selam kizlar!!!
biz geldikkbolum yazim yanlislari icerebilir
kontrol edemedim hiciyi okumalar
-
yoongi
fazlasıyla heycanlıydım. resmen on beş günün ardından jungkook'u görecektim. tamam, tatildeyken onu stalklamıştım ama canlı görmek farklıydı. üstelik bu, duygularımı tamamen kabullenip, iyice düşündükten sonraki ilk görüşmemizdi. bu yüzden birçok yönden özel bir gece olacaktı.
yatağın üzerind birkaç dakika önce deneyip çıkardığım kıyafet yığınını kucaklayıp açık olan dolabımın içine öylece bırakmıştım. bunları katlamakla uğraşacak zamanım yoktu.
boydan aynamın önüne geçip kendimi süzmüştüm. beyaz renkteki kısa şortum üzerindeki küçük çilek desenleriyle tatlı duruyordu. ayrıca bu şortum bana çok yakışıyordu. jungkook'un da bunu görmesini istiyordum.
okul açılacak ve jungkook'la yeniden karşılaşacağımızı bildiğim için saçlarımı boyatmıştım. bu sefer gri rengi tercih etmiştim.
dudaklarıma her zaman ki gibi kirazlı lipbalmımı sürdüğümde hazır olmuştum.
tek eksiğim jungkook'tu. 15 gündür olduğu gibi..
yaklaşık yedi-sekiz dakika sonra gelen mesajla koşarak odamdan çıkmıştım.
"yoongi, minho mu geldi?" demişti annem oturma odasından bana seslenirken
"başka bir arkadaşım!"
tam kapının önünde durduğumda heycandan kalbim o kadar hızlı atıyordu ki daha önce hiç böyle attığı bir zamanı hatırlamıyordum (sarıldığımız gün dışında.
derin bir nefes alarak sonunda kapıyı açmıştım. tam karşımda, yakışıklılığından ve kaslarından hiçbir şey kaybetmemiş bir şekilde duruyordu.
onu gerçekten özlemiştim.
ve bu durum saçma bir şekilde beni ağlatacaktı.
her zamanki sessizliği ve durgun ifadesiyle dururken ben genişçe gülümsemiştim. "hoş geldin!"
"hoş buldum"
hoş bulmuştu. beni mi, evi mi demek isterdim ama onu sinirlendirmek için çok erken bir saatti.
boynuna atlayıp sıkıca ona sarılmayı istesemde kendimi tutmak zorunda kalmıştım.
"geç hadi." geçmesi için hafifçe geri çekilmiştim. daha önce geldiği için direkt bildiği yere, odama, yönelmişti.
"anne, odama gelme lütfen" odama geçmeden oturma odasının girişinden anneme bakmıştım. şüpheci tavrıyla bana bakarken "bir şey yok ya! arkadaşım geldi, takılıcaz sadece. erkek şeyleri. gelme sakın!" demiştim bir kez daha onu uyurırken. iyi, ne yapıyorsan yap bakışlarıyla televizyondaki dizisine döndüğünde hemen odama gitmiştim.
jungkook, duvardaki posterlerimi incelerken gülmeden edememiştim. geldiğimi fark ettiğinde bana dönmüştü. gözleri üzerimdeyken eskisi gibi rahat olamıyordum. gözlerimi kaçırmak istiyordum ama bu garip kaçacağı için ,farklı duygulara kapılmadan önceki halimde olduğu gibi, gözlerinin içine bakmaya çalışıyordum.
"nasılsın?"
omuz silkip yatağıma oturmuştu. "aynı, sen?"
"iyiyim." demiştim onunla karşılıklı olabilmek için çalışma masamın yanında duran sandalyeye otururken. (yanına oturmak benim için çok zor olurdu.