Jimin duştan çıktığında bornozunu giyip yavaşça kapıyı açtı, Suga yere oturmuş onu bekliyordu. Kapı açıldığı gibi ayağa kalktı ve "Bebeğim, iyi misin?" diye sordu. Jimin gülümseyerek "Evet, hadi magnolyamızı yiyelim" dedi, Suga "Ama hazır değildir daha, tabaklara koymadık" dediğinde Jimin onun yanaklarına ellerini götürüp dudağını öptü ve "O zamann bir koşu tabaklara doldur" dedi.
Jimin çekilip dolaptan kıyafet bakarken Suga odadan çıktı, aşağıya indi ve koltukta oturup telefonuyla uğraşan Yoongi'yi zorlana kaldırarak tatlıyı tabaklara doldurdular. Hızlı soğuması adına buzluğa koydular, beraber çıkan bulaşıkları makineye doldurdular.
Jimin aşağıya indi sessizce, onlar duymadan salona geçti. Yoongi işi ona kakalamayı başarıp kaçtığında salona geçti, Jimin'i gördüğünde gözlerini büyüterek onun ağzını kapadı eliyle. Yüzüne yaklaşıp fısıldayarak "Tek bir şey dersen ona, seni tüm Koreye rezil ederim" dedikten sonra onu ittirerek bıraktı ve koltuğa oturduğunda telefonunu çıkartırken "Suga! Jimin'de burada. Getir tabakları" dedi.
Telefonundan o çektiği videoyu ayarlıyordu, Jimin oturmuş parmaklarıyla oynuyordu. Suga tatlılar ve kahvelerle yanlarına geldiğinde tatlıyı yemeğe başladılar.
Ertesi gün Suga yataktan kalktığında kabuslarla uyanmıştı, Jimin'i kendi elleriyle ayak ve el bileklerinden bağlamış denize atıyordu. Suga soluklanırken su kattı kendine ve titreyen elleriyle onu içiyordu, Jimin onun sesine uyanmıştı. Onu öyle görünce "Sevgilim" diye seslendi, Suga elindekini bırakıp Jimin'i kucağına aldı ve "Özür dilerim sevgilim! Özür dilerim!" diye sayıkladı.
Jimin bir süre onu sakinleştirdikten sonra "Ne oldu?" diye sordu, Suga tedirginliği sesinden anlaşılır şekilde "Rüyamda seni bağlayıp denize atıyordum.." dedi. Jimin onu biraz daha sakinleştirdikten sonra Suga onu yatağa geri uzandırdı ve "Ben şimdi şirkete geçicem yaklaşık dört saat sonra gelicem, iyi dinlen balım" dedi.
Suga Jimin'in saçlarını öptükten sonra üzerine takıp giyip saçlarını yaptı ve evden çıktı. Jimin korka korka uyumaya çalışırken Yoongi mışıl mışıl uyuyordu. İki saat sonra uyanmıştı tabii Yoongi, odadan çıkıp müzik söyleye söyleye yemek yaptı ve hızlıca yedi ardından Jimin'in yanına gitti sessizce.
Üstündeki bembeyaz askılı geceliğiyle uyuyordu, yavaşça yanına yanaştı ve uyuduğunu doğruladı. Çekilip masadan güçlü bir bant alıp bantla ağzını kapattı. Jimin hemen korkuyla uyandı, elleriyle onu durdurmaya çalışsa da Yoongi ona bir tokat attı. Jimin'i kucaklayıp odadan çıktı, mutfağa uğrayıp bir bıçak aldı. Bıçakla Jimin'i tehdit ede ede tekrar üst kata çıkıp onu yaklaşık bir oda kadar olan havuzun yanına yere attı.
Jimin yerde ağlarken çırpınmaya devam etti, Yoongi onun karnına ayağını koyup telefonunu ayarladı. Video kaydını başlatıp yerleştirdi, kameraya sırıtarak "Benim dünyalar yakışıklısı ikizim! Nasılsın? Umarım kötüsündür çünkü iyiden kötüye geçmek daha kötüdür. Neyse neyse. Bugüünn senin biricik sevgilin şairane ölümü için toplandı-" dedi. Jimin duyduklarıyla çığlık atınca Yoongi durmak zorunda kaldı. Ona bakıp "Kes lan!" dedi, ayağını çekip yere eğildi ve bıçağı direkt boynuna sapladı.
Jimin hayatını yeni yaşamaya başlamışken, yeni yeni gün yüzü görüyorken sevdiği adamın ikizi tarafından hayatı karartıldı ve sonrasında son buldu. Jimin'in gün yüzü azıcık gören hayatı gibi oldu ölümü de, Yoongi onu öldürdükten sonra kameranın önünde derisinin bir kısmını yüzüp organlarını çıkarttı kusursuz olmasa da çıkartabildiği kadarını havuza attı, üstüne bazı kemiklerini sıyırıp attı ve Jimin'in kafasını gövdesinden ayırdı. Kafasını olduğu gibi havuza attıktan sonra kalan gövdeyi de attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Fall In Love|YoonMinSu
FanfictionANGST Fazlasıyla cinsel içerik var, rahatsız olacaklar okumasın Yoongi ve Suga ikiz kardeşlerdi ve beraber internette cinsel içerikli yayın açıyorlardı. Jimin ise onların şanslı bir hayranıydı.