sadece ilk yazdigimda bir kere okudum okuduktan sonra da yayinlamaktan vazgecip bir daha yazmaya basladim
olmadi ☹️☹️
bu bolumu de bir daha okuyup kontrol etmeye kalkarsam devam edemezdim
hatalarim cok olabilir. sacmalamis da olabilirim
lutfen idare edin kizlar😔iyi okumalarr
-
jungkook, uzunca bir süre yaşayamadığı duyguları bugünlerde yeniden yaşar olmuştu.
ve bunun tek nedeni de omegaydı.
başlarda ona sadece sinirleniyordu ama bu durum her geçen gün değişmişti. garip bir heycan duyuyor, istemediği bazı duygulara da kapılıyordu. (istememe kısmı tamamen geçmişiyle alakalıydı.
şimdi aceleyle geldiği yere giriş yapmış, vakıf başkanı ve yardımcılarına kısa bir selam vermiş, bilmiyormuş gibi çocukların nerde olduğunu sormuştu.
"arkadaşınız geldi. onunla birlikte arka bahçede oyun oynuyorlar." kadın yüzündeki geniş gülümsemeyle konuşuyordu. çocuklarla ilgilenen birilerinin olması çocukları mutlu ettiği kadar onu da ediyordu.
"böyle değerli kişileri ailemize kattığınız için teşekkür ederiz bay jeon. çocuklar arkadaşınızı o kadar çok sevdi ki geleceğini söylediğimiz andan beri yolunu gözler oldular." yoongi sevilmeyecek biri değildi. bu yüzden çocukların onu bir kere görmesine rağmen ona bu denli bağlanmalarını anlayabiliyordu jungkook.
"yanlarına gideyim ben de."
kadın onaylar anlamda başını salladığında jungkook arka bahçeye doğru adımlamıştı.
yoongi ve kızlar çimlerin üstünde oturmuş önlerindeki oyuncak bardak takımlarıyla çay içiyormuş gibi yapıp az ilerde oturmuş oğlanların sinirli bakışlarına karşı dil çıkarıp duruyorlardı.
jungkook uzaktan bu anları izlerken gülmeden edememişti.
komik duruyorlardı. ayrıca yoongi gerçekten de her dediğini yapmış, kızlarla birlikte aynı renkte etek giymişti.
"jungkook amca gelmiş!!" onu fark eden ilk kişi oğlanlardan biriydi. bağırışıyla birlikte jungkook'a koşarken yoongi bir anda artmaya başlayan kalp atışlarıyla ona doğru bakmıştı.
onu görmek vücudunun dengesini bozuyordu resmen.
"jungkook amcaa!" küçük çocuk kollarını açarak koşarken jungkook hemen eğilip aynı şekilde kollarını açarak küçük çocuğu kucaklamıştı. "hoş geldin" tatlı konuşmasına karşı jungkook gülerek tombul yanağına bir öpücük kondurmuştu. "hoş buldum, küçük prens"
"jungkook amca, kızlar bize çay vermiyor. bir de dil çıkarıp duruyorlar. yoongi hyung da onlarla oynuyor" küçük, hararetli bir şekilde şikayetlerini dile getirirken jungkook onu kucağından indirmeden yoongi'nin olduğu yere doğru ilerlemişti.
yoongi giderek kendisine yaklaşan jungkookla biraz gerilmişti. yaklaşık bir saattir burda çay partisi veriyorlardı. bu yüzden saçının bozulduğunu düşünüyordu. çirkin gözükmek isteyeceği son şeydi. "kızlar, nasılım? güzel miyim?" yanında ayna olmadığı için oturan küçük kızlara sormak zorunda kalmıştı.
"çoooook güzelsin oppa" uzatarak konuşan küçük kıza inanmayı seçmişti yoongi. ne de olsa çocuklar açık sözlülerdi. çirkin olsa kesin söylerlerdi.