Nayeon'dan
Şuan evde tek başımayım.Jeongyeon ve Chaeyoung arkadaşlarıyla yemekteydiler.Bana da teklif etti Chaeyoung ama ben kabul etmedim.
Jeongyeon'un söylediği son sözlerden sonra iyi hissetmiyordum.Eskiden olsa kendimi yıprata yıprata ağlardım.Ancak artık ağlamak ya da kendimi paralamak gelmiyor içimden.
En azından bunu dışa vurmak istemiyorum artık.Bu evden de gitmek istiyorum.Kimseyi rahatsız etme hakkım yok.
Ayrıca Jeong beni çoktan unutmuş,kendine yeni bir sayfa açmış.
Bir de bana bak.Çocuk gibi birine bağlandığım için asla kolayca bırakamıyorum.
Bu benim hatam mı? Ya da bu bir hata mı?
Bilmiyorum işte.Jeongyeon...Gelsen sarılsan eskisi gibi olsak.Ne olur ki?
Ayağa kalktım bana verilen odaya girdim.Saat nerdeyse gece yarısı,nerede kaldılar?
Chaeyoung'u aradım.
"Evet unnie? Bir sorun mu var?"
"Hayır yok.Ben sadece sizi merak ettim.Saat geç oldu."
"Gelmek üzereyiz.Abim biraz fazla sarhoş araba ile bizi alacak arkadaşı bekliyoruz."
Daha sonra Jeongyeon'un sesini duydum.
"YA AŞKIM BEKLE!"
"Neyse unnie.Sonra görüşürüz kapatıyorum!"
Telefon kapandı,ellerimin arasından yere düştü.
Bu kadar yeter.
Üst kata çıktım bütün eşyalarımı toparladım,zaten çok bir şeyim yoktu.
Chaeyoung'a bir teşekkür notu bırakıp o evden gittim.
Ne zaman ağlayarak koşmaya başladım bilmiyorum,bu soğuk hava ve yağmur tam da gününü bulmuş.
Ben koşarken rüzgar ve yağmur saçımı mahvediyordu.Daha kötüsü olmaz herhalde diyerek yoluma devam ettim.Amacım kulübeye varmaktı,ölmeden.
Sağanak gittikçe artarken ağzımdan çıkan buharı fark ettim,çenem de titremeye başlamıştı soğuktan.
Hâlâ durmaksızın ağlayıp koşarken ayağım anlamadığım bir şeye takıldı.Islak zemine yığıldım.Eteğim pislenmişti ve dizim fena hâlde kanıyordu.
Hayır,pes edemem.Devam etmeliyim.Öleceğimi bilsem de yürümeliyim.
Eteğimin ıslanan kısmından damlalar ıslak zemine düşüyordu.
Ayağa kalktım,dizim kanasa da yürümeye devam ettim.
Dakikalar sonra evime vardım.
Bu kulübe...İnsanlar onun hakkında ne düşünüyor umrumda değil.Burası benim evim.Burası benim ağlarken sığındığım evim.
Evet evim.
İçeri girdim,eşyalarımı yere koydum.Birkaç odun alıp dışarıda bir ateş yaktım.Saat kim bilir kaçtı?
Ellerimi ateşe doğru tuttum. Yağmur ateşi yavaşça söndürüyordu.
Tıpkı senin beni yavaşça öldürdüğün gibi Jeongyeon.
Ama bundan sonra yalvarmayacağım sana,gel demeyeceğim,sarıl bana öp beni,bırakma,tekrar mutlu olalım,gülelim beraber demeyeceğim.
Bana geri gel demeyeceğim Yoo Jeongyeon.Çabalamayacağım.
Çünkü sen ne bunları duydun ne de umursadın.
Çünkü sen ne geldin ne bana sarıldın beni öptün.
Çünkü biz ne güldük ne de tekrar mutlu olduk.
Çünkü ne sen geri geldin,ne de ben kendimi yıpratmaktan vazgeçtim.
İstediğin oldu Yoo Jeongyeon.
Sen kazandın.
Ben bunları düşünürken garip sesler duymaya başladım.Sanki biri bu yağmurun altında ormana girmiş de bir şeyler arıyor.
Düşündüğüm şeye bak.
Kim niye bu saatte ve bu havada ormanı geç dışarıda olsun ki.
Saçmalık.
"NAYEON!"
birisinin beni adımı üst üste bağırdığını duydum.
Bu ses,bir garipti anlam veremedim.Sanki birisi ismimi sayıklıyor gibiydi ama sayıklama denecek kadar kadar sessiz değildi.
"NAYEON!?"
ses yakınlaşmaya başladı.
Sese doğru yürüdüm ve uzakta birisinin ağaçlara yaslanarak yürümeye çalıştığını gördüm.
Kısa kahverengi saçlar...
Ne çeşit bir rüya bu?
Durdum.ve sadece baktım ona.
O ise kafasını kaldırdı.Ağlamaktan ve yağmurdan mahvolmuş yüzünü gördüm...Daha sonra bana bakışını fark ettim.Gözlerindeki parıltı...Yoo Jeongyeon...Benim Jeongyeon'um.
Ona doğru koştum,o ise ağacın altında yere yığıldı yanına gidip ıslak bedenimle onun ıslak bedenini birleştirdim.
Sırılsıklam bir hâldeydik.Yüksek ihtimal birkaç gün sonra hasta olacağız.
Sıkıca tuttum onu ıslak saçlarını okşadım.Daha sonra eğri bir şekilde tuttuğu şemsiyesini açmaya çalıştı.
Başaramadı tabii ki.
Şemsiyeyi açtım onun üzerine tuttum.
Hasta olmasını istemiyorum.Daha sonra onu kaldırdım.Öyle içmişti ki daha o ağzını açmadan alkol kokusunu alabiliyordum.
"Araba biraz uzakt.." cümlesini bitiremeden hıçkırdı.
Niye bu kadar içtin ki...
Onunla yürümeye başladık,hem onu desteklemek hem de şemsiyeyi tutmak zordu.Ayrıca bu alkol kokusu gittikçe artıyordu.
Ama mutluyum,Jeong.Sarhoştun,belki ayılınca hatırlamayacaksın bunları ama benim için o kadar değerli ki bu anlar...
Nihayet arabayı görüyorduk.Şemsiyeyi kapattım ve arabanın anahtarını aldım ondan,gözleri ve ağzı hafif aralıktı.Kafasını omzuma koydu ve kollarını etrafıma sardı.
Aylardır hatta yıllardır beklediğim şu an o kadar iyi hissettirdi ki.
Benden kaçamayacaksın Jeong.
İzin vermeyeceğim.
ŞUNLARA BAKIN YİCEM
3-5 kişi de olsa okunuyor kitap ben memnunum şahsen 😀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Come back | 2yeon
РазноеHer şey bir salı sabahı Jeongyeon'un Nayeon'u terk etmesiyle başladı...