çilekli magnolia ve kahve

589 73 36
                                    

of erken fln olmadı tm mı susun okuyun. kontrol etmeden atyım direk cok kotu olmus olabilir.

__________🏍️__________

(San-Wooyoung)

wooyoung
swn
nplyr bsk
sqn
uyıdun mo
nplyr ufumadom de
(00.48)

san
wooyoung
hayır uyumadım
bir şey mi oldu
(00.49)

wooyoung
sqn
bwn utu yapodum somrs kolyma devrilfi vw ysndo kplum
gelwbilri misin
biximkilerden bş minginin arsbası var
oda sejir dısonds

san
ben gelene kadar soguk suda beklet
2 dakikaya ordayım

×🏍️×

San okuduklarından sonra hızlıca Wooyoung'u hastaneye getirmişti. Şuan hemşire Wooyoung'un yanıkla ilgilenirken Wooyoung San'ın elimi sıkıca tutup gözlerini kapatmıştı. Acıdığını inkar edemezdi. Hemşire bittiğini belirtir bir şekilde ayağa kalktığında konuşmuştu.

"Yaklaşık 10 gün su değmesin. Darbe almamasına da dikkat edin. Bu kremide sürerseniz iz kalmaz zaten. Tekrardan geçmiş olsun."

San, Wooyoung'un belinden tutarak muhasebeye yönlendirmişti. Wooyoung ilk başta parayı ödemek için diretsede sonradan telefonuda dahil olmak üzere hiç bir eşyasını yanına almadığını hatırlamıştı. Böylece San bu ufak savaşı kazanarak parayı ödemiş ve aşağıdaki kafeden bir şeyler almak için asansöre binmişlerdi. Wooyoung ceketini çıkarmış ve içindeki kısa kolludan yararlanarak üzgün gözlerle sargısına bakıyordu.

"Umarım iz kalmaz"

San, dibindeki siyah saçları okşayıp cevap vermişti küçüğüne.

"Dedi ya hemşire krem sürersek bir şey kalmazmış"

Geldiklerini belirten sesle Wooyoung'un iç çekişi birbirine karışmıştı. Asansörün kapısı açılırken San'ın belinden ayırmadığı elinin yönlendirmesi ile bir kaç çeşit yiyeceğin bulunduğu kafeye gelmişlerdi.

"Aç mısın?"

Wooyoung San'ın sorusuna kafasını sallasada gözü dolaptaki çilekli magnolia da kalmıştı. San bunu fark edince kasaya yönelmişti. Magnolia ve kahve söyleyip parasını ödemişti. Wooyoung ise San'a mahçup olduğundan dolayı sadece sessizle San'ın arkasında dikilmişti.

Siparişleri geldiğinde San plastik bardaktaki tatlıyı ve kendi kahvesini alarak Wooyoung'un yanına gitti.

"Nereye oturmak istersin?"

"Dışarısı olsa güzel olur aslında"

San aldığı cevapla hastanenin arkadaki ağaçlık bahçesine yönelmiş ve bir ağacın dibine oturmuştu. Wooyoungta onu taklit ederek San'ın yanına oturmuştu. San, Wooyoung'a tatlısına vermeden önce paketini açmıştı. Bu hareketle Wooyoung'un karnında nedensizce kelebekler hareketlenmişti.

San kahvesini içerken sigara içmek istesede Wooyoung'un bu durumdan hoşlanmayacağını düşünerek bundan vazgeçmişti. Sessiz süren bir kaç dakikanın sonunda Wooyoung konuşmuştu.

"Niye mesajlarıma bakmadın?"

San bu soruyu duymayı bekliyordu ama yinede gerilmişti. Hoşlandığı çocuğun birazdan duyucaklarından sonraki tepkisini merak etsede yinede korkuyordu. Derin bir nefes alıp konuştu.

"Şirketleri birleştirmek için bir şirketin kızıyla beni evlendirmek istiyorlar bu yüzden ailelerinde olduğu bir buluşma ayarladılar. Babamda telefona bakmayayım diye telefonu elimden almıştı. Özür dilerim."

San söyleyeceklerini bir çırpıda söyledikten sonra susup yere bakmıştı. Wooyoung ise içindeki tarif edemediği duyguyla baş etmeye çalışıyordu. Aklındaki sorularla baş etmeye çalışırken tatlısını bitirmişti bile. San ise yaşadığı endişe ve stresi yüzünden boşaltmıştı elindeki bardağı. Wooyoung kafasındaki sorularla baş edememiş olacak ki uzun olmasada uzun hissettiren sessizliğin sonunda konuşmuştu.

"Güzel miydi?"

San duyduğu titrek sesle bakışlarını yerden kaldırıp yanındaki bedenin yüzüne dikmişti. Soğuktan kızarmış burnu, bir kaç saat önce ağlasada hala hafif kırmızı gözleri, tekrar ağlayacağını belirten gözlerindeki hafif doluluk, belli olmasada San'ın net bir şekilde görebildiği titreyen alt dudak, yüzünün kızarıklığını ortaya çıkaran hafif esmer teni ve yerdeki kara tezat olarak simsiyah saçlarıyla karşısındaki çocuk gördüğü en güzel kişilerdendi. Dudağına bulaşan beyaz kremayı silmek için başparmağını kırmızı dolgun dudağa bastırdı ama sonradan o kremayı bu şekilde silmek istemediğini fark etti. Wooyounga doğru yavaşça yaklaştı. Dudakları arasında sadece parmağı vardı. Bakışlarını oğlanın dudaklarından gözlerine çıkardı.

"Güzeldi ama kesinlikle senin kadar değildi"

San'ın hareketlerinden dolayı zaten kıpkırmızı olan Wooyoung mümkünmüş gibi daha da kızarmıştı. San dilini çıkarıp yavaşça kremayı belli belirsiz yaladı sonra karşısındakinden izin istermiş gibi gözlerine bakmıştı. Wooyoung onay verdiğini belirtir bir şekilde göz kapaklarını indirdiğinde San beklemeden dudaklarını karşısındaki çocuğun dudaklarıyla birleştirmişti. İlk başta sadece dudakları üst üste dursada Wooyıung'un dudaklarını hafifçe aralamasıyla San dilini ağzının içine göndermişti.

San onu öyle bir yavaşlıkta öpüyordu ki Wooyoung aklını kaybedekmiş gibi hissediyordu tabi bunda San'ın ağzından aldığı kahve tadıda etkiliydi. Aynı şey San içinde geçerliydi. Karşısındaki çocuğun yumuşak dudaklarından ve sıcak ağzından aldığı çilek tadı onu çıldırtmaya yetmişti.

Wooyoung nefes alamadığı için yavaşça dudaklarını ayırmıştı. Soluklanırken güç almak için kollarını San'ın boynuna dolamıştı. San ise zaten Wooyoung'un belinde olan ellerini dahada sıkılaştırarak bedenlerinin yaklaşmasını sağlamıştı.

San boynuna yaklaşıp öperek kulağına kadar yol çizmişti sonrada kulağına fısıltı bırakmıştı.

"Seni seviyorum"

__________🏍️__________

utançtanduvarlarakafamıvurdum
naptımbennasıokulagitcem

OF ASIRI UTANIOM KİSS YAZDIM AMA BOK GİBİ OLDU AMA YAZDIM VE COK BUYUL Bİ ADIM

neyse E BUNLAR OPUSTU SONUNDA BE SUKUR Kİ NE SUKUR

Motorcycle ★ WoosanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin