"Affediyorum, Hyunjin."
.
.
.1 Ay Sonra
Olur ya hani bir hatanızdan dolayı karşınızdaki size küser, sizde kendinizi affettirirsiniz. Sonra o kişiye yaptığınız herşeyde o hata aklınıza gelir ve rahat edemezsiniz. Vicdan azabıdır belki bu? Çünkü karşınızdakide her yaptığınız harekette aklına bunu getiriyor olabilir. Biraz zihin okumaya çalışın, anlayacaksınız.
Hyunjin'de böyleydi. Eşine söylediği her bir kelimede hissediyordu pişmanlığını. Şimdide Felix kızıyla ilgilenirken kendisi ise koltukta oturarak bunları düşünüyordu.
"Daldın gittin, sorun mu var?"
"Hm?"
Felix yanına oturup sorduğunda birkaç saniye yüzüne boş boş bakıp sonrasında farkederek gülümsedi.
"Hayır, yok. Sadece hala bana kırgın olup olmadığını merak ettim."
Felix'de birkaç saniyeliğine dona kaldı ve ardından gülümseyerek ayağa kalktı. Arkasına dönüp giderkende son kez Hyunjin'e seslendi.
"Düşünme böyle şeyler."
...
Zaman geçiyor, kısa süre dahada kısalıyordu. Bazı şeyler geçmiyordu. Açılan yaralara yapıştırılan bantlar kuru geliyordu. Kan kaplayıp geçiyor, altında bırakıyordu bantları. Açtığı dertlere derman olmak işi Hyunjin'e aitti. Günlerdir Felix'in gönlünü hoş tutacak şeyler yapıyor, yapmayada doyacak gibi durmuyordu.
"Yongbok?"
Çalışma odasında çizim yapan eşini gördüğünde yavaş yavaş yanına ilerledi Hyunjin.
"Hm?"
"Ne çiziyorsun?"
"Hiç, öyle birkaç karalama."
Yavaşlığın aynısıyla yavaşça Felix'in üzerine eğildi ve alnına öpücük bıraktı, ardından çizdiklerine baktı. Birkaç değişik çizimdi işte. Ama kötü değil, değişik.
Elindeki kalemi bırakıp defteride kapattığında Hyunjin tek elini onun ensesine koydu, birkaç kez hafifçe parmaklarıyla okşadı. Ardından yavaşça Felix'in dizleri önüne çöktü ve karnına sarıldı.
"Felix, seni çok seviyorum."
"Bende kendimi çok seviyorum."
Gülerek söylediğinde Hyunjin ona biraz daha sıkı sarıldı.
"Beni?"
"Hm?"
"Beni seviyor musun?"
Birkaç birşey mırıldandı anlaşılmaz şekilde, Hyunjin'de haliyle anlamadı.
"Sev beni Felix. Benim seni sevdiğim gibi, bitmeyecek şekilde, nazik ve bir o kadarda dolu dolu sev. Anlaşılmaz konuşmaya gerek duyma ve sadece benide benim gibi sevdiğini söyle. Senden bunu duymaya gerçekten çok ihtiyacım var."
"Seni seviyorum."
"Sevmeni seviyorum."
"Sevmeye devam edeceğim."
"Seni herşeyinle seveceğim."
Biraz doğrulup Felix'in karnına büyük bir öpücük bıraktı. Bazı hatalar yapılmıştı, gerekli sonuçlar çıkarılmıştı ve cezalar yeteceğine çekilmişti. Kaybedecek kadar sevebilirdik. Unutulması gereken birşeyler vardı. Bazı kanlar kurumalı ve eller yıkanmalıydı. Herşey geride bırakılmaya mahkum kalmalıydı.
"Herşey için tekrardan özür dilerim."
"Cezanı ben kesmeyeceğim."
Cezasını Tanrı verecektide denebilir.
"İyikilerimin ilkisin Yongbok."
"Hmm öylemiymişim?"
"Hmm öyleymişsin."
Gülümseyerek kafasını kaldırdı ve Felix'in ellerini tutarak dudaklarına götürdü. Öptükten sonra ayağa kalkıp hemen yanlarında duran masaya yaslandı, daha doğrusu oturdu.
"Kaçamak yapmaya ne dersin?"
"Nereye yapmalıyız?"
"Bilmem, Fransa olabilir, Japonya olabilir, nereye istersen olur. Aksiyonlu birşeyler yaparız."
"Yapamayız, artık yaşlısın."
"Yaşlı değilim ki."
"40 yaşında adam olacaksın, birde yaşlı değilim diyorsun."
"40 değil 38."
Mızmızlanarak konuştuğunda Felix eşinin yanağını tek eliyle sıktı ve gülümsedi.
"Fransa bana gayet uygun. Paris'i oldukça merak etmişimdir."
"Banada uygun. Öyleyse 3 gün sonra gideriz."
Felix kafasıyla eşini onayladı. Düzene girilmeliydi ve Kore bunun için iyi bir yer olmamıştı. Ev sahipliğine kendilerine göre daha durgun bir yer lazımdı. Fransa oldukça iyiydi çünkü orada Hyunjin'in iş ortakları ve şirketlerinden birisi vardı, bu yüzden bir sorun çıkmazdı.
Uzaklaşmak, en iyisi olabilirdi.
Şimdide en iyisi olacaktı.~~~
Ve tam bir bölüm sonra efsanenin sonuna geliyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Big Girl (Little Boy 2) | Hyunlix Daddyking ✓
FanficLittle Boy'un 2. Kitabıdır!! 1. Kitabı okumadan 2. kitaba geçmenizi tavsiye etmiyorum! İyi okumalar!♡