2.Bölüm

43 3 1
                                    

1.96:Gel benimle diyorum nesini anlamıyorsun!

Ne yani şimdi gerçekten onunla gitmemi mi bekliyordu. Eğer böyle birşey bekliyorsa hiç beklemesin çünkü benim nazıma hiç kimse dayanamaz.

"Pardon yanlış duydum galiba. Neden sizle geleyim? "

"Yanlış duymadın benimle gel diyorum. "

"Neden diyorum Bay 1.96 "

"Boyum 1.96 değil 1.98 ayrıca adım Pusat. "

"Sorumun cevabını alamadım 1.96"

"Arabada anlatırım. Küçük Hemşire."

"Arabada anlatacağını burada da anlatırsı-"

Cümleni  bitirmene izin vermiyorum anlamında eli ile ağzımı kapattı. Bütün askerler gitmişti. Bahçede hiç kimse yoktu.

"Canını acıtmak da istemiyorum kararımı degistirmek de istemiyorum." Dedi ve ellerini uzattı.
Elini aşağıya indirip "Peki geliyorum ama kısa bir süre." Dedim sakince.

Simsiyah arabasına bindiğimizde tek bir cümle bile etmedi. "Evet artık söyler misin çünkü tamı tamına 2 saattir yoldayız da."

"Öğreneceksin küçük Hemşire. Öğreneceksin."

4 saat sonra;

"Şşt uyan bakalım." Cümlesi gözümü açmama sebep oldu. Gözümü ovalayıp camdan baktığımda bambaşka bir şehirdeydik. Hiç gelmediğim, daha önce hiç görmediğim bir yerde..

Bana uzattığı sımsıcak simidi alırken "Neredeyiz biz?" Kendi simidinin son lokmasını ağzına attıktan sonra soruma net bir cevap verdi "Antep küçük Hemşire. Antep. "

Lokmam boğazımda kalmıştı. "Şu bildiğimiz Antep mi? Gaziantep?"

"Hayatında ne kadar Antep gördün bilmiyorum ama sen bu akılla nasıl hemşire oldun anlamadım. Neyse gel seni bı yere götürücem sonra İstanbul'a bırakırım."

Arabadan çıktım ve derin bir nefes aldım. Çok güzeldi burası. Ama 1.96 nın beni nereye götüreceği beni endişelendiriyor du.

"Hemen şurada bı ev var oraya gideceğiz biraz bekle."

Cevap vermiyordum. Ne yapacağı belli değildi. Ayrıca neden ben? Burcuyu alsaydı ya. Sarı çiyandan kurtulurdum işte.

Bir yandan Arnavut kaldırımlarından çıkıyorduk bir yandan da Bana burayı anlatıyordu.

"Adın neydi senin?"

"Devâ"

"Ne isim ama. İngiltere prensesi gibi. "

Eve vardığımız da kapıyı bir kadın açmıştı. Ton ton bir teyze. Pusat'a "Oğlum" dedi ve onu öptü kokladı. Bir sevgi patlaması vardı içimde ama ben neden buradayım hissi bu sevgiyi parçalıyor du . Sonunda o soru geldi.

"Bu kız kim oğlum?"

"Karım"

TılsımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin