845 kelimeden olusan bu bolumumuz yoonkookun guzelligini (cok degil😔) barindiriyorbu arada cidden kotu yazmisim ya... basit olmus biraz
neyse buna alistiniz bence
iyi okumalarr
-
"acıyor mu?" demişti yoongi elindeki buz torbasını jungkook'un kafasına hafifçe bastırıp geri çekerken.
yoongi, jungkook'a haber verdikten nerdeyse beş dakika sonra jungkook yanına gelmiş ve kötü vampirlerle kavga etmeye başlamıştı. yoongi o an ne yapacağını bilememiş, korkuyla kenardan jungkook'a durması gerektiğini söyleyip durmuştu.
jungkook, gelen iki vampire hak ettikleri şekilde cevap verip, yumruklarını onlardan esirgememiş arada kafasını da yüzlerinin tam ortalarına geçirmişti.
en sonunda topallayarak giden vampirlerle yoongi hemen jungkook'un ellerini tutup onu köşedeki oturacaklara çekmiş, kızarıp hafiften şişmeye başlayan başı için buz torbası alıp hızlıca yanına dönmüştü. jungkook bunun soğuk vücudu yüzünden bir işe yaramayacağını söylese de yoongi her zaman ki gibi onu dinlememişti.
"acımıyor. bastır biraz daha. bunu hissetmiyorum bile" yan yanaydılar şimdi. yoongi, buz torbasını jungkook'un alnına değdirdiği her anda kendi canı yanıyormuş gibi yüzünü buruşturuyor, jungkook ise ona karışmadan bu hallerini izliyordu.
küçük bir çocuğu andırıyordu ona.
"o zaman acır." demiş elindeki buzu geri çekip işaret parmağını hafifçe şişen nokta üzerinde gezdirmişti. "baya da şişmiş." dudaklarını büzmeden edemezken yeniden buzu şişik yere bastırmıştı. "acımıyor dedim. kafam yarılmış gibi bakma öyle."
omega, kavga anından beri ağlayacak gibi olan dolu gözleriyle bakıyordu kendisine. nedensizce kötü hissettiriyordu bu bakışları.
"biraz daha kafa atsaydın yarıldı kesin... aptal kuş"
"olmadı bir şey. sen ona bak." yoongi omuz silkmişti cevabına karşılık. sürekli birileriyle dövüşmesi saçmaydı ona göre. ne diye bu tür kötü kuşlarla muhattap oluyorfu onu da hiç anlamış değildi.
jungkook, odaklanmış bir şekilde kendisiyle ilgilenen omega bakarken zorla yutkunmadan edememişti. ikidir onu hiç olmayacak kişilerle karşı karşıya getiriyordu. yani o getirmiyor olsa da çevresindeki kötü kişiler bir şekilde yoongiyi de buluyordu. bu durum fazla can sıkıcı olmaya başlamıştı.
"sana," demişti kısık sesiyle. "dokunmadılar dimi?"
"hayır demiştim ya." geldiği gibi, diğer vamirlere hesaplarını sormadan, yoongi'nin yanına gelmiş iyi olup olmadığını sormuştu. aynı zamanda gözleri küçük bedeni süzmüş, iyi olduğunu kendi gözleriyle görmek istemişti.
"jungkook gelip sizi dövecek dediğim anda hiçbiri bana yaklaşamadı. sadece laf atıp durdular. geç gelseydin ısıracaktım kafalarını" omega, kaos ortamlarında ne yapılacağını gerçekten iyi biliyordu.
"aferin sana." bu gerçek bir tebrikti. omega'nın bazı anlarda gelen korkusuzluğunu seviyordu.
yoongi gülümseyerek uzun zamandır aynı elinde tuttuğu buz torbasını diğer eline almıştı. uzun süre soğukla temas eden eli kıpkırmızı olmuş, hafiften karıncalanırmış gibi olan acısını hissetmeye başlamıştı.
bu yüzden elini yumruk yapmakla yetinip jungkook'un şişen alnına buz torbasını tutmaya devam etmişti.
jungkook, omega'nın dizi üzerindeki yumruk halini almış eline bakmıştı. az önceki hareketlerinden üşüdüğünü anlayabiliyordu.