1.3

476 58 1
                                    

Felix hızlıca üstünü değiştirip mesaj kutusunu kontrol etti. Arkadaşları ile olan sohbet dışında bir mesaj yoktu.

Gerginlikle dışarıya nefesini bıraktı. Sevgilisi bir kaç gündür garip davranıyordu ve bugün bir anda onunla parkta buluşmak istemişti.

Evden çıkıp otobüsü es geçerek yürümeye başladı. Minho'nun bir kaç gündür üzerinde olan dertlerini anlatacağını umdu.

Çünkü sevgilisi üzgün olduğu zaman kendiside üzülüyordu ve ona yardım edememek onu bitiriyordu.

Geldiği park ile terleyen avuçlarını eşofmanına sildi. Parka girip Minho ile sık sık altında oturdukları bankın bulunduğu büyük ağaca adımladı.

Minho çoktan gelmişti, oturduğu yerden tek dizini sallıyor başında ki şapka yüzünü gizlerken etrafına bakınıyordu.

Derin bir nefes alıp yanına adımladı. "Minho" diye seslenmesi ile kahve saçlı ona döndü.

Yüzünde buruk bir gülümseme oluşmuştu. "Hoşgeldin Felix".

Felix. Ama Minho onu hep Lixim diye karşılardı. Yutkundu, yanına oturdu "Hoşbuldum Minho" dedi.

İşte bu sefer Minho yutkundu. İkiside biliyordu, buradan kırılan kalplerle ayrılacaklardı.

"Uzatmak istemiyorum. Çünkü uzatırsam bu benim için çok zor olacak" dedi Minho.

Felix merakla ona döndü. "Ne konuşacaksın?" diye sordu merakla. Hem duymak istiyordu hem de içinde ki kötü his ile savaşıyordu.

Minho titrek bir nefes bıraktı dışarıya. "Felix ben" derken duraksadı. Felix'in yüzüne bakma cesareti yoktu.

"Ben ayrılmak istiyorum Felix".

Dört kelime. Basit gibi gözüken o dört kelime Felix'in beyninde dolanıp durdu.

"Ne" diyebildi sadece. Minho dudaklarını birbirine bastırmış yere bakıyordu.

"Neden? Lee Minho benden neden ayrılıyorsun".

"Üzgünüm" dedi. "Yüzüme bakarak söyle bunları".

Minho tüm cesaretini toplayıp bakmaya çok sevse de şuan cesaret edemediği o yüze baktı.

İkisininde gözleri dolu doluydu. "Benden neden ayrılıyorsun?" diye sordu titreyen sesiyle.

"Yanlış birşey mi yaptım?"

Başını hızlıca iki yana sallayıp ellerini tuttu. "Hayır hayır, senin hiçbir hatan yok Lix. Gerçekten hiçbir hatan yok, nasıl bir kötülüğün olabilir ki senin?"

"Senden ayrılmam gerekiyor, çok üzgünüm perim. Kendimden nefret ediyorum ve sana bir sebep bile veremiyorum. Sadece senin hiç bir suçun yok Felix, senin hiç bir kusurun yok".

"O zaman neden beni bırakıyorsun!" diye bağırdı Felix ağlayarak. Minho da karşısında ağlıyordu.

"Üzgünüm çok üzgünüm. Senin gibi adeta bir melek olan birinden ayrıldığım ve kalbini bu kadar kırdığım için çok özür dilerim".

"Benden giderken böyle güzel kelimeler kullanma!"

İkiside hıçkırıkları arasında konuşmaya çalışıyordu. "Üzgünüm ama sen kötü sözleri hak edecek son kişi bile değilsin. Benim gibi birini bile haketmiyorsun".

"Sus! Kes sesini!"

Felix elleriyle yüzünü kapatıp ağladı. Minho ise korkarak kollarını ona sardı son kez. Kokusunu uzunca içine çekti. Sevgilisini bu şekilde ağlatmak kendisinden nefret etmesine neden oluyordu.

Ama Felix ayrılırken bile Minho'ya aşıktı.

---

Ya bu fic nasıl devam edecek diye beynim duruyor bazen

Baysss

Those Eyes // Minlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin