belki yorum yapmak istersiniz
-
nerdeyse üç saatlerini almıştı hazırlanmak. bu üç saatin sonunda da gerçekten farklı biri gibi duruyordu iki arkadaş.
minho hala gitmek istemese de arkadaşının bir şekilde başını yeniden belaya sokacağından emindi. ona yardım edebilecek kadar güçlü olamasa da yanında olup ona destek olmalıydı.
saat sekizi gösterirken çıkmışlardı evden. yoongi haliden fazlasıyla memnun saçlarını savurarak yürüyordu. evin önünde duran bisikletlerinin kilitlerini açmışlardı. partinin olduğu eve gitmek için yürümekten daha iyi bir seçenekti.
"bu etekle nasıl süreceğiz lan?" minho tam dizinin üstünde olan eteği yüzünden bisikletine binememiş sinirle arkadaşına yakınırken arkadaşı, çoktan bisikletine binmiş gülerek ona bakıyordu.
"minhocum her zamanki gibi süreceksin. sadece hız yapma. hadi!" demişti yoongi pedallarını çevirmeye başlarken. minho önden giden arkadaşına yetişebilmek için iç çekerek binmişti bisikletine. hiç rahat değildi ama başka çözüm de yok gibiydi.
yaklaşık 6-7 dakika sonra gelmişlerdi partinin olduğu eve. büyük evin bahçesinde çoktan içkilerine gömülü olan kan emiciler ve öpüşen çiftler vardı. zaten her partinin olmazsa olmazlarıydı bunlar.
yoongi heycanla parlayan gözlerini etrafta gezdiriyor minho ise gergin vir şekilde arkadaşının yanından ilerliyordu.
"süper değil mi!?" müzik sesi duyulmaya başlamışken açık olan kapıdan içeri girmeleriyle bu ses daha da artmıştı. karanlık ortamda renkli ışıklandırmalar yapılmış, hemen girişte aperatif yiyeceklerin olduğu bir masa kurulmuştu.
"aynen!" demişti minho iğneleyerek. yoongi yanlarından elindeki tepsiyle geçen garsondan bir çırpıda iki bardak içkiyi kapmıştı. "al ve keyfine bak!" elindeki bir bardağı minhoya uzatıp kalabalığa karışırken minho hiç beklemeden peşinden gitmişti. onun için burdaydı sonuçta.
kendileri gibi okuldaki bazı kurtlarda burdaydı. bu yüzden burda olmaları göze batmıyordu. tek sorun yoongi'ydi. kimsenin tanımadığı bu kişi (gerçekten farklı biri gibi duruyordu herkesin dans edip içtiği ortamda yine dikkat çekmeyi başarıyordu.
"selam!" bir vampir omegaya arkadan yaklaşıp kendisini duyması için bağırdığında yoongi irikilmişti. çattığı kaşlarıyla arkasını döndüğünde okulda birkaç kez denk geldiği çocuğu görmeyi beklemiyordu. "sana eşlik edebilir miyim?" yoongi buruşturduğu yüzüyle bakıyordu tanıdığı çocuğa. dışardan tanımadığı kişilere asılan bir tip gibi durmuyordu hiç.
"güzelim, kim bu arkadaş?" minho gülerek ikilinin yanına geldiğinde çocuk bir adım gerilemiş "pardon." diyip yanlarından iyice uzaklaştığında yoongi sesli bir şekile kahkaha atmaya başlamıştı.
"çok tatlıydın!!"
"kes sesini yoongi." minho sinirle ona bakarken yoongi arkadaşının bir elini tutmuştu. "hadi ama minhocum! eğlenelim biraz. söz, eğlendikten sonra gideceğiz."
yoongi yalvaran gözlerle bakarken minho bu teklifi kabul etmezse partinin sonuna kadar burda kalacaklarını biliyordu. bu yüzden pes ederek onaylamıştı omegayı.
ikisi birlikte geniş salonun ortasında dans ederken çoktan başka kişilerin dikkatini çektiklerini bilmiyorlardı.
-
"geldiğimiz iyi oldu." taehyung bitirdiği içki bardağını bulduğu uygun bir kenara bırakmıştı. jungkook sessiz kalmayı tercih ederek öylece üst kattan alt katta dans edip duran kişileri izliyordu.