of çektikten sonra üzerini değiştirip biraz uyumayı planlanmıştı. Bu yüzden üzerindeki kazağını çıkardıktan sonra rahat bir şeyler almak için dolabına yönelmişti.

Dolabına ulaştığında kapağını açmasıyla kaşları çatılan Jimin ellerini katlı tişörtlerinin üzerindeki çiçeklere götürmüştü. Birisi buraya çiçek bırakmıştı.

Çiçek buketini kucağına alan Jimin elini çiçeklerin arasındaki karta götürmüştü. Çevirip yazan notu okuduğunda kimden olduğunu hemen anlamış yüzüne yayılan gülümsemeye engel olamamıştı.

'Kara kara gözlerin
Yere değiyor dizlerin
Akşam bize gel de
Yarrak görsün gözlerin

-cilginkurt skiçero maçovski'

Jungkook'u çok özlediği için ağlayacağını düşünen Jimin dudaklarını birbirine bastırırken burnunu çiçeklere götürmüş güzel kokuyu içine çekmişti.

'Jungkook şimdi burada olsaydı ona kocaman sarılırdım.' diye düşünürken dolabın önünde dikilmeye devam ediyordu.

"Beğendin mi Jimi?" Jimin duyduğu sesle burnunu çiçeklerden çekmişti. Sanki Jungkook'un sesi kulağına gelmiş gibiydi. İçinden 'Çok özledim herhalde sesini duyuyorum.' diye geçirirken odaya bir göz atmıştı. Kimse yoktu.

Tekrar önüne döndüğünde birkaç takırtı sesi duymuş duyduğu gibi tekrar arkasını dönüp odaya göz atmıştı.

"Mal Jimi. Sesime gel." Jungkook'un sesini tekrar duymasıyla sesin geldiği yöne doğru yatağının altına doğru hareket etmişti.

Yatağına vardığında aynı hizada yere doğru diz çökmüş başını eğmişti. Jungkook yatağının altında kolunu yere yaslarken başını eliyle destekliyordu.

"Jungkook!"

"Naber?"

Jimin kahkaha atmak istese de gülerse Jungkook şımarır diye kendini baskılıyordu. "Ne arıyorsun burada?"

"Takılmaca."

Jimin bir elini Jungkook'a doğru uzatırken konuşmuştu. "Gel hadi."

Jungkook Jimin'in elinden tutarken yattığı yatağın altından çıkmıştı.

Üzerini düzeltirken karşısındaki sarışını inceliyordu. Kazağını çıkardığı için çıplak kalan vücudu ve kollarının arasındaki çiçeklerle o da kendisine bakıyordu.

"Siktir et." Jungkook Jimin'i incelemeye devam ederken söylemişti. "Ne?"

"Dövmenin anlamı." Jungkook Jimin'in göğsünün altındaki 'nevermind' dövmesini gösteriyordu. "Hintçede siktir et demek. Nevermind."

franco • jikook textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin